Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü 2. sınıf öğrencileri, astronomiye olan tutkularını “Astronot” adlı dijital bir dergiyle taçlandırdı. Ocak ayında yayın hayatına başlayan derginin yayın kurulunda Süleyman Efe Özer, Ahmet Sabri Aru, Ali Necati Yücel ve Sibel Işıklı yer alıyor.
Dergi, popüler astronomiden teknik astronomiye, yıldızlardan gökadalara kadar geniş bir yelpazede içerik sunuyor. Her sayıda uzman astronomların bilimsel yazıları, takımyıldızları ve mitolojileri, o ayın önemli gök olayları ve gözlem yapılabilecek gök cisimleri gibi konular ele alınıyor. Astronomi meraklıları, dergiye Instagram ve X hesaplarının bio kısmındaki Google Drive linki üzerinden ulaşabiliyor.
İzmir’in genç astronomları, gökyüzünün sırlarını keşfetmek için çıktıkları bu yolculuğu İz Gazete’ye anlattılar:
Bilimi halkla buluşturmanın mutluluğu
Astronot Dergisi'nin yayın kurulunda yer alan Ahmet Sabri Aru, bilimi halka aktarmanın kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtiyor. Türkiye’de bilimin yeterince ilgi görmediğini ifade eden Aru, hem okuyucu tarafında hem de bilgiyi aktaranlar arasında bu eksikliğin hissedildiğini söylüyor. Kavramlar gerektiği gibi açıklanmadığında, popüler bilim adı altında kulaktan dolma bilgiler ve safsataların yayıldığını vurguluyor. Bu yüzden, “Biz de taşın altına elimizi sokalım” diyerek Astronot dergisini çıkarmaya karar verdiklerini anlatıyor.
Astronomi: Makro ve mikro evrenin birleşimi
Astronomi denildiğinde çoğu insanın aklına ilk olarak çok uzaklardaki cisimlerin geldiğini belirten Ahmet Sabri Aru, astrofizik bilgisinin gelişmesiyle birlikte makro evren ile mikro evrenin birleştiğini daha iyi anladığını ifade ediyor. Örneğin, hidrojen atomunun yarıçapındaki değişim, yıldızlarda “zonklama” adı verilen bir olaya neden oluyor. Galaksilerdeki zonklamaları inceleyerek bu gök cisimlerinin dünyaya olan uzaklıklarını hesaplayabildiklerini söylüyor. Astronominin gelişimini inceledikçe, artık gökyüzüne bakarken eski astronomlara hayranlıkla baktığını dile getiriyor.
Bilimsel çabaların karşılığı: Sevinçten uzaya çıkmak
Derginin fiziksel anlamda uzaya gitmelerini sağlamayacağını ancak yaptıkları işin akademik camiada ve okuyucular arasında değer görmesinin kendilerini “sevinçten uzaya çıkardığını” söylüyor. Hocalarının destekleri ve okuyucuların olumlu yorumları, ekibi daha da motive ediyor. Astronomi ve Uzay Bilimleri öğrencileri olarak ileride akademik sancağı devralacaklarını belirten Aru, bu nedenle şimdiden eksik gördükleri alanlarda katkı sağlamaya çalıştıklarını dile getiriyor.
Astronomiyle ilgilenmenin günlük hayata yansımaları
Astronomiyle ilgilendiği için arkadaşlarının sık sık kendisine şakalar yaptığını da ekliyor. Özellikle güneş kremi kullanmaya geç başladığı için ten renginin değiştiğini belirten Ahmet Sabri Aru, çocukluk fotoğraflarını gören bir arkadaşının kendisine “Beyaz cüceden siyah cüceye dönüşmüşsün” diyerek tam astronomiye uygun bir espri yaptığını anlatıyor.
Astronot dergisinin doğuşu
Süleyman Efe Özer, derginin ortaya çıkış sürecini anlatarak, bu fikrin aslında 2023 yılından beri akıllarında olduğunu belirtiyor. Ancak, o dönemde henüz 1. sınıf öğrencisi oldukları için yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve projeyi hayata geçiremediklerini ifade ediyor. 2024 yılının son aylarında Ahmet Sabri Aru ile birlikte bu fikri Doç. Dr. Orkun Özdarcan ile paylaştıklarını ve hocanın kendilerine her konuda destek olacağını söylediğini anlatıyor. Ardından, Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci ile bir toplantı ayarlanıyor ve olumlu geri dönüş alınmasının ardından dergi fikrini hayata geçirmeye karar veriyorlar. Böylece dört arkadaş birlikte yazmaya başlıyor.
Takımyıldızları, mitolojiler ve evrenin derinlikleri
Dergide Süleyman Efe Özer’in yazıları “Takımyıldızları ve Mitolojileri” ile “Gökada ve Yıldızlar” başlıkları altında yayınlanıyor. Bu konular üzerine yazarken büyük bir keyif aldığını belirten Özer, hem merak uyandıran yeni bilgiler edindiğini hem de yaşadığımız evrenin büyüklüğünü daha iyi anladığını dile getiriyor. Ancak, eğer yazdığı en özel yazıyı seçmesi gerekirse bunun “Yay Takımyıldızı ve Chiron” olacağını söylüyor. Çünkü bu yazı, Astronot dergisi için kaleme aldığı ilk yazı olduğu için kendisi için ayrı bir anlam taşıyor ve daha heyecan verici olmuş.
Astronomi: İlgi çekici ama zorlu bir alan
Astronomi, isim olarak birçok insanın ilgisini çeken bir bilim dalı olsa da, akademik olarak zorlayıcı bir alan. Süleyman Efe Özer, bu bölüme isteyerek gelen ve zorlukların farkında olan öğrencilerin genellikle başarılı olduğunu ifade ediyor. Ancak, bu alanda ilerlemek isteyenlerin mutlaka ileri seviye fizik ve ileri seviye matematik bilgisine sahip olması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, bölümde ilerleme kaydetmenin çok zor olacağını belirtiyor.
Bir sohbetten doğan büyük bir fikir
Ahmet Necati Yücel, Astronot Dergisi fikrinin Aralık ayında Süleyman Efe Özer’in bir sohbet sırasında ortaya attığı bir düşünceyle doğduğunu anlatıyor. Başlangıçta sadece bir fikir olarak ortaya çıkan bu proje, “Bunu yapabiliriz” düşüncesiyle şekillenmeye başladı. Yücel, derginin kendileri için sadece bir yayın olmadığını, aynı zamanda kendi gelişimleri için bir araç ve öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarmanın bir yolu olarak gördüklerini belirtiyor.
Akademik destek ve ilk sayının heyecanı
Dergi fikri, dört arkadaşın bölüme olan ilgisi ve ortak tutkusu sayesinde hızla gelişti. Bölüm başkanı Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci ile yaptıkları görüşme, projeye resmiyet kazandıran dönüm noktası oldu. “Aylık bir dergi çıkarmak istiyoruz” dediklerinde, hocanın ilgisini çekmeyi başardılar. Ömer Hoca, ‘İlk sayıyı hazırlayın, görelim’ diyerek projeye start verdi. Bu destekle birlikte, ekip hemen işe koyuldu, içerik planlaması yapıldı ve dört kişi olarak bu süreci başarıyla yürütebileceklerine karar verdiler.
Her ay uzayda ne oldu? Ne olacak?
Astronot Dergisi, isminden de anlaşılacağı gibi, “Aylık Astro Notlar” konseptine dayanıyor. Derginin en büyük hedeflerinden biri, astronomiye aşina olmayan birinin bile rahatlıkla okuyabileceği bir içerik sunmak. Ahmet Necati Yücel, okurların otobüste ya da boş zamanlarında 30 dakika ayırarak, “Bu ay uzayda ne oldu, ne olacak?” sorularının yanıtlarını bulabileceklerini belirtiyor. Hem temel astronomi bilgileri sunan hem de güncel gelişmeleri aktaran bu yayın, astronomiye ilgi duyan herkes için bilgi dolu bir rehber olmayı amaçlıyor.
Gökyüzüne ilk adım: Tercihler ve kararlılık
Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri öğrencisi Sibel Işıklı, Kırıkkale gibi küçük bir şehirde doğup büyüdüğünü ve astronomi okumaya olan kararlılığını anlatıyor. İstanbul Üniversitesi, birinci tercihi olmasına rağmen, tutkusu ve hedefleri doğrultusunda ikinci tercih olarak Ege Üniversitesi’ni seçmiş; çünkü onun için astronomi, hayatının ayrılmaz bir parçası.
Gökyüzüyle ilk buluşma: Evrenin sırları
Bölüme adım attıktan sonra, Sibel Işıklı gökyüzünü yeniden tanımaya başlamış. İlk teleskop gözlemi sırasında Satürn’ün halkalarını ve Jüpiter’in uydularını görmesi, sanki elini uzatsaydı dokunabileceği kadar yakın hissettirmiş; fakat bir yandan da, evrenin ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu fark etmesine neden olmuş. Bu deneyim, onun için Dünya’nın ötesinde başka gerçekliklerin varlığını gözler önüne sermiş ve her baktığında aynı tarifsiz heyecanı yeniden yaşamış.
Uzayda yaşamın izinde
Sibel Işıklı, sadece astronomiye olan tutkusuyla değil, aynı zamanda evrende yaşamın varlığına dair aklından defalarca geçen sorularla da büyülendiğini söylüyor. “Uzayda yaşam var mı?” sorusu, uzayla ilgisi olmayan insanların bile bir kez olsun aklından geçirdiği evrensel bir merak olarak onun düşüncelerinde yer alıyor.
Mars ve geçmişin izleri
Işıklı, Mars’ın yüzeyinde gözlemlenen nehir yatakları ve su izlerinin, belki de bir zamanlar mikrobiyal yaşamın var olduğuna dair ipuçları taşıdığına inanıyor. Bu bulgular, Mars’ın tarihindeki suyun varlığı ve dolayısıyla yaşamın oluşumuna elverişli koşulların olabileceğine dair umut verici soruları beraberinde getiriyor.
Buzla kaplı uyduların sırları
Ayrıca, Europa ve Enceladus gibi buzla kaplı uyduların altında yer alan dev okyanuslarda, Dünya’mızdaki derin denizlerdeki yaşam formları benzeri organizmaların bulunma ihtimalini sorguluyor. Sibel Işıklı, bu uydularda var olabilecek yaşam formlarının, evrenin ne kadar çeşitli ve şaşırtıcı olabileceğine dair heyecan verici ipuçları sunduğunu düşünüyor.
Evrende yalnız mıyız?
Işıklı, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Evrende yalnız mıyız? Eğer yalnız değilsek, bu bizim bütün inandığımız şeylerin yeniden şekillenmesine sebep olacaktır. Belki de şu anda birileri kendi gökyüzüne bakarak aynı şeyleri düşünüyordur. Peki ya bu sonsuz evrende yalnızsak?”
Bilimi geniş kitlelere ulaştırma misyonu
Astronot dergisinin yayın kurulu üyeleri, ilham verici genç beyinlerin takdir edilmesi gereken temsilcileri olarak öne çıkıyor. Bu öğrenciler, gökyüzünün sırlarını keşfetmeye duydukları tutku ve azimle, bilimi geniş kitlelere ulaştırma misyonunu sürdürüyor. Online ortamda mutlaka takip edilmesi gereken bu dergi, İzmir’in zihinlerinde geleceğe dair umut ve bilgi ışığı yakıyor.