Çeşme’ye bağlı Germiyan Köyü'nün en dikkat çeken yönlerinden biri, geleneksel mimarinin izlerini taşıyan evlerin duvarlarını süsleyen renkli resimler. Bu resimler, köy sakinlerinden 62 yaşındaki Nuran Erden tarafından yapıldı ve köyü Türkiye çapında tanınan bir turizm destinasyonuna dönüştürdü. Anıtsal zeytin ağaçları, geleneksel lezzetleri ve özgün duvar resimleriyle Germiyan Köyü, bu sanatsal dokunuşlar sayesinde adeta yeniden can buldu. Ressam olarak kendini tanımlamayan Erden, İz Gazete'ye verdiği röportajda, bu eserleri "çizdirik" olarak adlandırdı ve mütevazı bir şekilde sanatının köyünü tanıtma amacını dile getirdi.

-Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben bu köyde doğdum, büyüdüm ve burada yaşıyorum. Lise eğitimimden sonra meslek yüksekokulunda halı dokumacılığı eğitimi aldım. Önceleri boş kâğıtlara çizim yapıyordum, ardından halılara desenler aktardım.

-Duvarlara resim yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Aslında ben onlara resim demiyorum, sadece çizdiriyorum arkadaş. Sonra gelip bana sitem etmesinler, çünkü o ayrı bir iş. Annem vefat ettikten sonra köyümde bir kafe açtım. İlk olarak kafenin sandalyelerine çiçek motifleri çizdim ve çok beğenildi. Ardından evimin duvarlarına ve sonrasında tüm köyün duvarlarına çiçek motifleri çizdim.

-Çizimlerinizde köyün tanıtımını mı yapmayı hedeflediniz?

Bu benim çocukluk hayalimdi. Mutlaka üniversite okuyacağım ve mutlaka bu köyde çalışacağım diyordum. Allah'a şükür, bu hayallerimin ikisini de gerçekleştirdim. İnsanların hayalleri ve hedefleri olmalı, bunu hep savunurum.

-Çizimleri görmek isteyenler tarafından köyünüze turlar düzenleniyor mu?

Evet, şu anda köyümüze turlar geliyor. Yaz aylarında biraz azalma oluyor ama daha bireysel ziyaretler artıyor. İlkbahar ve sonbahar aylarında ise turlar daha yoğun oluyor.

-Köyün ziyaretçileri çizimlerinize ne tepki veriyor?

Çoğu kişi çok beğeniyor ama beğenmeyenler de çıkıyor tabii. Bazıları, "Bunu siz mi yaptınız? Ben de zannettim ki İstanbul'dan birileri yaptı," diyor. Ben de diyorum ki, sanki fırça ve kalem tutmak sadece İstanbul'un elindeymiş gibi. Beni takdir edenler de var; benden yaşı büyükler elimi öpmeye çalışıyor, gençler fotoğraf çektirmek istiyor. Gençler bana "Bayağı ünlüymüşsünüz," diyor. Onlara "Ünlü olmak için manken, oyuncu veya şarkıcı olmanıza gerek yok," diyorum. Onlar da "O zaman resim çekilelim," diyorlar. Çok ilginç insanlarla tanışıyorsunuz, bu işi yaparken bazen kendimi çok takdir ediyorum. Düşünsenize, dünyanın öbür ucundan insanlar geliyor tanışmaya, bu çok güzel bir şey.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ