İzmir'e 145 kilometre uzaklıkta bulunan ve adını meşhur kiraz meyvesinden alan Kiraz, geçmişten günümüze taşıdığı kültürel mirası ve doğasıyla dikkat çekmektedir. Kiraz, Aydınoğlu Beyliği'nin izlerini taşıyan yapılarıyla tarih meraklılarına hitap etmektedir. İlçenin en önemli tarihi eserlerinden biri, "Ulucami" olarak da bilinen İsa Bey Camiidir. Aydınoğlu Beyi İsa Bey tarafından yaptırılan bu caminin yapım tarihi kesin olarak bilinmese de mimarisiyle dikkat çekmektedir. Ayrıca, Anadolu Selçuklu dönemine ait Suludere Camii ve Vakıflar Türbesi de görülmeye değer diğer yapılar arasında yer almaktadır.
Antik çağlardan bugüne ulaşan Hisar Kalesi, Yağlar Kalesi ve Beretta Antik Kenti, bölgenin tarihî derinliğini gözler önüne sermektedir. Erenler Köyü'ndeki kaya mezarlıkları ve Kaleköy Antik Kenti, özellikle arkeoloji meraklılarının ilgisini çeken noktalar arasında yer alır. Kiraz, yalnızca tarihiyle değil, doğasıyla da büyülemektedir. Çatak Şelalesi, doğa tutkunları için hem bir serinleme hem de huzur noktasıdır. Çavuş Dağı eteklerindeki mesire alanları, piknik yapmak ve doğa yürüyüşleri için idealdır. Ayrıca Dokuzlar, Altınoluk, Karakoyun gibi yaylalar, nefes kesen manzaralar eşliğinde keyifli bir gün vaat etmektedir.
Kiraz’da tatmanız gereken lezzetler
Kiraz'ın adıyla özdeşleşen meyvesi dışında ceviz, kestane, zeytin ve üzüm de bölge mutfağının başlıca tatları arasında yer alır. Yaz aylarında özellikle "kar helvası" olarak bilinen serinletici içecek mutlaka denenmeli. Ege'nin otlu börekleri, enginarlı baklası ve labada salatası gibi yerel tatlar ise ziyaretçilere unutulmaz bir gastronomik deneyim sunmaktadır. Kiraz’ın köylerinde örgü, dokuma ve işleme gibi el sanatları hala yaşatılmaktadır. İlçede haftada bir kurulan pazarlar, el işçiliğinin ve yerel ürünlerin sergilendiği renkli bir atmosfer sunmaktadır.
Kiraz'ın adı nereden geliyor?
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kiraz, ismiyle köklü bir geçmişin izlerini taşımaktadır. M.Ö. 8. yüzyılda İonlar, bölgeye "Kışın sert soğuktan koruyan kışlık barınak" anlamına gelen “Klaos” veya “Kleos” ismini verdiler. Bu isim, bölgenin iklimine ve coğrafi özelliklerine bir göndermeydi. Bizans döneminde ise Kiraz, "Çanak ova" anlamına gelen "Kilas" ya da "Kilos" adıyla anılmaya başladı. Bu ad, bölgenin coğrafi yapısını yansıtan bir nitelik taşıyordu. M.S. 2. yüzyılın sonlarında bölge “Kilbis” adıyla bilinirken, yine aynı dönemde "Koloe" adı da kullanılmaya başlandı. Luwi dilinden gelen Koloe ismi, zamanla Helen ağzına uyarlanarak "Kolose" haline dönüştü.
Osmanlı Devleti döneminde bölge, “Keles”, “Kelas” veya “Kilas” olarak kayıtlara geçti. Bu isimler, hem bölgenin tarihi sürekliliğini hem de farklı kültürlerin etkilerini yansıtıyordu. 1948 yılında ilçe statüsü kazanan bölge, bugünkü "Kiraz" adını aldı. Bu isim, bölgenin modern dönemdeki kimliğini şekillendirirken köklü tarihine de bir saygı duruşu niteliğindeydi.