SEMRA İĞTAÇ-  2002 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde yelken ve yatçılık eğitimleri veren İzmir Yelken Akademisi ve One Yacht, kentin denizcilik kültürüne önemli katkılar sağlıyor. Deneyimli yelken yarışçısı Kaan Özgönenç’in kurduğu İzmir Yelken Akademisi, yat yarışları ve uzun seyir eğitimleriyle dikkat çekerken, Eğitim Koordinatörü Sinem Özgönenç ise İzmir’in tek marinasının yatçılık potansiyelini daha ileri taşımayı hedeflediklerini vurguluyor.

Denizcilik kültürüne ket vuran yasağın kalkması şart

Sinem Özgönenç, İzmir Körfezi’nde özel teknelerin seyir yapmasını yasaklayan kararın uzun yıllardır devam ettiğini ve bu durumun denizcilik ve yatçılık kültürüne ciddi bir engel oluşturduğunu belirtti. “Bu yasağın kaldırılması gerekiyor. Aksi takdirde, bu durum sadece yatçılığı değil, genel olarak denizle olan bağımızı da zayıflatıyor” dedi.

Elit algısını değiştirmek için mücadele

Yelken sporunun genelde elit bir spor olarak görüldüğünü söyleyen Özgönenç, “Biz ve bizim gibi yelken okullarının amacı, bu algıyı değiştirmek. Herkesin ister teknesi olsun ister olmasın, denize sadece karadan bakmak yerine içinde olmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak bu süreçte yelken okulları, özellikle marina masrafları gibi nedenlerle ciddi zorluklar yaşıyor. Marinaların yelken okullarına destek olması gerekirken, şu an her okul kendi imkanlarıyla ayakta kalmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Kadınlara özel çalışmalar ve üniversite iş birlikleri

Kadınların yelken sporuna katılımında çekimser kaldığını belirten Özgönenç, kadın gruplarına özel tanıtım ve duyurular yapılabileceğini söyledi. Ayrıca, üniversite yelken topluluklarına avantajlı fiyatlarla eğitim sunduklarını belirten Özgönenç, “Kadın katılımcılarla birebir konuşarak onları cesaretlendirebiliyorum. Bu sporun kadınlar tarafından da kolaylıkla yapılabileceğini anlatıyoruz” dedi.

Sürdürülebilir yaşamın anahtarı

Yelken sporunun çevre dostu bir aktivite olduğunu vurgulayan Özgönenç, “Yelkenle seyir yaptığınızda motoru kapatarak tamamen doğayla uyumlu bir şekilde hareket ediyorsunuz. Karbon ayak izimizi düşürmek için bile bu sporu teşvik etmeliyiz” şeklinde konuştu.

Turizm potansiyeli yelkenle artabilir

İzmir’in sadece kruvaziyer gemileriyle değil, yelkenli teknelerle yapılan geziler, yarışlar ve eğitimlerle de turizm potansiyelini artırabileceğini belirten Özgönenç, “İzmir’in stratejik konumu, uluslararası yelken yarışları düzenlemek için büyük bir fırsat sunuyor. Bu tür etkinlikler, hem ekonomik hem de kültürel anlamda İzmir’e değer katabilir” dedi.

Eksik tesisler ve yetersiz destek

İzmir’in su sporları açısından yeterli altyapıya sahip olmadığını belirten Özgönenç, “Her sokağı denize açılan bu şehirde sadece 50-60 tekne bağlayabilecek bir marina var. Kıyılarımızda daha fazla su sporları okulu ve kulübü olsa, hem gençlere hem de turizme büyük katkı sağlanabilir” diye konuştu.

Marina ücretleri yelken okullarını zorluyor

Yelken okullarının marina ücretleri nedeniyle kapanma noktasına geldiğini ifade eden Özgönenç, “Marinalar, okulları bireysel yatçı gibi değerlendirip aynı yüksek ücretleri uyguluyor. Halbuki yelken okullarına pozitif ayrımcılık yapılmalı. Böylece okullar da marina da kazanır” dedi.

Yelkene erken başlamak hayat değiştirir

Eşi Kaan Özgönenç’in 8 yaşında yelken sporuna başladığını belirten Sinem Özgönenç, “Keşke ben de bu spora daha erken başlayabilseydim. Yelken, özgüven, cesaret, ileri düşünme ve sorun çözme gibi birçok yeti kazandırıyor. Gençlerimiz erken yaşta suyla tanışmalı. Ayrıca denizcilik sektörü, ticari açıdan da önemli iş imkanları sunuyor” dedi.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ