İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan ve 117 kişinin hayatını kaybettiği 6,9 şiddetindeki depremin üzerinden dört yıl geçmesine rağmen depremzedelerin sorunları hala devam ediyor. Deprem sonrasında 79 bin 272 bağımsız birim için az, orta ve ağır olmak üzere çeşitli hasar kayıtları oluşurken; depremzedeler, uzun süre emsal artışı, kredi ve zaten kendine ait olan evlerini yeniden satın alma sorunları ile karşı karşıya kaldı.
İZDEDA Başkanı Bilal Çoban, dört yılda yaşananları değerlendirdi. Çoban, şunları söyledi:
“Dört yılda büyük sıkıntılar yaşadık ama bunların hepsini gidermek için bir sivil toplum olarak burada insanları bir araya getirerek hangi haklara sahip olduklarını, neler yapmaları gerektiğiyle alakalı yönlendirmeler yapmaya çalıştık. Burada Manavkuyu-Mansuroğlu bölgesinde proje alanları oluşturdular. Rezerv alanla beraber toplamda 5 bin tane konut yaptılar. Ağır hasar alan binalarımızla alakalı hak sahibi olanları hak sahipliğini verildi. Ancak tabi burada bazı aksaklıklar oldu. O yer kavramı var. Mesela bununla alakalı biraz problemler yaşıyoruz. Orta hasarlarımız var. Orta hasarlarımız bana göre bu konudaki en mağdurları. Bir hak sahibi olamıyorlar. ‘Binalarınızı güçlendirin’ diyorlar. Güçlendirme kredisi veriyorlar ona. Başka bir kredileri olmuyor. Buradaki en önemli sorunumuz barınmaydı. Bugün geldiğimiz durumda en büyük sorun, finans sorunu. İnsanların inşaatlarını yapabilmeleri için bir paraya sahip olmaları gerekiyor. Emsal denilen ilave dairelerin çıkması için bir hak talep etmiştik biz zamanında. Çok mücadele etmiştik. Bu mücadelemizin sonucunda da emsalimizi almıştık. İnsanlara evlerini yapabilmesi için mali anlamda bir katkı sunuyordu. Ama bu da yeterli olmadı. İnsanlar evlerine sahip olmak istiyor. Biraz sancılı süreçler geçirdik. Çünkü sizin haklarınızı almanız biraz zaman alıyor. Dört yıl bizim için zor ve sancılı geçti. Biz bu haklarımızı alabilmek için yaklaşık 40-45 defa Ankara'ya gidip görüşmeler yapmak durumunda kaldık. Tabii ki sorunlar bitmedi. Mesela işte konteynerlerde kalanlar vardı. Şu anda Limontepe’de kalan bir iki ailemiz ne yapacağını henüz bilemiyor. Depremden sonra eşyalarını belediyemizin gösterdiği bir depo vardı. Oraya koymuştu vatandaşlar. Belediyemiz de artık bu deponun boşaltılmasını istiyor. İnsanların en büyük sorunu hep mali konulara dayanıyor. Bizim derneğimizin yaklaşık 4 bin 300 tane üyesi var. Oradaki ailelerimizle bir araya geliyoruz. Biz vatandaşların temsilcisi olarak bulunuyoruz. Sadece Bayraklı için değil, İzmir için bulunuyoruz. Bugüne kadar yaptığımız şeyleri biz çok fazla dillendirip anlatmadık. Mesela orta hasarlı olup… Biz zamanında itiraz ettirdik buraya gelen vatandaşlara. Ve 250 tane vatandaşımız binası ağır hasarlı diye rezerv alandan hak sahibi oldular. Biz istiyoruz ki herkes bu haklara sahip olsun.”
65 kişi bu krediden yararlandı
Uzun mücadeleler sonrasında depremzedelerin evlerini yeniden inşa etmesi için kullanacakları Dünya Bankası kredisine de değinen Çoban, şu ifadeleri kullandı:
“Dünya Bankası kredisi dört senedir bakanlığımızın çalıştığı bir krediydi. Şubat ayında yaklaşık beş tane ilimize tahsis edildi bu kredi. Ama o zaman Sayın Hamza Dağ vasıtasıyla bu sadece İzmir'de pilot olarak seçildi. 330 milyon euroluk bir paket bu. Kişi başı 2,5 milyon lira kullanabiliyorlar. 2,5 milyon kullanırsanız taksiti 24 bin lira oluyor. Şu ana kadar dört tane binamız onaylandı. Bireysel anlamda 65 kişi bu krediden yararlandı. İki tane daha binamız şu anda bankada işlemlerini yapıyor. Başvuru olarak da 30’a yakın bir başvuru var. Buna ilave olarak da şöyle bir şey vardı. Biz zamanında kentsel dönüşüm kredisi çekmek için kira yardımına başvurmadık. İkisinden birine hak sahibiydik biz. Kira yardımına başvurmanız için de yıkımdan sonra bir yıl içinde başvurmanız gerekiyordu. Biz kredi çekeceğiz diye başvurmadık. Yaklaşık 7-8 ay önce biz bunu bakanlıkla yaptığımız bir görüşmede ifade ettik. ‘Bunun sorumlusu biz değiliz’ dedik. Devletimiz bize kredi verecek diye biz kira yardımına başvurmadık. O arada kredi de alamadık. Oranlar çok yüksekti derken kira yardımından olmuş olduk. Ama iki hafta önce kadar bize bir bilgi geldi. Dünya Bankası kredisinden faydalanan herkes, bu kira yardımı alacaklar. Yani yıkım artı bir yıla takılmak gibi bir durumları söz konusu olmayacak. Bu da mutluluk verici. Şu anda gelinen durumda tahmin ediyorum yıl sonuna kadar bine yakın bir konutumuz bu krediden faydalanacak.”
AFAD'a soruyoruz cevap yok
Ağır hasarlı konutu olanların rezerv alanda hak sahibi olma konusunda sorunlar yaşadığını belirten Çoban, şöyle konuştu:
“Şu anda hak sahibi olarak rezerv alandan dükkan sahiplerimiz var. Yani hak sahipliği dükkan olarak çıkan yaklaşık 140’a yakın malikimiz var. Bunların henüz daha dükkanları verilmedi. Bununla alakalı çok iletişime geçiyoruz. AFAD'a da soruyoruz. Ne yapılacağıyla alakalı da henüz bize bir cevap verilmedi. Bu konuda bir sorunumuz var. Biz hala bunun görüşmesini yapıyoruz. Rezerv alandan hak sahibi olup da konut olarak alamayan şu anda malimiz yok. Ama bir de şöyle bir durum var. O yer kavramı... Aynı ilçede iki tane dairesi var diye ağır hasarlı olsa da hak sahibi olamıyor. Biz bunun çok hakkaniyete sığdığını düşünmüyoruz. Burada hak sahipliğini biraz daha geniş tutmak gerektiği kanaatindeyiz. Bununla alakalı da çalışma yapılsın istedik. Hala da görüşmelerimiz devam ediyor ama bir sonuca da erdiremedik.”
Evini yıkıp da yaptıran sayısı 100'ü geçmez
Orta hasarlı konut sahiplerinin süreçte en çok zorlananlar olduğunun altını çizen Çoban, şunları kaydetti:
“Orta hasarlılarda hala binasını yıkmayan biri olamaz. Şu anda bilgim dahilinde olan en az 20 tane binamız var mesela Bayraklı'da. Bunların hepsiyle irtibattayız. Onlar da yapmaya çalışıyorlar. Biz nasıl destek olabiliriz dedik. Bu saatten sonra onlara destek olabileceğimiz şey sadece finansal anlamda. Tabii ki herkes evine kavuşmadı. Deprem üzerinden dört yıl geçmesine rağmen evini yıkıp da yaptıran sayısı 100’ü geçmez. Yeterli bir sayı değil. Bunun çeşitli nedenleri var. Burada yetkili kişilerin biraz daha bu işlere önem vermesi gerekiyor. Biz mesela işte finansal hallediyoruz. Ruhsata takılıyor. Ruhsatı hallediyoruz. Finansal yöne takılıyoruz. Herkesin şöyle bir endişesi var. Biz başladık, ruhsatımız çıkacak. Ama yetişir mi? Ya para kalmazsa? Bu tarz endişeler var. Haklı endişeler bunlar. Onun için gerek yerel yönetimdeki başkanlarımızın, gerek merkez hükümetimizin daha fazla destek olunması gerekiyor. Çünkü aynı acıları tekrar yaşamak istemiyoruz biz. Bu acıyı yaşamamanız için sizin sağlam yapılarda oturmamız gerekiyor. Bence şu anda ülkenin asli meselesinin bu olması gerekiyor.”
Ruhsat alma konusunda ciddi problemler var
Depremzedelerin sorunlarının tam anlamıyla çözümü için yetkililere taleplerini de aktaran Çoban, şunları söyledi:
“Dönüşümü hızlandırmak için devlet yetkililerinin özellikle yerel yönetimdeki yetkililerimizin çok daha fazla hızlı hareket etmesi lazım. Vatandaşı dinlemesi gerekiyor. Dünya Bankası diyoruz. Finansal tarafı çözdüğümüzü iddia ediyoruz ama bu sefer belediye tarafını çözemiyoruz. Özellikle şu ruhsat alma konusunda çok ciddi problemlerimiz var. Tabi sadece belediyemiz açısından demiyorum. Yukarıda bin tane konutumuz var. Neden atıl bir şekilde dursun ki? Bunlar ihtiyaç sahiplerine satılabilir. Yani bu imkanlar sağlanabilir. Hem daireler de atıl kalmamış olur. Çünkü atıl kalan daireler de yıpranır. Bizim devletimizden istediğimiz, maddi anlamda bize daha çok destek olması. Bizim belediyemizden ciddi bir şekilde talebimiz var. Süreçlerin hızlandırılması gerekiyor. Gerek ruhsat süreçlerinin, gerek evraksal süreçlerin hızlandırılması gerekiyor.”