Gizem TABAN/İZ GAZETE- Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek istenen ve Danıştay 6. Dairesi’nce bilirkişi heyetinin ‘Kamu yararına aykırı’ raporuna rağmen ‘Hukuka uygun’ kararı verilen Çeşme Projesi’ne yönelik itirazlar sürüyor. Projeye karşı çıkan sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, sendikalar, çevre örgütleri ve İzmirli yurttaşlar, projeye Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu nezdinde itiraz etti. İzmir Yaşam Alanları Platformu’nun (İYA) çağrısıyla itiraz dilekçelerini vermek üzere İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önüne toplanan davacılar, burada basın açıklaması da yaptı. Konuya ilişkin açıklamayı İYA adına Şerife Gökce okurken, hukuki süreçle ilgili ise Avukatlar; Senih Özay ve Muzaffer Çevrim görüşlerini açıkladı. Ardından ise itiraz dilekçeleri Mahkeme’ye teslim edildi. Basın açıklaması esnasında, ‘AKP Çeşme’den elini çek’, ‘Ormanına, suyuna, toprağına sahip çık’ sloganları atıldı.

d8675313-7c7d-408c-8812-6d239fa2269e

Danıştay’a ‘onay makamı’ çıkışı

Hukuki süreçle ilgili Avukatlar; Senih Özay ve Muzaffer Çevrim’in görüşlerini içeren açıklamayı Avukat Çevrim okudu. Danıştay 6.Dairesi’nin verdiği kararın hukuki değil siyasi olduğunu belirten Avukat Çevrim, “Hukuki dayanaktan yoksun, akla mantığa uygun olmayacak gerekçelerle davalarımız reddedilmiştir. Danıştay 6.Dairesi var olan turizm bölgesi alanını neredeyse 3 katına çıkaran Cumhurbaşkanlığı kararının icracı bir yönü bulunmadığını söyleyerek hukukun temel ilkelerini görmezden gelmiştir. Bugün Danıştay 6. Dairesi’nin hukuka aykırı ve siyasi olan bu kararına karşı Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu nezdinde temyiz etmek için buradayız. Danıştay, Cumhurbaşkanlığının onay makamı olmaktan vazgeçmelidir! Hukukun üstünlüğünü kabul ederek kuruluş amacına uygun bir şekilde hareket etmesi ve kararlar vermesi gerekmektedir. Çeşme Projesi sadece Çeşme’nin değil ülkenin problemidir. Davaya konu Cumhurbaşkanlığı kararının olumsuz ekolojik ve sosyolojik sonuçları bizleri düşündürmelidir. Telafisi mümkün olmayan bir durumla karşılaşmamak için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun temyiz başvurumuzu hukukun üstünlüğünü gözeterek kabul etmesi gerekmektedir.  Çünkü biliyoruz ki temiz bir havaya temiz bir suya ve yeşil bir doğaya nasıl ihtiyacımız varsa hukukun üstünlüğüne de ihtiyacımız var” diye konuştu.

8f169347-17df-4da8-bb1e-3996b8fabf91

Raporu görmezden geldi

‘Yarımada’da Geri Dönülmez Yola Girilmesini Engellememiz Lazım’ başlığıyla, İYA adına basın açıklamasını okuyan Şerife Gökce ise, Çeşme Projesi’nin rant projesi olduğunu vurgulayarak, projenin gündeme gelmesinden bu yana yaşanan süreci de anlattı. Gökce, şöyle konuştu: “2020 tarihli Resmi Gazete’de, Yarımadanın yüzde 40’ı, tescilli ormanlar, korunması zorunlu olarak tanımlanmış alanlar, meralar, tarım alanları, kıyılar, deniz ve hatta adalar gibi pek çok kamusal alan da eklenerek bölge genişletilmişti. Kamuya ait olan 166 milyon metrekarelik bu alanın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından satışa çıkartılmasının önünü açan bu kararı; bilimsel dayanaktan uzak, yerelin taleplerine kulak vermeyen, şeffaf, katılımcı, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, yasal mevzuata, kamu ve doğa yararına aykırı bulan bizler, kararın iptali için hızlı refleks gösterdik. Önce İzmir Yaşam Alanları özneleri, bazı bireysel desteklerle birlikte Şubat 2020’de ilk davayı açtı. Bir diğer dava da mart ayı ortasında geldi; İzmir Barosu, TMMOB İKK, Tabipler Odası, EGE-ÇEP ve yine bireysel katılımlarla aynı konuda ikinci dava açıldı. Bu süreçte Bakanlık bölgenin biyolojik çeşitliliği, çevre ve yaşam değerleri, kültürel yapısına bakmadan sadece rant ve kârı gözeterek, yaşamın ve yaşayan tüm özneleri yok sayan bir pazarlama ve satış modeli oluşturup, alanı parsel parsel satışa hazırlamaya başladı. Danıştay 6.Dairesinin açtığımız davalara ilişkin oluşturduğu Bilirkişi Grubu 2021’de, bölgede yaptığı keşfe ilişkin raporda; Projeyi şimdiye kadarkilerden ‘hiç olmadığı kadar daha büyük’ olarak tanımlayarak, “gerekçe” ve “kapsam belirleme raporlarının” gerçekleri yansıtmadığı, alan belirleme kararının da ‘kamu yararı’ içermediğini ifade ederek tümüyle yanlış olduğunu belirtti. Bilirkişi raporu kapsamında yürütmenin durdurulması gerekirken, Danıştay 6. Daire oy çokluğu ile Bilirkişi raporunu görmezden geldi, yürütmeyi durdurmadı. İtirazlarımız sonrasında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bilirkişi raporunu da değerlendirmeye alıp, 6. Daire’nin ret kararını kaldırdı ve yürütmeyi durdurdu.”

Karar tamamen politiktir

14 Mayıs seçimlerinin hemen sonrasında Danıştay 6.Dairesi’nin hukuka aykırı olarak ‘davanın reddi’ kararını verdiğini hatırlatan Gökce, “Yani bölgede yaşamın yok edilmesinin önünü açan kararı vererek, projenin yine önünü açtı. Kararın iptali için bugün de Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’na temyiz ediyoruz. Danıştay tarafından alınan karar tamamen politiktir. Tamamen İzmir’in, Yarımadanın, Çeşme’nin yaşam alanlarının yok edilmesini hedeflemektedir. Çeşme Yarımadasının yaşam biçimi, kültürel yapısı, çevre ve yaşam değerlerini yok edilmeye çalışılmaktadır” ifadelerini kullandı.

a42cd2e9-1e8f-49a4-a17e-b69b4d3fde80

AKP’li Dağ açıklamıştı

Danıştay tarafından alınan kararın politik olduğu kadar ekonomik olduğunun da altını çizen Gökce, İktidarın ekonomik bataktan çıkışına yönelik gelir getirici çözümlerinin önde gelenlerindendir. Tamamen kamusal olan alanlarının satılara milyar doların üstünde gelirin beklendiği, İzmir Milletvekili Hamza Dağ tarafından ‘Çok önemli bir projeyi hayata geçirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Çeşme projesi, önümüzdeki yıllarda, cari açığı kapatma, milyarlarca doların gelmesi için çok değerli bir projedir’ sözleriyle açıklanmıştı. Yapılması planlanan büyük ölçekli oteller, golf sahaları, marinalar ve alışveriş merkezleri ile şantiyeye dönüşecek olan Yarımada’nın mevcut turizm yapısı da yaşam biçimi de tümüyle değişecektir. Tüm bunlar yan yana konulduğunda proje ile Çeşme yarımadasına ve İzmir’e yaşatılmak istenen tehdidin, İzmir’in, Yarımada ve Çeşme’nin bildiğimiz, yaşadığımız yerler olmaktan çıkacağı çok açıktır” açıklamalarında bulundu.

Mücadele çağrısı da yapan Gökce, “İzmir Yaşam Alanları ve mücadele eden tüm kurumlar olarak biliyoruz ki kararın bozulması için sağlam hukuki gerekçelere sahibiz. Ancak, politik olan bu karara karşı, hukuk önünde gücümüzü, kitlesel tepkilerle büyütmek; bilirkişilerin, meslek odalarının ve bizlerin öne sürdüğü ‘yaşamdan yana’ tavrın kazanabilmesi için itirazlarımızı tüm davacılar, siyasi kurumlar ve İzmir Halkı olarak önümüzdeki süreçte sürdürmeye devam edeceğiz. Bu projenin başlangıç olduğunu, sarı öküzü kaptırırsak İnciraltı’nı da kaybedeceğimizi, Körfez Geçiş Köprüsü’nün önünde duramayacağımızı görüyoruz. Yaşanmış bunca mücadele örneği ve sahip olunan dayanışmanın gücü ile birlikte hareket etmenin zeminini, mücadeleyi, dayanışmayı büyüteceğiz. İzmir’in Kanal İstanbul’una karşı Birlikte başarabileceğimize inanarak, seslerimizi birleştireceğiz, güçlü kılacağız, çoğalacağız ve birlikte olacağız” dedi.

Editör: Duygu Kaya