Gizem TABAN/İZ GAZETE- Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken kadın sığınma evlerinin yetersizliği yeniden gündeme geldi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, kadınlar için kritik bir öneme sahip olan sığınma evlerinin sayı ve kapasitelerinin artırılması yönünde çağrıda bulundu. TKDF Başkanı Güllü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İz Gazete’ye yaptığı açıklamada; kadın sığınakları konusunda hem belediyelere hem iktidara eleştirilerde bulunurken kadın istihdamının önemini de vurguladı.

‘BİLDİRMELERİNİ İSTEDİK’

Geçtiğimiz günlerde Antalya Büyükşehir Belediyesi ve TKDF iş birliğiyle düzenlenen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Acil Yardım Hattı Çalıştayı’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan TKDF Başkanı Canan Güllü, “Çalıştayda, ‘Acil Yardım Hattı Protokolü’ imzaladığımız belediyelerle deneyim toplantısı ve yerel eşitlik eylem planları konusunda durum analizi yaptık. Belediye Kanunu; Büyükşehir Belediyeleri ve nüfusu 100 bini aşan ilçe belediyelerine, kadın sığınakları açma konusundaki gerekli talimatları veriyor ve zorunluluğu getiriyor. Bu çalıştayda, önümüzdeki mart ayına kadar, belediyelerimizde bu konuda alınan kararların hayata geçmesi noktasındaki durum analizini bize bildirmelerini istedik” diye konuştu. Çalıştayda, ‘Acil Yardım Hattı’ protokolü imzaladıkları belediyelerden 55’inin temsiliyetinin olduğunu belirten Güllü, İzmir’den; Büyükşehir Belediyesi, Çiğli Belediyesi, Selçuk Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi, Foça Belediyesi’nin yer aldığını söyledi.

‘MART AYINI BEKLİYORUZ’

Pandemi öncesinde; nüfusu 100 binin üzerinde olan ilçelerde kadın sığınma evi açılması zorunluluğuna uymayan belediyeler hakkında yargıya gidecekleri yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine ise Güllü, şunları söyledi: “Pandemi öncesi dönemde, bu zorunluluğu yerine getirmeyen belediyelere dava açma konusunda açıklama yapmıştık. Bunun ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye’deki tüm belediyelere bir yazı göndermiş ve bu yazıda sığınak açma zorunluluğunun Belediyeler Kanunu’nda yer aldığını belirterek bir bildirimde bulunmuş. Biz de bu bildirim üzerine bir bekleme sürecine girdik. Ancak, belediyeler mart ayına kadar sığınakların hayata geçirilmesiyle ilgili ilerleme kaydetmezse mecburen belediyelere yazı yazacağız, aldığımız cevaplarla da Kamu Denetçiliği Kurumu’na gideceğiz; ‘Belediyeler bu yasal mevzuat içinde gerekeni yapmamışlardır’ diyeceğiz. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bize vereceği cevap üzerine konuyu yargıya taşıyacağız.”

‘BELEDİYELER AK PAK DİYEMEYİZ’

Çalıştayda, sığınma evi açmanın belediyeler ile Bakanlık arasındaki zorluk tarafını da konuştuklarını da kaydeden Güllü, “Sığınak açma sürecinde bürokratik engeller olduğunu belirten belediyeler oldu. Belediye sığınağına ruhsat almada zamanın çok fazla yayılması, yani ruhsat almanın gecikmesi söz konusu… Belediyeler, yetkinin Bakanlık nezdinde olmasından dolayı sığınak açma konusunda gerekli olan özerkliği alamıyor. Bu konuda, ‘Bakanlık ruhsat vermedi, belediyeler ak pak’ demek de yanlış. Belediyeler de bunun iradesini ortaya koyacak, sığınak açmanın kadın yaşamı için ne kadar önemli bir politika olduğunu bilecek. Bizim eğitimlerimiz ve çalışmalarımız da bu farkındalığı artırmaya yönelik. Sığınak açılma sürecindeki olumsuzlukların giderilmesi önemli. Belediyelerle konuştuğumuzda, yönetim aşamasında yaşanan sıkıntılardan dolayı kapatıldığı söylenen sığınaklar var. Bir politikasızlığın sonucunu yaşıyoruz. Nüfusu 100 bini aşan belediyelerde ekonomik koşulların yetersiz kalması bahanesiyle sığınak açılmadığını görüyoruz” diye konuştu.

‘İZMİR’İN KARNESİ OLUMLU’

İzmir’in karnesinin toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından olumlu olduğunu kaydeden TKDF Başkanı Güllü, kadın sığınakları konusunda Türkiye’deki tüm belediyeleri eksik gördüklerini ifade etti. Güllü, “İzmir’deki belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitliği açısından en azından yüzde 75’inin doğru yolda doğru adımları attığını söyleyebilirim. Ancak sığınaklar açısından Türkiye’deki belediyelerin hepsini eksik görüyoruz. Devletin de bu konuda politikasızlığını görüyoruz” dedi.

‘İKTİDAR EL ÇEKMESEYDİ’

Kadın sığınakları konusunda iktidara da eleştirilerde bulunan Güllü, “Türkiye’nin kadın sığınağı kapasitesi yanılmıyorsam en son 3 bin 640’dı. Eğer iktidar kendi politikasında, kadına şiddeti önleyici bir politika olan İstanbul Sözleşmesi’nden el çekmeseydi, politikasını hayata geçirip sığınaklarını açabilseydi, kadın koruma altına alınacaktı. Buradan baktığımızda her iki tarafında Türkiye toplumu için kadın politikasızlığını yükselttiğini görüyoruz. Biz neden 55 belediye ile politika üretmek adına ‘Eşitlik Yerelde Başlar’ diyoruz. Devlet politikası olmadığı için belediyelerin mücavir alanlarının şiddetsiz bir ortama dönüşmesini sağlamaya çalışıyoruz” açıklamalarında bulundu.

‘EFORA GEREK KALMAZ’

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi amacıyla 190 sayılı ILO Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin belediyelerce imzalaması konusunda çalışma yürüttüklerini belirten Güllü, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de vurgu yaptı. Güllü, şöyle konuştu: “ILO 190 sayılı sözleşmeyle; kadını, işyerinde güçlü ve güvenli pozisyona getirdiğimizde, kadın sürdürülebilir bir işi olduğundan dolayı kendini daha güçlü hissedecektir. Ama Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmese, İLO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne imza atsa bu kadar efor sarf etmemiz gerek bile kalmaz.”

‘İSTİHDAM OLMAZSA OLMAZ’

Sığınak sayısının yeterli seviyeye getirilmesi gerekliliğinin yanı sıra iş hayatında kadın istihdamının sağlanmasının da çok önemli bir faktör olduğunu söyleyen Güllü, “Sığınak gerekiyor, sığınakla beraber istihdam da gerekiyor. İstihdamı sağlamadığımız müddetçe sığınaklar açılsa bile yine şiddetin otağına dönecekse kadın; biz her yeri sığınakla donatsak başımızdan bu bela eksilmeyecek” dedi.

'BİRLİKTE HAREKET ETMELİ' 

“Biz samanlıkta iğne arar gibi şiddeti önleyecek politikaları hayata geçirmeye çalışıyoruz” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Güllü, Bakanlık ve belediyelerin bu konuda birlikte hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi. Güllü, “Yukarıdan politika üretilse, çok kısa bir sürede zorunlu kılarsınız ve sığınak açmamış belediyenin hükmünü, cezasını verirsiniz. Bu hangi belediye olursa olsun, A Partisi B Partisi fark etmez. Şiddet, siyaset üstü bir konudur. Bakanlık ve belediyeler bu konuda iş birliği yaparak birlikte hareket etmeli, iki taraf da sorumluluğunun farkında olmalı… Ancak öncelik iktidara düşüyor. İktidar sorumluluğunu yerine getirmediği için açmayanı görmezden geldiği ve açma görevini de kendinde görmediği için bugün bu durumdayız” ifadelerini kullandı.