Gizem TABAN/İZ GAZETE- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım, İz Televizyonu’nda Bülent Kepenek ile Emek Dünyası programına konuk oldu. Bozgeyik ve Yıldırım, kamu emekçileri ile hükümet arasında yapılacak 2023 Toplu İş Sözleşmesi’ne (TİS) dair talepleri anlattı. 

acae30dd-79c1-45a0-940a-1371f4b55112

Kayıp artarak sürüyor

Özellikle son yıllarda Türkiye’de gittikçe derinleşen ekonomik krize dikkat çeken KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Enflasyonun her geçen gün artması ve adaletsiz vergi politikaları nedeniyle bir geçinememe sorunuyla karşı karşıyayız.2023 genel bütçesi görüşüldükten sonra döviz kurundaki yükseliş ve TL’deki değer kaybı ile birlikte emekçilerin aldığı ücretlerde yüzde 30’a yakın bir değer kaybı oluştu ve o günden bu yana da kayıp artarak devam ediyor. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle birlikte Türkiye’de ciddi bir bütçe açığı ortaya çıktı. İktidar, kamunun tüm olanaklarını kullandı ve seçim sonrasında ek bütçe yapmak zorunda kaldı. Bütçenin emekçiden yana, kamudan yana, istihdamdan yana değil de sermayeden yana kullanılmasına olanak veren politikaları tercih ettiler. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) rakamlarının inandırıcı olmadığını zaten biliyoruz. Açlık ve yoksulluk sınırı endekslerine baktığımızda özellikle yoksulluk sınırının 2023 yılı sonu ile 2024 başı itibarıyla 40 bin TL’yi aşacağı öngörülüyor.  Yoksulluğun giderek arttığı, geçim maliyetinin her geçen gün yükseldiği bir süreçteyiz” açıklamalarında bulundu. 

Memurlar ne istiyor?

KESK’in bu dönem ücret politikasını belirlerken yoksulluk sınırını esas aldığını dile getiren Bozgeyik, yapılacak TİS kapsamında en düşük memur maaşının 45 bin TL olması gerektiğini belirterek şöylekonuştu: “Temmuz ayında verilen 8 bin 77 liralık ek ödemenin kök maaşlarımıza yansıtılmasından sonra 2024 yılının başında en düşük memur maaşının 45 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Açlık sınırının altında ücret alan arkadaşlarımız açısından 45 bin TL çok gelebilir ancak gerçek enflasyon, geçim maliyetinin sürekli yükselmesi, TL’deki değer kaybını düşündüğümüzde yaşamın sürdürülemez hale geldiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra taleplerimiz arasında; büyükşehirlerde 7 bin 500 TL kira yardımı, diğer şehirlerde 5 bin TL kira yardımı, eş ve çocuk yardımının artırılması, servis olmayan kamu kurumlarında çalışanlara yıllık abonman kartlarının verilmesi, yemek ücretlerinin artırılması, İLO Sözleşmesi’nin onaylanması, doğum öncesi ve sonrası izinlerinin artırılması gibi taleplerimiz var.”

Canımızdan bezdik

Sağlık emekçilerinin de zor bir süreç yaşadığını ifade edenSES Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım ise şunları söyledi:

“Sağlık emekçileri canından bezmiş durumda desek doğru olur. Bugünün ekonomik göstergeler çerçevesinde sağlık emekçileri yoksulluk sınırında bir ücret ile geçinmek zorunda kalıyor. Bu ücret de performans, taban ve teşvik gibi farklı bariyerleri içinde barındırıyor. Bu da ister istemez sağlık emekçileri arasında çok büyük sorunlara sebep oluyor. Hem iş barışını bozuyor hem de hizmet üretme aksaklıklar yaratıyor. Ancak sağlık emek örgütleri olarak bir mücadele yürütüyoruz ve taleplerimizi hükümete kabul ettireceğimize inanıyorum.”

Yurtdışı talebi artıyor

Sağlık emekçilerinin mevcut koşullar nedeniyle yurtdışında çalışma taleplerinin her yıl arttığını vurgulayan Yıldırım, “Özellikle diğer ülkelerde sağlık emekçilerinin özverili çalışmaları çok takdir gördüğü için arkadaşlarımız yurtdışında çalışmak istiyor. Bunun nedenlerine gelirsek; AKP iktidarının sağlıkta dönüşüm politikası, sağlık emekçilerinin yoksulluk sınırı altında ücretle çalışması, liyakatsiz yöneticilerin olmasıyla birlikte sağlık emekçilerinin üzerinde oluşan baskı politikaları, sağlıkta şiddette yeterli çözümlerin üretilmemesi, sağlık emekçileri ile halkın karşı karşıya getirilmesi gibi pek çok neden var. Bunlardan dolayı sağlık emekçileri ne kadar ülkesine hizmet etmek istese de bugünü, geleceği, yaşam koşullarının iyileşmesi için başka ülkeleri tercih ediyor” ifadelerini kullandı. 

Hak mücadelesine engel

Memurlar için yetkili sendika olan ve iktidara yakınlığıyla bilinen Memur-Sen’e eleştirilerde bulunan KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik, “Türkiye’de kamu emekçileri açısından ekonomik sorunlar çok derin ama bundan da önemlisi Türkiye’de biri antidemokratik bir yönetim süreci var. Bir TİS diyaloğu içinde yürümeyip toplu görüşmeye döndürülen antidemokratik bir yasa var. Uluslararası, evrensel bir TİS yasasından söz edemiyoruz. O yüzden bu yasanın değiştirilmesi gerekiyor. Kamuda kadrolu istihdamın olmaması, güvencesiz, esnek ve angarya çalışmanın olması örgütlenme özgürlüğünü de önemli oranda engelliyor.  Bugün Türkiye’de kamuda yüzde 75 oranında örgütlülük var gibi yansıtılsa da 1 milyonun üzerindeki bir kitleyi, bizim ‘yandaş sendika’ dediğimiz Memur-Sen konsolide etmiş durumda… İktidarın çalışma yaşamını tarumar eden politikalarını görünmez hale getiren, emekçileri mücadeleye yöneltmeyen, zorla rızaya dayatan bir sendika… Böyle olunca da kamu emekçileri kendi hakları için hareket etmesi noktasında çeşitli zorluklarla karşılıyor. Bunları aşabilmek için sürekli girişimlerimiz oluyor. Geçmiş dönemde masaya oturmadığımız zamanlar oldu ama masayı daha çok mücadeleyle değiştirmeye yönelik bir çabamız var” diye konuştu. 

Birlikte hareket edilmeli

Sağlıkta yaşanan personel, ekipman ve ilaç eksikliği konularında tepkilerin sağlık emekçilerine yönelmemesi gerektiğinin altını çizen şehir hastaneleri sebebiyle şehir merkezindeki hastanelerin kapatılmamasıyla ilgili de mücadeleyi sürdürdüklerini de belirtti. SES Eş Genel Başkanı Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Sağlık alanında yaşanılan sorunların sebebi sağlık emekçileri değil. Biz ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti talebini, toplumsal sağlık talebi haline getirmek için çok çaba sarf ediyoruz. Herkesin ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmetine kavuşması için toplumun bütün odak noktalarının birlikte hareket etmesi gerekiyor.”

Editör: Duygu Kaya