Batuhan KAYA/İz Gazete- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Kadın Kolları’nın başlattığı ve İzmir’in 11 ilçesinde gerçekleştirilen “Kırık Saçlar Özgürlüğe Yürüyor” etkinliği, kadınların CHP İzmir İl Başkanlığı’na ulaşmasıyla son buldu. CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, yürüyüşün sonunda ulaştıkları CHP İzmir İl Başkanlığı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kurun açıklamasında, “İçimizdeki cesaret, dayanışmamızın gücü ve umudumuzun sarsılmazlığı, bu karanlık düzeni yıkacak. Korkuyu elinde bir silah olarak kullananlara boyun eğmiyoruz!! biz, geleceği aydınlatacak o kıvılcımı taşıyoruz” diye konuştu.

Kurun’un ardından konuşan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ise, “Baba evinize il başkanlığına hoşgeldiniz. İzmir’in bir ucundan öbür ucuna yürüyüş gerçekleştirdiniz. Başında Selçuk'a ortasında Gaziemir’de sonunda yine sizin bir adım arkanızda olmaktan mutluluk duyuyorum. Ülke çok büyük bir karanlıktan geçiyor. Çocuklarımız tavizle tecavüzle karşılaşıyor, kadınlarımız ölümle karşılaşıyor. Maalesef İzmir gibi çağdaş yaşamın başkenti gibi yerde bile bunlarla karşılaşıyoruz. Evet ülke kötüye gidiyor ama başkanım benim yanıma ilk gelip İzmir’in bir ucundan öbür ucuma yürüyeceğiz dediğinde evet uzun ama yağabilir dedim. Bu yolculukta tüm kadın yoldaşlarımıza, İzmirli kadın hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Bu ülke karanlık ama aydınlığa kadınlarımız, genç kızlarımız sayesinde çıkacak. Siz ülkeye umut oldunuz. Bu umudu bugün buradan alıp Ankara’ya, öncesinde İstanbul’a taşıyacağız. İzmir’de bir meşale büyüttünüz şimdi İstanbul ataşıma vakti. Yaşam hakkı mitingimiz olacak, tüm İzmirlileri İstanbul'da büyük mitingimize bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Toplumu uygulanmayan yasalar çürütüyor”

Uygulanmayan yasaların toplumu çürüttüğünü ve adaletsizliği büyüttüğünü ifade eden Kurun, “Amacımız; son günlerde yurdumuzu saran karanlıktan, dışarıya adımını attığı an öldürüleceğini düşünen, hayatları çalınan, istismar edilen, şiddete, tecavüze uğrayan kadınlardan ve çocuklardan, biz bu yürüyüşü yaptığımız sıralarda açığa çıkan bebek cinayetlerinden ve her gün çoğalarak devam eden, hayatımızı adeta cehenneme çeviren tüm acılarımıza dikkat çekmek ve geleceğe dair yaşamsal kaygılarımızı yüksek sesle dile getirmektir. Aslında tüm bunların baş sorumlularını hepimiz biliyoruz. Çalınan hayatları, karartılan yaşamları sadece ruh sağlığı bozuk ve madde bağımlısı bireylerin varlığıyla açıklayamayız. Toplumu çürüten şey, uygulanmayan yasalardır. Bir toplum kendiliğinden değil, toplumsal eşitliği sağlamayan, pozitif yükümlülüğünü yerine getirmeyen devlet politikaları sonucu çürür” dedi.

“Kadın ne evde ne sokakta güvende hissediyor” 

AKP hükümetinin politikalarının, kadınları ne sokakta ne de güvende hissettirmediğini kaydeden Kurun, şöyle konuştu:
“Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans deyip bir kereden bir şey olmaz diyenlerin… en az üç çocuk yapın deyip bebeklerimizi sağlık sisteminde yaptıkları özelleştirmeye kurban edenlerin… ekonomiden bahsetmiyoruz bile…. Kısacası yönetemeyen bir iktidarın varlığının sonucu, bu ülkede kadınlar ve çocuklar artık ne sokakta ne evlerinde kendini güvende hissediyor… istismara uğruyoruz, canice katlediliyoruz, sadece birer sayı olmaktan öteye bir anlam ifade etmiyoruz, üçüncü sayfa haberi olmaktan öteye gidemiyoruz… tüm bu cinayetleri sıradan bir cinnet vakası olarak değerlendirenler bizi buna inandıramazlar. Biz yaşadığımız bu kabus dolu günlerin nedeninin, failleri koruyan, cezasız bırakan, gereken önlemleri almayan, hukuki ve kurumsal mekanizmaları işletmeyen siyasi politikaların sonucu olduğunu ve münferit olaylar olmadığını biliyoruz”

“Kadın cinayetleri politiktir”

Kurun, “Bir kadın defalarca şikayetçi olmasına rağmen, o kişiyle ilgili herhangi bir tedbir alınmamışsa, bunun sorumluluğu kamusal kurumların üzerindedir” ifadelerini kullanarak, “Bu yüzden diyoruz ki, kadın cinayetleri politiktir. Devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmemesinin bedeli çok büyüktür. Aslolan kadınların, çocukların ve tüm canlıların şiddetsiz, güvenli, eşit ve adil bir toplumda huzurla yaşama hakkıdır. Biz ne istiyoruz; biz insan olmaktan kaynaklı haklarımızı, bir kadını haklı görmek için değil ama bir erkeği haklı çıkarmak için bahane arayanlara inat adalet istiyoruz. Kadına yönelik şiddeti 'meşrulaştıran ve normalleştiren' her türlü çabanın önüne geçilmesini istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesini ve 6284 sayılı Kanun’un etkin bir biçimde uygulanmasını istiyoruz. Gün geçtikçe artan ve kanıksanan, toplumdaki cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için, cezai uygulamaların ağırlaştırılmasını istiyoruz” dedi.

“Saçlar hem esareti hem de cesareti sergiler”

Saçların hem esareti hem de cesareti sergilediğini açıklayan Kurun, “Kadının kimliği, toplumların ilişkisi, direnişinin yansıması olarak yüzyıllardır, kültürlerin, dinlerin, örf adet, gelenek göreneklerin içinde farklı anlamlarla donatılmıştır. Nice kadınlarımız saçının bir teli göründüğü için ölümle cezalandırılmış, nice kadınlarımız saçının bir teli göründü diye iffetsizlik ve ahlaksızlık ile suçlanarak toplumdan dışlamıştır. Nice kadınlarımız üzerinde baskı unsuru oluşturulmuş, saçını açmaya ya da örtmeye zorlanmış ve günümüzde hala zorlanmaktadır. Nice kadınlarımız evlendiğinde bakire olmadığı gerekçesiyle saçı kesilerek baba evine geri gönderilmiş, aile namusunu temizlemek için töre cinayetlerine kurban edilmiştir. Yıllardır kimliklerimizin en temel parçası olan bedenlerimiz üzerinde söz hakkı mücadelesi veriyoruz ve 4 biz kadınlar bu kadar hırpalanmaya ve hayatlarımız ile ilgili söz sahibi olunmaya çalışılmasına rağmen, kırıldığımız yeri kesip atarız, kırıldığımız yerden daha da güçlenerek ayağa kalkar, tüm cesaretimizle baskılara karşı, karanlığa karşı birleşerek aydınlık geleceğe doğru yürümeye devam ederiz” şeklinde konuştu.

“Bayrağı genel başkana teslim edeceğiz”

Kurun, eylem sonunda aldıkları bayrağı genel başkana teslim edeceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Yürüyüşe kadın-erkek genç-yaşlı her kesimden ilgi büyüktü. Kadınların gece sokağa çıkmaya korktuğu, ailelerin çocukları ile ilgili kaygı duyduğu, çocukların en güvendikleri aile içinde katledildiği, kadınların en sevdikleri ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından öldürüldüğü, her sabah uyandığımızda bir katliam haberiyle sarsıldığımız, hayatlarımız, çocuklarımızın hayatı, geleceğimiz ile ilgili büyük endişeler yaşadığımız bu düzene "artık yeter" dedik. Kırık saçlar özgürlüğe yürüyor eylemimizin yürüyüş bölümü, bugün burada bayrağı genel başkanıma teslim edilmek üzere, tarafımdan teslim alınmasıyla son bulacak ve artık teröre karşı, şiddete karşı, bu ülkede canımızı yakan her şeye karşı yürüyerek ve farklı eylemlerimizle devam edecek. Susmayacak, korkmayacak, terörü, cinayetleri ve şiddeti lanetleyerek, yaşam hakkını savunan mücadelemizi yılmadan, yorulmadan devam ettireceğiz.”

“Bu sadece mücadelemizin başlangıcıdır”

Kırık Saçlar Özgürlüğe Yürüyor, yürüyüşünün mücadelelerin ancak başlangıcı olduğunu kaydeden Kurun, şu ifadelerle basın açıklamasını noktaladı:
“İçimizdeki cesaret, dayanışmamızın gücü ve umudumuzun sarsılmazlığı, bu karanlık düzeni yıkacak. Korkuyu elinde bir silah olarak kullananlara boyun eğmiyoruz!! biz, geleceği aydınlatacak o kıvılcımı taşıyoruz. El ele, omuz omuza, inancımızla ve direncimizle bu düzeni yıkacağız ve o gün geldiğinde, özgürlük, adalet ve umut her birimizin yüreğinde yankılanacak. Unutmayın sevgili dostlar… karanlığın en güçlü olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu andır. Şimdi ayağa kalkma zamanı…. Şimdi geleceğimizi geri alma zamanıdır! Kırık saçlar özgürlüğe yürüyor eylemimizin yürüyüşünü bu basın açıklaması ile burada sonlandırıyor, bu sonun yeni eylemlerimizin ve ‘yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek’ mücadelemizin başlangıcı olduğunu belirtmek istiyorum. Katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.”

Muhabir: BATUHAN KAYA