Gizem TABAN ŞEBER/İZ GAZETE- Hayvan haklarını ihlal eden kişilerin görüntülerini paylaştığı gerekçesiyle 1 Ağustos’ta tutuklanarak cezaevine konulan ve 3 buçuk ay cezaevinde kaldıktan sonra 16 Kasım’da denetimli serbestlik ile tahliye edilen Ege Hayvan Hakları Federasyonu (EgeFed) Yönetim Kurulu Başkanı Funda Bayrı Ersoy, yaşadığı süreci İz Gazete’ye anlattı.

mahkum-eeeeeeedilen-hayvansever-kendimi-fedai-gibi-gordum

İki olay neden oldu

Cezaevine girmesine neden olay iki olayı aktaran EgeFed Başkanı Funda Bayrı Ersoy, “Birincisi; bir şahsın, arkadaşımın kedisini kaçırıp işlettiği barda içki içirerek hayvanın ölümüne neden olması… Ben bu olayı, kişinin yüzünü buzlayarak, hayvanın da resmini koyarak yayınladım. Söz konusu şahıs da beni mahkemeye vermiş. Mahkeme, şahsın yüzünü buzlamama rağmen bunun bir suç olduğuna kanaat getirdi. Şahıs kendi kedisi olduğunu iddia etti ama kedi arkadaşımın kedisi hatta biz hayvanın karnesini de ibraz ettik ama kabul edilmedi. Bu davadan denetimli olarak beraat ettim. Ardından ise şöyle bir olay oldu; bir civcivi ağzına alıp kaçan köpeği şahsın eşi uyarıyor, bunun üzerine köpek civcivi bırakıyor ama şahıs öfkesine hâkim olamayıp üzerinden arabayla geçerek köpeği eziyor. Burada yasa ihlali var. Ben bunu da yayınladım. Şikâyet de ettik. Hatta söz konusu şahıs, olay olduktan sonra bana pişman olduğunu ifade ettiği mesajlar gönderdi. Biz bu mesajları da yargıya teslim ettik. O da beni mahkemeye vermiş. Aslında emniyetin benim bu yayınımı ihbar olarak kabul etmesi gerekiyordu ama beni suçlu buldu. Birinci dosyanın üzerine bu dosya da olunca hapis cezası çıktı” diye konuştu.

Memura yalvardım

Her iki olaydan da ‘kişisel verileri kullanma’ suçuyla 1 yıl 8 ay, yani toplamda 3 yıl 4 ay ceza aldığını belirten EgeFed Başkanı Ersoy, “Savcılığa gelmem gerektiğini söylediler, gittim, hemen tutuklandım. Oradaki memurlara evimde 4 tane kedim olduğunu söyledim, aç kalmasınlar diye arkadaşımı aramak istedim. İlk kabul etmediler, sonra yalvardım; kedilerimin açlıktan öleceğini söyledim, ardından memur hanım sağ olsun, arkadaşıma haber verdi. Bir gün nezarette kaldıktan sonra yanıma hiçbir eşya alamadan Aliağa Şakran Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na götürüldüm” dedi.

Seve seve yatarım

Aliağa Şakran Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kaldığı 1 aylık süreçte yaşadıklarını anlatan Ersoy, “Şakran’dakiler, benim böyle olaylardan ötürü cezaevinde olmamı çok ilginç buldular. Bir ay kadar orada kaldım. Kapalı, gökyüzünü sadece tellerin arasından görebildiğiniz, küçük bir avlusu olan bir yerdi. Yanımda hiçbir şey götüremediğim için uzun bir süre aynı kıyafetle kaldım. Bu süre içerisinde bir alt ve bir üst verdiler, geceleri yatarken onları giymeye başladım. Sonrasında arkadaşım bana birkaç kıyafet yolladı. Onlarla idare ettim. Sanırım insan yapısı itibarıyla zorluklara adapte olabiliyor, hemen adapte oldum. Arkadaşlarım Şakran’a ziyaretime geldiklerinde beni oldukça moralli buldular. Onlara, ‘İyiyim, çünkü yüz kızartıcı bir suç işlemedim, hayvanların haklarını savundum ve bunu bir yere oturtmak zorundayım. Bunun için de seve seve, onurla yatarım’ dedim. Beni güçlü bulduklarına çok sevindiler. Bir ayın ardından Ayvalık’a gitmek üzere 1 gün izin verdiler, eşyalarımı toparladım, Ayvalık’a gittim” ifadelerini kullandı.

Projeler ürettim

Ayvalık Cezaevi’nde mahkûm hayvanseverler ile örgütlendiklerini söyleyen Ersoy, burada geçirdiği süreçte oradaki kedilerin ihtiyaçlarını tespit ettiğini ve bunlarla ilgili bir çalışma yapacağını kaydetti. Ersoy, şöyle konuştu: “İki buçuk ay kadar Ayvalık Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda kaldım. Buradakiler de neden içeri girdiğimi sorduklarında anlattım, çok şaşırdılar; ‘O şahısları tutuklamayıp seni mi tutukladılar’ dediler. Ayvalık’taki cezaevi, bahçe içinde, çay ocağı, kantini olan bir cezaeviydi. Benim için en önemlisi kediler vardı. Baktım kedisever de bir grup var, hemen onlara dahil oldum. Birlikte kedilere bakıyorduk. Kuru mama ya da konserve mama getirtemiyorduk ama beslememize izin veriyorlardı. Oradaki memurlar da ilgileniyordu ama tabi bakım biraz zayıftı, özellikle yavrular çoğunlukla ölüyormuş, soğuktan ölenler de oluyormuş. Hastalanan hayvanlar, Ayvalık Belediyesi Veterinerliği’ne gidiyor ama geri dönmüyor, çoğunlukla uyutulduğunu tahmin ediyorum. Burada geçirdiğim süreçte hayvanlar için ihtiyaçları tespit ettim, projeler ürettim. Hayvanların daha iyi bakılması ve tedavi edilmesi, kantinde mama satışını sağlamak ve hem kedi evleri hem aşılarının yapılması için Ayvalık Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü ile bir protokol yapılması gerektiğini düşündüm. Zaten şimdi İzmir Barosu Hayvan Hakları Merkezi ile bunun çalışmasını yapacağız. Gerekirse Balıkesir Valiliği ile görüşeceğiz.”

Farklı hayatlar gördüm

“Bu 3 buçuk ay bana ne kattı?” sözleriyle hikayesine devam eden Ersoy, “Hayvanların dünyasına çok dalmıştım, yıllardır bir fanusun içinde yaşadığımı, dış dünya ile irtibatımı tamamen kesmiş olduğumu fark ettim. Oraya girdiğim vakit, çok farklı hayatlar, çok farklı mücadeleler olduğunu gördüm. Orada madde bağımlığından, gasptan içeri girmiş olan birçok farklı kişinin hikayesini dinledim. Bir tanesi beni çok etkiledi; genç bir anne, parası olmadığından dolayı çocuğu aç kaldığı için eczaneden mama çalmış. Çok üzülmüştüm. Madde bağımlısı olan çoğu kişinin kedisinin olduğunu fark ettim, onlara kedi bakımıyla ilgili bilgi verdim, telefon numaramı verdim. Yine orada bir kadın vardı, eşi öz çocuklarına tecavüz ettiği için eşini öldürmüş. Böyle haksızlıklar olduğunu da gördüm. Mesela orada, çıktıktan sonra ne yapacağını bilmeyen mahkumlar var, çıktıktan sonra muhtemelen eski mesleklerine dönecekler, yine suç işleyecekler. Çocukken okuduğum bir kitaptaki söz hep aklımadır, bir Amerikalı yazar der ki; ‘Herkesin içinde bir cevher vardır önemli olan bunu çıkarmaktır.’ Ben onu orada görmüş oldum. O yüzden cezaevlerinde beceri kursları açılması lazım. Eğer cezaevleri bunu yaparlarsa, mahkumlar çıktıktan sonra suç potansiyeli düşer diye düşünüyorum. Çünkü birçok kişi çıktıktan sonra ne yapacağını bilmiyor” açıklamalarında bulundu.

Haksızlığa ışık tuttum

Yaklaşık 25 yıldır bu mücadelenin içinde olduğunu dile getiren Ersoy, bu sürecin kendisini zayıflatmadığını aksine güçlendirdiğini ve kamuoyundan çok destek gördüğünü belirterek, “Hayvanlara işkence yapanlar, öldürenler serbest dolaşırken ben hayvan haklarını savunduğum için cezaevine girdim. Bunun büyük bir haksızlık olduğunu düşünsem de beni olumsuz etkilemedi. Çünkü bazı haksızlıklara ışık tutacağıma, bazı yasal düzenlemelerin yapılmasına vesile olacağıma inandım ve kendimi fedai gibi gördüm. İlk tutuklandığımda sessiz sedasız cezamı yatıp çıkacağım diye düşündüm ama inanılmaz bir kamuoyu oluştu. Çok yüreğe dokunmuşum. Çok destek gördüm. Bunun bir haksızlık olduğunu herkes fark etti. O yüzden bu süreci, toplumda mutlaka ses getirecek bir cezaevine giriş olarak görüyorum. Ben fedai olurum, 3 yıl da yatarım 5 yıl da… Yeter ki hayvan haklarına sahip çıkalım, hayvanları koruyalım” diye konuştu.

Hayvan hakları mahkemesi kurulmalı

Hayvanların korunması ve hayvan haklarının uygulanması konusundaki önerileri de açıklayan Ersoy, şunları söyledi: “Hayvanları yok etmek çözüm değil. Belediyeler tam anlamıyla görevlerini yapsalar zaten ortada bir sorun kalmayacak. Organize şekilde; kısırlaştırma, aşılama yapılması, sahiplendirmenin teşvik edilmesi gerekiyor.  Barınaklar da 5 yıldızlı otel değil. Hayvanlara işkence yapıldığını, aç ve susuz bırakıldıklarını biliyoruz. Barınaklarda hayvansever insanların çalışması ve gönüllüler tarafından denetlenmesi çok önemli… Bunu başarabilirsek zaten sokaktaki hayvan sorununu çözmüş oluruz. Amerika’da hayvan hakları mahkemeleri var. Nasıl ki bizde aile mahkemeleri, iş mahkemeleri varsa mutlaka hayvan hakları mahkemelerinin de olması gerekiyor. Hayvanları savunacak bir sistem olmak zorunda… Eğer hayvan hakları mahkemeleri kurulursa o zaman adil kararlar da çıkar hayvan hakları ile ilgili yasa etkin de uygulanır. Ama siz beni görüntüyü yayınladım diye direkt içeri atarsanız o zaman katilin sırtını sıvazlamış olursunuz.”

Bu süreci kitaplaştıracağım

Yaşadığı süreçle ilgili ‘Merhametin Mahkûmiyeti Olmaz’ adıyla bir kitap yazacağını söyleyen Ersoy, “Çünkü merhameti mahkûm ettiler. Bu 3 buçuk ayda çok birikimim oldu. Yaşadıklarım ve gördüklerim ile ilgili bir kitap yazacağım. Bu kitabın gelirini de sokak hayvanlarına adayacağım” dedi.

Editör: Duygu Kaya