Maliyede çalışan Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi ve işyeri temsilcisiyken memuriyetten çıkarılma cezası alan ve daha sonra davayı kazanıp mesleğine geri dönen Ramis Sağlam’ın dosyası Danıştaydan geri döndü.
12 Ekim 2015 tarihinde, Ankara Gar Katliamı’na ilişkin yaptığı basın açıklamasındaki sözleri ve sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek 2016 yılında dava açılan Sağlam’a, “Cumhurbaşkanlığı Makamına ve siyasi iradeye terör saldırısının sorumluluğunu yüklemek, tarafsızlık ve devlete bağlılık ilkesini bozmak, ideolojik amaçlı bildiri, afiş basıp çoğaltmak” vb. iddiaları yöneltilmişti.
Açılan dava ifade özgürlüğü kapmasında değerlendirilirken, memuriyete geri dönen ve emekli olan Sağlam’a 6 yıl sonra Danıştaydan dönen dosyadan dolayı yeniden memuriyetten çıkarılma cezasıyla yargılama yolu açıldı. Evrensel'den Eda Aktaş, yeniden yargılama sürecini Davanın Avukatı Hasan Hüseyin Evin ve Ramis Sağlam ile konuştu.
6 YIL SONRA YENİDEN YARGILAMA
Sağlam hakkında 10 Ekim Katliamı’nı kınadığı için 2 kez memuriyetten çıkarılma cezası verildiğini ve cumhurbaşkanına hakaret davası açıldığını hatırlatan Avukat Hasan Hüseyin Evin, “Yapılan yargılama sonucunda cumhurbaşkanına hakaret davasından beraat etti. Memuriyetten çıkarma cezalarına ilişkin olarak açtığımız davada da mahkemece yürütmenin durdurulmasına daha sonrada iptaline karar verildi. Bu kararı idare istinafa götürdü. İstinaf mahkemesi talebin esastan reddine karar verdi. Ret kararı sonrası idare bu kez temyize gitti” dedi.
Evin, Danıştayın 6 yıl sonra “Aynı soruşturma içerisinde olsa bile 2 ayrı ceza verilmiş. Bu nedenle 2 ayrı cezaya karşı tek bir davada yargılama yapılamaz” gerekçesiyle dilekçenin reddi kararı verilmesi gerektiği yönünde bir karar verdiğini söyledi
"DANIŞTAY HUKUKA AYKIRI KARAR VERMİŞTİR"
“Orada sözü edilen eylem tek bir eylem, bu tek bir eylemden 2 ayrı suç çıkarılmış. Ancak bu 2 ayrı suçla ilgili olarak 2 ayrı soruşturma açılmamış tek bir soruşturmada karar verilmiş ve bu kararda cumhurbaşkanına hakaret iddiası nedeniyle memuriyetten çıkarma, ayrıca ikinci bir memuriyetten çıkarma şeklinde verilen bir ceza. Yani ortada tek bir soruşturma var, her şey tek” diyen Evin, Danıştayın en son verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
Evin, “Şu anda bu kişi memurluktan emekli olmuş bir kişi. Emekliliği nedeniyle eğer en başa dönecek olursak işlem yeniden canlanmış gibi olacağı için derhal bir yürütmeyi durdurma kararı verilmemesi halinde bu kişinin yaşamı altüst olacak. Örneğin emekli olmuş emekli ikramiyesi ile borçlanarak ayrıca bir ev edinmeye çalışmış, 30 yıla yakın bir memuriyet süreci sonrasında bir ev edinmeye çalışmış. Şimdi eğer ödediğimizi geri ödeyin şeklinde bir şeye girişecek olursa evini satmak zorunda kalacak. Böyle bir mağduriyete sebep olan ve hukuka açıkça aykırı olduğunu düşündüğümüz bir Danıştay kararıyla karşı karşıyayız. Buna ilişkin olarak mahkemenin önceki kararında direnmesi gerektiği yönünde bir başvuru yaptık ama Danıştay kararına uyulmak suretiyle dosya istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkemeye tekrar gönderildi. Şimdi yerel mahkemeden bir karar bekleniyor, kararın gelmesi halinde dosya üzerinden yapılacak inceleme ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi talepli yeni bir başvuru yapacağız” diye konuştu.
"DERHAL YÜRÜTMENİN DURDURMASI KARARI VERİLMELİDİR"
Bu kez iki davanın söz konusu olduğunu belirten Evin, “Her ikisinde de yürütmenin durdurulması kararı verileceğinden eminiz. Çünkü işlem açıkça hukuka aykırı ve cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla verilmiş bir disiplin cezası var. Ama cumhurbaşkanına hakaretten dolayı açılan davada verilmiş bir beraat kararı var. Ve bu karar da kesinleşmiş vaziyette. Dolayısıyla ceza yargılamasında ki bunun ifade özgürlüğü kapsamında olduğu herhangi bir şekilde hakaret suçu oluşturmadığına ilişkin, suçun unsurlarının oluşmadığına ilişkin bir beraat kararı aynı zamanda disiplin yönünden de bağlayıcıdır. Herhangi bir delil yetersizliği vesaire söz konusu değildir. Ceza yargılamasında ceza mahkemesi bu eylemin bir hak kullanımı olduğunu, ifadelerin hak kullanımı olduğunu, ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, hakaret oluşturmadığını ve hakaret suçunun unsurlarının bulunmadığını belirlemiş olduğunda ve bu karar da kesinleşmiş olduğundan artık idare makamları bu kararla bağlıdır. Dolayısıyla oradan verilmiş olan cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle verilmiş olan memuriyetten çıkarma kararı zaten temelsiz kalmış vaziyettedir. Hukuka aykırılığı tespit edilmiş bir karardır. Bu nedenle yürütmenin durdurulmasına karar verileceğinden eminiz. Diğer açıdan yine aynı şekilde ifade özgürlüğünün kullanılması kapsamında bir şey aynı zamanda bir sendikal hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan, orada da dosya üzerinden yürütmenin durdurulması kararı verileceğinden eminiz” dedi. Danıştayın adalet ilkesine açıkça aykırı bir karar verdiğini dile getiren Evin, Danıştay kararından dolayı kamu zararının da olacağını söyledi.
"BU BİR HUKUK İŞKENCESİDİR"
Ramis Sağlam ise, “Ankara Gar Katliamı’nın ardından KESK’in 2 günlük grev çağrısına, Kordon Vergi Dairesi BES işyeri temsilcisi olarak katılmış, işyeri temsilcisi olarak yaptığım konuşma sonrasında antidemokratik süreç soruşturma süreci sonucunda iki kez memuriyetten men cezası verilmesiyle sonuçlanmıştı” dedi. Davanın üzerinden 6 yıl geçtikten sonra Danıştayın “İki cezaya bir karar olmaz” kararıyla hukuki süreci tekrar sil baştan başlattığını söyleyen Sağlam, “Bu süreç tam bir hukuksuzluk manzumesi olarak vuku buldu. Danıştay aşamasına kadar iki cezaya bir karar olmaz yaklaşımını kabul etmek mümkün değil. Bu bir hukuk işkencesidir. 32 yıllık memuriyetimde sendikal faaliyetlerim nedeniyle sayısız cezaların hepsi yargı önünde lehime sonuçlanmasıyla sona erdi. Hükümetlerin adı değişse de sendikal faaliyetlerin cezalandırılması değişmedi. Emekli olmama rağmen keyfi ve hukuksuzluk devam ediyor. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da antidemokratik uygulamaya karşı hukuk savaşımını sürdüreceğim” diye konuştu.