İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zafer Levent Yıldır, İzmir’deki kentsel dönüşüm çalışmaları ve Körfez tartışmalarına ilişkin konuştu.
İzmir’de kentsel dönüşümün acilen hayata geçirilmesi gereken bölgelere ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldır, şu ifadeleri kullandı:
“İzmir’in yaklaşık 40’ında yenilenmesi gereken binalarımız var. Bu da yaklaşık 4 bin hektara denk geliyor. Yapılacak çok fazla iş var anlamına geliyor. Merkez bölgeler, fay hatlarının olduğu kısımlar. Aslında yerler belli olmakla birlikte yapılan binaların hangi tarihte hangi yönetmelikle yapıldığı ve hangi koşulları sağladığı da önemli. Tüm bunlar için net ve açık şeyler söylenebilmesi için İzmir’de bir envanter çalışması gerçekleştirmiş olmak ve tüm binaların kimliğini çıkarmış olmak gerekiyor. Zaten bununla ilgili de bir çalışmamız var.”
Kentsel dönüşüm çalışmaları
Karabağlar Uzundere bölgesinde kentsel dönüşüm çalışmalarında yaşanan mağduriyete de değinen Yıldır, “Uzundere’de kentsel dönüşüm uygulaması var. 32 hektarda gerçekleşen ve İZBB’nin sorumlu olduğu bölge. 3.ve 4. etabın tamamlanabilmesi için iş ihaleye çıkma aşamasına geldiğinde ‘ihaleye katılan müteahhit olmadığı’ gerekçesiyle belediye yapım işini İZBETON aracılığıyla üstleniyor. İZBETON bu yetkiyi aldıktan sonra kooperatifler kuruluyor. Ancak burada birtakım eksiklikler çıkıyor. Bundan 1,5 sene önce bakanlığın bir uyarısı oluyor. ‘Bu bir yapı kooperatifidir de kooperatifler sadece kendi toprağında inşaat yapabilir. Bu usulsüzdür, inşaatı durdurun’ diyor. Ama Büyükşehir burada yüksek kamu yararı gördüğünü söyleyerek inşaatları devam ettiriyor. Biz göreve geldik ve bu konuyla doğrudan doğruya ilgilendik. Çünkü ciddi bir mağduriyet vardı. Gelir gelmez tespit yaptık. Burada yaratılan mağduriyetlerin giderilmesinin tek bir yolu var. Şu anda yoğun bir şekilde onunla ilgileniyoruz. Uzundere’de 1.ve 2. etapta olan bir süre uzaması dönemi vardı 2015’ten bu yana. Orada tapular, belediye tarafından alınarak ihale ediliyor. İnşaatlar başlıyor ve ilerliyor. Burada daha sonraki ihalelerle ilgili bir gecikme oluyor. Burada insanlardan önceden para alınmıyor. Zaman geçtikçe insanların ödeyeceği miktar artıyor ve ödeyemeyecek durma geliyorlar. O mağduriyet kısmen giderildi. Devamı olan süreçte yeni mağduriyetler çıktı. Biz şu anda onların hepsini gidermeye çalışıyoruz.”
Dönüşümde kooperatif modeli
İzmir’de uygulamaya konulmasıyla birlikte eleştirileri de beraberinde getiren ‘dönüşümde kooperatif modeli’ne karşı olduklarını belirten Yıldır, şunları kaydetti:
“Kooperatif modelini sağlıklı bir yol olarak görmedik biz. Geçtiğimiz dönemde de bunun doğru olmadığını, yöntem olarak uygun olmadığını söyledim. Geldiğimiz yerde kooperatif modelini ihya etmek gibi bir lüksümüz yok. Daha önceki tapuların alınıp Büyükşehir’in ihale yapması çok daha makul ve mantıklı.”
İzmir Körfezi tartışmaları
TBMM’de bütçe görüşmelerine taşınan İzmir Körfez’i tartışmalarına da değinen Yıldır, Körfez temizliğinin bakanlıkların görevi olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Özellikle Körfez konuşuluyorsa birinci sorumlu Çevre Şehircilik İklim Bakanlığı, ikinci sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı, üçüncü sorumlu ise Ulaştırma Bakanlığı’nda. Üçünü de ilgilendiren konular gayet net ortada. Tersanesinden tutun limanına, diğer kirletici etkenlere kadar. Gediz mesela. 275 kilometre uzunluğunda bir nehirden bahsediyoruz. Kütahya’dan çıkıyor, arada besleyici dereler de olmakta birlikte dört kentimizi geçiyor. Gediz çok ciddi bir kirletici durumunda şu an. Belki de o bakanın elindeki şişedeki su da Gediz’den dolma bir su olabilir. Kirleticiler belli. Gediz, dereler ve arıtmalar. Onun dışında kirletici sanayi tesisleri var. Sanayi tesislerinin arıtmaları var. Bu arıtmaların ne kadar çalışmadığını, ne kadar steril olup olmadıklarını bilmiyoruz. Hatta ben bakanlık toplantısında bunları denetleme yetkisi verilmesini istedim bize. Öyle bir yetki verilmedi tabii ki. Yani bunlardan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlıkları da sorumlu olsun denmiş. Diğer kurumların Körfez’le başa çıkma gücü, kudreti, mali gücü olamaz zaten. Onlar destek olabilir, yardımcı olabilir diye düşünülmüş. Yasa böyle yapılmış.”
En önemlisi Gediz'in temizlenmesi
Körfez temizliği için Büyükşehir eliyle yapılan çalışmalara değinen Yıldır, Gediz Nehri kirliliğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tersane var, liman var, dereler var. Bütün bu kirleticiler ortadayken neyi konuşabiliriz? Yağmur suyu aslında temiz su ve onun kanalının ayrı yapılması gerekirken bu yapılmamış. Biz şu anda yağmur suyu ayrıştırma hatlarını döşüyoruz. Bir yandan da arıtma tesisinde günlük 600 bin metreküp olan kapasiteyi yeni bir 4. faz imalatıyla birlikte günlük kapasiteyi 806 bin metreküpe kapasiteyi ulaştırmış olacağız. Dereleri temizliyoruz, tarama çalışmaları yapıyoruz. 2,5 buçuk milyon metreküp bir tarama izni aldık. Körfez’de bir nefes almayı sağlamaya çalışıyoruz ama Körfez’de asıl yapılması gereken, Körfez için bir sirkülasyon kanalı bir de navigasyon kanalı. Körfezin bakımı tamamen bakanlığa ait. Ama madem onlar yapmıyor biz yapıyoruz. Dereleri de temizliyoruz, arıtmaları elden geçiriyoruz, kapasitelerini arttırıyoruz, taramayı yapıyoruz. Sirkülasyon kanalı için de bir kredi bulma imkanımız varsa onu da yapmaya çalışacağız. Kısacası Körfez’i derinleştirmeye çalışıyoruz. En önemlisi Gediz’in temizliğinin sağlanması. Gediz bu şekilde akmaya devam ettiği müddetçe her yer pislenmeye hazır durumda ve sığlaşmaya hazır.”
Gediz görmezden geliniyor
Bakanlığın Körfez konusunda Gediz’i görmezden geldiğini belirten Yıldır, şu ifadeleri kullandı:
“Gediz'in durumu yeni bir şey değil. Bu belediyeler de zaten iktidar parti belediyeleriydi. Sekiz aydır bu belediyeler CHP’de. Dolayısıyla biz bu konuda tabii ki onlarla birlikte hareket edip bir takım kontrolleri ve denetimleri sıklaştırmayı düşünüyoruz. Bu doğrultuda bir takım organizasyonlar da yapabiliriz ama Gediz’le ilgili olarak gerçekçi, sürdürülebilir önlemleri almak doğrudan doğruya bakanlığın konusu. Biz bu konuda sadece destek verebilir, yardımcı olabiliriz. Şu anda en büyük yatırımımız Körfez.”
Hiçbir şey yapamıyor olmanın verdiği telaş
Bakan Kurum’un TBMM’deki Körfez çıkışlarını da değerlendiren Yıldır, şöyle konuştu:
“Murat Kurum’un agresif tavrının nedeni, hiçbir şey yapamıyor olmak. Bunun tek nedeni bu. Hiçbir şey yapamıyor olmanın verdiği bir telaş, sinirlilik hali olsa gerek. Biz elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ve sinirli değiliz, rahatız. Kimseye Körfez’deki suyu getirip göstermiyoruz. Temizi de göstermeyeceğiz. Çünkü bizzat insanlar gelecek ve o suyun temiz olduğunu da görecekler. Bizim kimseye bir şey göstermemize gerek yok. Çalışacağız daha fazla çalışacağız. Onların yapmadığı her şeyi tamamlamaya çalışacağız.”