Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin görülen davada ara karar verildi. Mahkeme heyeti Kemalettin Özdemir ve Ferhat Ünlü'nün bir sonraki duruşmada dinlenilmesi için zorla getirilme kararı verdi. Bir sonraki duruşma 30 Ekim'e ertelendi.  

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun, 18 Aralık 2002'de öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davada ara karar verildi.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmaya tutuksuz sanıklar Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Aydın Köstem ve Mehmet Narin ile taraf avukatları geldi. Ayrıca davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Başka davada hükümlü eski istihbaratçı Enver Altaylı ise cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

Duruşmada olay gününe ve Necip Hablemitoğlu’nun Eskişehir’de ADD’nin verdiği konferansta konuşmasına dair görüntülerin yer aldığı rapora dair konuşan Şengül Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın, 200 saati aşan bir yargılamaya gelindiğini belirterek “Hayatınızda mesleği, hak ve özgürlükleri algılama biçimimiz işkence altında alınan ifadelerin reddedilmesi ve işkence suçunu işleyen devletin de kabul edilemez olduğu yönündedir. Ancak tutuklu sanık Bozkır’ın her ifadesine ‘gerçek dışı’ demesi dalga geçer mahiyettedir artık. Çünkü iki avukat dahilinde alınan ifadede bir suç duyurusu yapılmamış olması, Bozkır’ın yazdığı bir mektupta husumeti nedeniyle iftira attığını söylemiş ancak ilk duruşmada tüm bunları da reddederek ifadeleri işkence altında verdiğini iddia etmiştir” dedi.

Net görüntüler neden dosyada yok?

“Mahkumiyet ya da beraat bizim için önemli değil” diyen Barkın şöyle konuştu:

“Biz şüpheden uzak biçimde Hablemitoğlu suikastının içinde olan herkesin yargılanmasını istiyoruz. "O dönem örgüt içerisinde olanların bir bölümü mahkemeden kaçmaya devam ediyor. Kemalettin Özdemir cinayetin işlendiği tarihte örgütün emniyet imamıdır. Celse dışında dinlenme talebi kabul edilmemelidir. Diğer yandan biz kamera kayıtlarının peşine 2002'de düştük. ADD Eskişehir konferansında olanlardan birisi de bendim. Ben bu konferansın sadece FETÖ tarafından değil yurt dışı menşeli birçok dinci örgütün de takip ettiğini düşünüyorum. O tarihlerde bu konferans kayıtlarının olmadığını tespit ettik. 22 yıl sonra bir görüntü girdi. O görüntü polis tarafından çekilmiş belli ki resmi ya da gayri resmi görev sırasında. Hablemitoğlu konferansına gelen kişiler teker teker çekilmiş. Bunlar neden sunulmadı, neden ‘sel bastı yok görüntüler?’ denildi? 22 yıldır bu görüntülerin üstüne gitmeyen ve çabalamayanların da bunun hesabını vereceğini düşünüyoruz. Migros görüntülerinde de bilirkişi ‘2 değil 3 şüpheli var’ diyor. Yani tespit edilen ADD konferansına katılanlardan en çok benzeyen kişi bu 3’üncü kişi. Bu yüzden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na da suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Çünkü bu konferansta tespit edilen kişiler neye göre tespit edildi. Ferhat Ünlü isimli gazeteci bir yazı yazıyor ve diyor ki ‘Migros’taki flu görüntüler ABD’ye gönderildi ve fluluklar giderildi. Ama nerede bu net görüntüler, flu olmayan görüntüler var mı dosyada? Varsa da neden karşılaştırılma yapılmadı?” diye sordu.”

"KÖZ dinlensin" talebi

Barkın’ın ardından Savcı, bir sonraki celsede yerine getirilmeyen ara kararların yerine getirilmesine, Kemalettin Özdemir’in (Dönemin FETÖ Emniyet imamı KÖZ) dinlenilmesine, tutuklu sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin devamına, adli kontrol uygulanan sanıkların da adli kontrol hükümlerinin devamını ve firari sanıkların da yakalama emirlerinin infazını talep etti.

Bunun üzerine söz alan tutuksuz sanıklar, haklarında uygulanan şehir dışına çıkmama şeklinde uygulanan adli kontrolün kaldırılmasını talep ettiler. Tutuklu sanık Bozkır ise “Kapalı bir konteyner içerisinde işkenceye uğradım. Ben 10 yıl devletimin en şerefli konumunda en şerefli komutanlarından Levent Göktaş ile görev yaptım. Bizim yakaladığımız teröristlere yapılmayanlar bana yapıldı. Ben bir gün sizin huzurunuzda çıkıp kendimi ifade etmeyi bekledim. Benim rahmetli ile tek bir gün çakışan HTS kaydım dahi yok. Bu bir cinayet davası somut delil bulunması gerekirken benim hakkımda tek somut bir delil dahi yok. Keşifle suçlanıyorum sadece. Yalvarıyorum adalet istiyorum. Başka bir suçtan tutukluyum ve bunun nedenini biliyorum. Ancak sırf bu dosya nedeniyle hücrede kalıyorum. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.

İddianame eleştirisi

Tutuklu sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı Emrah Yücel, “Bu iddianame gerçek faillerin ortaya çıkmaması için hazırlanmış bir iddianame. Bozkır bu ülkeye yasal yollarla getirilmemiştir. Emniyet’in Bozkır’ı teslim aldığından itibaren müvekkilimi ne zaman Türkiye’ye getirildiğinin dosyaya sunulması lazım. Müvekkilim 20 yıl da tutuklu kalsa anlatacakları bu kadar, bildikleri bu kadar çünkü. Müvekkilimin kaçma iradesinde olmadığı ve bizden başka dosyada da tutuklu sanık kalmadığı ve tek kişilik hücrede kaldığı için uygun görülecek şekilde tahliyesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

"Devreye gazeteciler sokuldu"

Bozkır’ın bir diğer avukatı Hacer Ural ise şu beyanlarda bulundu:

“Sanıkların suçsuz olduğuna yönelik tüm delilleri sunuyoruz ancak savcılık ‘eldeki kanıtlar neticesinde’ diyerek tutukluluk halinin devamına karar veriyor. Hangi gerekçe ile? Ne kanıt var bu dosyada soyut beyanlar dışında? Eskişehir görüntülerinin dosyadaki sanıklarla bir alakası olmadığı ortada. Müvekkilim cinayete yardım etmekten suçlanıyor. Adli kontrolü ihlal etme nedenimiz Urfa’daki dosyadır. Müvekkilim 30 gün tabut gibi bir yerde işkence görmesine rağmen neden savcılık makamı bir tutanak dahi tutmadı? Müvekkilimin burnu kırılmış, 34 kiloya kadar düşmüş ama Savcı Bey ifadesini alıyor bu durumdaç Bizler bu iddianamedeki hataları anlattık. FETÖ’nün bu cinayeti işleme nedeni var ancak Özel Kuvvetler Komutanları neden işlesin? Levent Göktaş’ın MİT Müsteşarı olmak için işlettiği söyleniyor? Olmuş mu, yok? İddianamenin hukuka değil mantığa dahi uymadığı pek çok noktasını ortaya koyunca devreye gazeteciler sokuldu. Zihni Çakır, Abdurrahman Şimşek gibi. Bunlar da yetmedi şimdi Ferhat Ünlü çıktı. Şimşek’in röportaj kayıtlarının bir dosya halinde sunulmasını istiyorum.”

Sanıklardan Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz ise “Halil Şıvgın’a hiçbir şekilde soru yöneltemedik. Keşke yargılamanın en başında ifadesi alınsaydı çünkü bu yüzden biz mağdur olduk” dedi ve şunları söyledi:

"Adil bir yargılama için müvekkilimle sınırsız görüşmem gerek"

“Şıvgın’ın beyanları katılanlarla çelişiyor. Şengül Hablemitoğlu ‘Necip Hablemitoğlu’nun MİT Müsteşarı olma isteği yoktu’ diyor. Ama konu müvekkilime geldiğinde Şıvgın’ın ifadeleri doğru kabul ediliyor. Oysa bu ifadenin bütünselliği ilkesine aykırıdır. Şıvgın tanık olsaydı ‘MİT Müsteşarı olmak istediğine ilişkin bilgi notunu neden kamuoyundan sakladın’ diye soracaktık. Ama bu soruyu kendisine yöneltemedik. Müvekkilim bu dosyanın azmettiricisi olarak yargılanıyor ancak benim müvekkilimle görüşmeme kısmen red kısmen kabul ediliyor. Benim de diğer avukatlar gibi müvekkilimle davaya hazırlanmam gerek. Adil bir şekilde yargılanmalı benim de müvekkilim ve kendisiyle avukatı olarak dosya kapsamında sınırsız olarak görüşmeliyim” dedi.

Duruşmaya verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının devamına, tutuklu sanık Nuri Gökhan Bozkır'ın tahliye talebinin ise reddine karar verdi. Tanık Kemalettin Özdemir ve Ferhat Ünlü'nün bir sonraki duruşmada dinlenilmesi için haklarında zorla getirme kararı verdi. Bir sonraki duruşma 30-31 Ekim ve 1 Kasım'a ertelendi.

Kaynak: ANKA