CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SZC TV yayınında gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Özel; Joe Biden'ın adaylıktan çekilmesi, KKTC ziyareti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeleri, Gezi Parkı davası, TFF Başkanlık seçimi, seçim anketleri ve erken seçim gündemine ilişkin konuştu.

"Biden'ın kampanyayı götürmekte zorlandığı anlaşılıyordu"

Özgür Özel, ABD Başkanı Joe Biden'ın adaylıktan çekilmesini ve yerine gelecek adayın kim olacağı tartışmalarını şöyle değerlendirdi:

"Biden'ın kampanyayı götürmekte zorlandığı anlaşılıyordu. Trump'ın karşısına daha çetin bir rakip çıkacak gibi gözüküyor. Gerçekten sağlık durumuyla, genel olarak meseleleri algılama biçimiyle partisi açısından daha iddialı bir adayla devam etmek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Sonuçta Amerika'da başkanların değişimi iç siyasette çok etkili oluyor ama dış siyaset açısından hangisinin ne zaman ne yapacağı da çok belli olmuyor. O yüzden bizim kendi pozisyonumuzu takip etmemiz lazım, tabii bir yandan Amerikan seçimlerini de takip edeceğiz. Yeni adayın geçmişte Türkiye'yle olan ilişkileri, Ermeni tasarısı konusunda ne yaptığı, terör konusunda ne yaptığı önemli."

"Seçimlerin birinci partisinin genel başkanına bu tablo yakışmaz"

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümü için KKTC'ye yaptığı ziyaret ve oradaki temaslarına ilişkin konuşan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temasları ve KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu'nun kendisini karşılamaması konusunda  şunları söyledi:

"Biz oraya çok güçlü bir kadroyla gittik. Erdoğan'a bu heyetten bahsettim. 3 gün Kıbrıs'ta temaslarımız oldu. İktidarın gerginlik politikalarının ve muhalefete karşı çok sert bir dil kullanmasını unutmadık. Son genel seçimlerde ana muhalefet görevini üstlenmiş partinin genel başkanı ülkenin cumhurbaşkanıyla bayramlaşmıyor, Anıtkabir'de bile el sıkışmıyor. Ben böyle bir tablonun içinde olmayı doğru bulmam. Seçimlerin birinci partisinin genel başkanına bu tablo yakışmaz. 22 yıl boyunca Tayyip Beyin partisi birinci partiydi. 22. yılın sonunda biz birinci parti olduk. Bugün seçim olsa biz iktidarız. O yüzden ilk adımı ben attım. Biz Türkiye olarak birbirimizle istediğimiz kavgayı yapalım; Azerbaycan meselesinde, Kıbrıs meselesinde, vatanın bütünlüğünde ayrışamayız. O yüzden ben orada bulunmaktan çok mutluydum. Devlet Bey ve Tayyip Beyle çok kavga ettim, yine ederiz ama milli günlerde kavga olmaz.

"Feyzioğlu'nun tavrından duyduğumuz rahatsızlığı ifade edeceğiz"

Feyzioğlu beni aramadı, özür de dilemedi. Ben protokolde üçüncü sıradayım. Beni karşılamak görevleri arasında. Dünyanın neresine gidersem gideyim, mutlaka ya büyükelçi kendi gelir ya da elçilikten biri gelir. Kıbrıs'a gittiğimizde kendisi yok. Hadi CHP ile ilgili bir geçmişin, kinin var -gerçi hiçbirimizin bir kusuru yok ama- Geldiğin görevle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ediyorsun. Kendin gelmesen de yolla birini. Kıbrıs'taki büyükelçiliğimizdeki büyükelçi dışında kimseye kızgın değilim. Çünkü o çirkin planlama büyükelçinin sorumluluğunda. 'Özgür Özel'i görmedim' demiş. Cumhurbaşkanı'nın iki yanındayım ben; hadi görmedin, gel yanıma elimi sık. Bu beyzade AKP masasına gidiyor, benim yanıma gelmiyor. Bu bildiğim muhalifti, sonra ne olduysa oldu 180 derece döndü. Ne garezi var bilmiyorum. Dışişleri Bakanlığı'na duyduğumuz rahatsızlığı ifade edeceğiz."

"Kavala ve Atalay'ın içeride tutulması anormal"

Normalleşme kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iki defa görüşen Özel, Gezi Parkı davası başta olmak üzere görüşmelerin içeriğiyle ilgili şu bilgileri verdi:

"90 yaşında, doğrudan bir darbe girişimine katılmamış darbeci diye suçlanmış bu ülkenin kahraman komutanlarının rütbelerinin sökülüp Silivri damında tutulmaları anormal. Erdoğan'a dedim ki 'yapmayın bunu.' Söyledik, sonuç da aldık ama bunlar bir süreç meselesi. Gönül isterdi ki buna ihtiyaç olmasın. AİHM kararına rağmen Kavala'nın, AYM kararlarına rağmen Can Atalay'ın, Tayfun Kahraman'ın, Mine Özerden'in içeride tutulması anormal. İki sefer de Gezi'yi Cumhurbaşkanı'na ifade ettim, etmeye de devam ediyorum. 75 yıl önce kurduğumuz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, aynı şehirdeki bir diğer yapı AİHM. Konseyin kurucu üyesi AİHM kararlarını uygulamıyor, Anayasa'da 'uygulayacağım' dediği halde. Bu anormal, bunun normalleşmesi lazım. Bunun için Tuğrul Türkeş de samimi gayret gösteriyor. Çok doğru ve cesur buluyorum. Bu sorunun çözülmesi Türkiye'nin lehinedir."

CHP Genel Başkanı Özel, erken seçim tartışmaları ve seçim anketlerini şöyle değerlendirdi:

"Ben yumuşak muhalefet yapmam"

"Anketlerde keyfimiz yerinde. Anketlerde birinci parti olmayı sürdürmeyi istiyoruz ama seçim sathı mailine gelmeden hiçbir şey belli olmuyor. Önemli olan süreçleri iyi yönetmek. Normalleşmeden yüzde 80, 'bir sonuç alınmaz' diyor. Bu halkın umutsuzluğunu gösteriyor. 'Yumuşama' diyorlardı ama şimdi Erdoğan dahil herkes 'normalleşme' diyor. Gördüler ki bizim muhalefette yumuşama yapma gibi bir niyetimiz yok. Yapmam ben yumuşak muhalefeti. Yumuşama lafı bitti ama normalleşmenin arkasındayım. Emeklinin, emekçinin hakkını almak için mücadele etmem lazım ama CHP'nin bu ülkeyi yönetmeyi hazır görüntüsünü halka arz etmem için de bu görüntüye ihtiyacım var.

"Erdoğan kaçarsa 1 yıl kala erken seçim yapmam"

Anayasa'ya göre seçim yapmanın iki yolu var. Ya Erdoğan yapacak, seçimleri yenileyecek ki bu durumda aday da olamıyor ya da Meclis seçimleri yenileyecek 360 kişiyle. Erdoğan milletvekili sayısı, küçük ittifak partilerini de katarsan MHP olmasa bile 270. Devlet Bey de erken seçim dese bugün, biz Devlet Beyi de muhalefetin yanına alsak, muhalefet de hiç fire vermese bizde 330 var. Yani erken seçimin iki tane teknik şartı var, ikisi de Erdoğan'ın elinde. Yapabilecek olsam yapmaz mıyım? Bu pazar seçim olsa biz iktidara geliyoruz, AKP muhalefete düşüyor. Neden geciktirelim bunu? Seçime girmeyi teklif ediyorum dediğimde Erdoğan kaçarsa 1 yıl kala erken seçim yapmam, bir daha aday olamazsın. Aday olmak istiyorsan gel burada ol. Bir ülkenin cumhurbaşkanı olacaksın, erken seçim olmazsa bir daha aday olamayacaksın, sana diyecekler ki 'gel bu pazar erken yapalım', seçimden kaçacaksın. Bunun da siyaseten çok taşınabilir bir tarafı yok bence."

"Futbol federasyonu tam olarak özerk olmalı"

TFF seçimlerine ilişkin soruya Özel, siyasetin daima spor dışında kalmasın gerektiğini hatırlatarak şu cevabı verdi:

"Bir ülkede seçimle gelinecek yerlere atama yapılıyorsa orada demokrasiden bahsedilemez. Rektör ataması olsa da aynıdır futbol federasyonu başkan ataması olsa da aynıdır. Bu konuya siyaseten verilebilecek en büyük tepkidir. Tutup da adaylar veya çekilen adaylarla ilgili bir değerlendirme yapmak istemem çünkü spor alanı siyasetçiler için konfor alanı değildir. Ben futbol federasyonu seçimlerine karışmam, karışılmasını da istemem. Orada bu müesses futbol nizamına itiraz eden bir adaylaşma ve iktidarın manipülasyonu karşısında billurlaşan bir demokrasi iradesi olsa açık tavır koyarım ama öyle bir şey yoktu. Futbol federasyonu tam olarak özerk olmalı."

Kaynak: ANKA