Özel, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısıyla şehit aileleri ve gazilerle iftar programında bir araya geldi. Çankaya Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen iftar programında Özel’e Genel Başkan Yardımcıları Yankı Bağcıoğlu, İlhan Uzgel, Zeliha Aksaz Şahbaz ve Gamze Taşcıer eşlik etti.
Özel burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya tarihine geçtiği ve Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle Anadolu’da ve Rumeli’de yaşayan herkesin, hepimizin dedelerinin, bu topraklara işgalcilerin, emperyalistlerin postalları değmesin diye omuz omuza çarpıştıkları ve koyun koyuna kefensiz toprak altında yattıkları Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümündeyiz. CHP olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, onun emriyle Çanakkale’de şehit düşenlerin, bugüne kadar bu vatan için Kore’de, Kıbrıs’ta, terörle mücadelede hayatını kaybeden askerlerimizin, polislerimizin anısı önünde saygı ile eğiliyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, hayatta olmayan gazilerimizi rahmetle yad ediyor, hayatta olan gazilerimizi de minnetle selamlıyorum.”
Hep aynı yerde durduk
Kuzey Makedonya’daki yangında hayatını kaybeden 59 kişinin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara şifa dileyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“CHP olarak Çanakkale ruhunun bu ülkenin çimentosu olduğunu biliyoruz. Bunu da yürekten savunuyoruz. Biz, bu ülkede yaşayan herkes eşit olsun isteriz. Bu ülkede birileri ‘Ben haksızlığa uğruyorum’ derse o haksızlık giderilsin isteriz. Bu sorunların hepsi, hepimiz için demokratik zeminlerde çözülsün isteriz. Zaman zaman bu iktidar, çözüm süreci diye yola çıkıp hepinizi rahatsız eden ve itirazların dile getirildiği süreçler yürüttü. O günlerde ona çok itiraz edenler, bugün yeni başlayan süreçlerin ilk adımlarını attılar. Bugün de hep aynı yerde durduk. Biz dedik ki ‘Bir mesele varsa Mecliste konuşulsun. Şeffaf konuşulsun. Bütün partilerle birlikte kimse dışlanmadan görüşülsün. Toplumsal rıza aransın. Bu toplumsal rızaya, Sayın Bahçeli’yi duyduğum ilk gün dedim ki ‘O masada şehit ailelerinin, gazilerin bulunması, onların gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeyin yapılmaması mühimdir."
Siz şehit ailelerimizin ve gazilerimizin rızası bizim rızamızdır
Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu'nun "Gölge Milli Savunma Bakanı" olduğunu ifade eden Özel, Bağcıoğlu'nun şehit ve gazilerin vakıf ve derneklerini defalarca ziyaret ettiğini, görüşlerini aldığını anlattı.
Özel, 200'ün üzerinde ziyaret gerçekleştirdiklerini, bu ana yapılardan üçünü de bizzat kendisinin ziyaret ettiğini anlattı ve şöyle konuştu:
"O günden bugüne de nerede söz düşerse hep söylüyorum. Biz bu ülkede herkes mutlu olsun istiyoruz. Herkes zengin olsun istiyoruz. Kimsenin yüzü yere baksın istemiyoruz. Hiçbir ananın yüreğine ateş düşmesin, hiçbir evlat babasız kalmasın istiyoruz. Bunun için Atatürk’ün söylediği ‘Yurtta barış, cihanda barış’ı ülkemiz için de Ukrayna için de Filistin için de dünyanın bütün coğrafyaları için de istiyoruz. Ama bunları yaparken siz şehit ailelerimizin ve gazilerimizin rızası bizim rızamızdır. Bunu buradan bir kez daha açıklıkla, bütün Türkiye’nin önünde ifade ediyorum."
Bunlar zaten görevimiz
CHP’nin şehit yakınları ve gazilerle kurduğu, özellikle yerel yönetimler üzerinden götürdüğü doğru ilişkileri memnuniyetle takip ettiğini belirten Özel, şunları kaydetti:
"Sayın başkanlarımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz her zaman belediye başkanlarımızdan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Biz de bir sorun olduğunda, bu sorun dile getirildiğinde ikiletmeden çözülmesi gerektiğini, çünkü bir toplumda hürmet gösterilecek bir kesim varsa onun da bu ülke için hayatını verenler, bu ülke için kolunu, bacağını verenler, bu ülke için evladını toprağa verenler olduğunu ve bu konudaki doğru meselenin en hızlı şekilde yürümesi gerektiğini hep ifade ediyoruz. Bunun için 31 Mayıs 2024'te kapsamlı bir genelgeyi belediyelerimizle paylaşmıştık. Büyükşehir belediyelerimizin tamamında Şehit Aileleri ve Gazilerle İlişkiler Şube Müdürlükleri var. 2024’te yeni kazandıklarımızda olmayanlar vardı, onları da talimatlandırdık, kuruldu, kurulmaya devam ediyor. Örnek çalışmalar yapılıyor. İhtiyaç sahibi şehit aileleri ve gazilerimize yapılan yardımlardan söz etmeyeceğim, zaten bunlar görevimiz. Ancak belediyelerimizde su faturalarıyla, toplu taşımayla, sosyal tesis kullandırmalarla ilgili doğru ve iyi yapılan işleri ortaklaştırıyoruz. Bütün belediyelerimize yayıyoruz."
Bundan sonraki süreçte CHP, bu çizgisini muhafaza etmeye devam edecek
Özgür Özel, partisinin Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu’nun çabalarıyla şehit yakınları ve gazilerin taleplerini topladıklarını ve kapsamlı bir çalışma sonucunda 8 ay önce 18 kanun teklifini Meclise sunduklarını anlattı. Ancak bugüne kadar bu tekliflerin komisyonlarda görüşülmediğini ifade eden Özel, şöyle devam etti:
"Ama bu bizim önümüzde pusulamızdır, hedefimizdir. Geçtiğimiz günlerde Sayın Milli Savunma Bakanı bu konuda çalışmalar yapıldığını ifade etti. Memnuniyet duyduk. ‘Yapılacak işleri bizim iktidarımıza bırakmayın, şimdiden oy verelim. İki elimizi birden kaldıralım’ dedik. Demeye de devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte CHP, bu çizgisini muhafaza etmeye devam edecek. Ama televizyonların önünde onlar günün sıcak gündemiyle ilgili çok önemli açıklamalar beklerken biz bu fırsattan istifade kayda geçirmeye ve iktidarı davet etmeye devam edelim. Yaparsanız destek veririz, yapmazsanız iktidara geldiğimizde ülkenin tüm sorunları çözülürken evvela Meclisten ilk geçireceğimiz kanunlarla tüm şehit yakınları, gaziler tek bir kanun altında birleştirilecek. Yani her bir başka kanunda değişiklikleri takip etmek, eksiklikleri gidermeye çalışmak yerine bu konuya özel kapsamlı tek bir kanun olacak.
Utanç veren maaşları en onurlu seviyeye hep birlikte çıkaracağız, söz veriyoruz
Hiçbir gazi, açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmeyecek. Bir gazi hayattan göçtükten sonra geride kalanlara eziyet edilmeyecek. Hiçbir şehidin babasına, annesine, yakınlarına onun vefatından sonra, ifade etmeye utanç duyduğumuz maaşlar ödenmeyecek. Biraz önce verdiler, SGK nisan bordrosu. Şehit babası Şuayip Amcamın bordrosu, yatan para 7 bin 392 lira. Bir şehit babasına böyle bir paranın ben yatırıldığını söylemeye utanıyorum. Böyle bir şeyin sürdürülmesi mümkün değil. Bir diğeri Fadime Hanım. Masada iftarımızı şereflendiren Fadime Hanım, er olarak askerliğini yapan ve gazi olan eşinin vefatından sonra kalan maaşı alıyor. 12 bin 828 lira. Bu ülkede asgari ücretin 22 bin lira olduğu yerde, sen gazinin emanetine 12 bin lira verip ‘geçin’ diyemezsin. Bu ülkede açlık sınırının 25 bin liralarda olduğu, asgari ücretin 22 bin lira olduğu, geçinemeyen emeklilerin en düşük emekli maaşının 14 bin 500 lira olduğu ve 14 bin 500 liradan utandığımız yerde, sen şehidimin babasına 7 bin 392 lira maaş veremezsin. İktidarımızın ilk bir ayında bunu düzelteceğiz ve bu utanç veren maaşları hepinizin hak ettiği en onurlu seviyeye hep birlikte çıkaracağız, söz veriyoruz.
Bu memleketteki en önemli kişi şehidin ailesiyle, gazi ve ailesidir
Şehit aileleri ve gaziler hiçbir kısıtlama olmadan kamu ve özel hastanelerinden ücretsiz, katılım payı ödemeden, fiyat farkı ödemeden, ‘Burada biz size bakıyoruz’ denilmeden yararlanacaklar. Protezlerin, ortezlerin, tekerlekli sandalyelerin SGK ile ilgili kısıtlamaları kalkacak, ‘Ucuzunu veriyorum, kötüsünü veriyorum, yerlisini veriyorum, aradaki farkı senden istiyorum’ ifadeleri tarihe karışacak. Vatan için uzvunu feda eden gazinin protezi 20 sene öncesinin teknolojisiyle değil, 2025 yılının son teknolojisi olacak. Anasının ak sütü gibi helal olan bu protezi dünyanın en zengini ne kullanıyorsa aynısını kullanacak. Söz veriyoruz. 18 Mart ve 19 Eylül‘de şehit aileleri ve gazilere birer maaş ikramiye verilmesi haktır. Bundan mutlaka ve mutlaka yararlandıracağız. Şehit annesi ve babasına yarım değil, en az bir asgari ücret vereceğiz. Gazilerimize yeşil pasaport hakkı vereceğiz. Havaalanlarından da VIP’lerden geçme hakkı vereceğiz. Kore gazilerinin çocuklarına, torunlarına, Kıbrıs gazilerinin kendilerine, çocuklarına, torunlarına yeşil pasaportu vereceğiz, dünyanın neresine ölmeye yolluyorsak onları, gezmeye giderken de pasaporttan yararlandıracağız, söz veriyoruz. Havaalanında VIP servisi var. Ne demek VIP? Very Important Person, yani çok önemli kişi. Bu salondaki kişiler milletvekillerinden, bu salondaki kişiler üniversite rektörlerinden, büyükşehir belediye başkanlarından daha az önemli kişilerse vay bu memleketin haline. Bu memleketteki en önemli kişi şehidin ailesiyle, gazi ve ailesidir. Nokta. Bunları her fırsatta, her yerde söylüyorum, söylemeye devam edeceğim.”
Bir coşkuyu gördüler ve bu süreci kesintiye uğratmak için Ekrem Başkan’a siyasi yasak istediler
Konuşmasına partisinin 31 Mart’taki başarısından bahsederek devam eden Özel, milletin erken seçim talebini dile getirdiklerini söyleyerek şöyle konuştu:
"Dedik ki ‘Madem ki seçim erken olacak, erken seçimin adayı da erken belli olacak. CHP’nin 1 milyon 750 bin üyesi bu pazar gidip de ön seçimde cumhurbaşkanı adayımızı belirleyecekler'. Bir coşkuyu gördüler ve bu sürecin kesintiye, akamete uğratmak, bu süreci sakatlamak, bu süreci enfekte etmek için Ekrem Başkan’a beş dava açtılar, her birinde siyasi yasak istediler. Her birisinin toplum vicdanında yeri yok. Bu sefer diploma tartışmasına girip diplomasını iptal ettirmek istediler. İstanbul Üniversitesine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazı yolladı, direktif verdi. Öğleden sonra açıklama yaptı, ‘İptal edin’ diye. İki hafta sonra bir daha yazı yazdı, ‘O işi ne yaptınız?’ diye. İstanbul Üniversitesi bunu İşletme Fakültesine yolladı dün akşam. Çarşamba toplanacak İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu. Belli oldu ki oradakiler vicdanlı insanlar, kendi mesleki namuslarına da üniversitelerinin namusuna da bu kara lekeyi sürmek istemiyorlar. 35 yıl önce mezun olmuş, ilana uymuş, 50 kişiyle bir gitmiş, başvurmuş, diplomasını almış. Sırf onun diploması için geri kalan bütün sınıf arkadaşlarının da diplomalarını yakmaya çalışıyorlar. ‘Biz burada yokuz’ dedi işletme fakültesi. Dün iktidara yakın televizyonlar karalar bağlamıştı iptal edilmeyecek diye.
Yapılan işlemin hiçbir hukukiliği yok
Bugün akşamüstü son dakikada, işletme fakültesi yarın ‘Diploma geçerli’ demesin diye, İstanbul Üniversitesi’nin Yönetim Kurulu, rektörlük eliyle yetkisi olmadığı biçimde diplomayı iptal etti biraz önce. Biz buna teslim olmayız. Yargısı var, idari yargısı var, mahkemeleri var. Mutlaka yanlış hesap Bağdat’tan döner. Yapılan işlemin hiçbir hukukiliği yok. Ama niye? Buradan İstanbul’a yollanan, siyasi bir makamdayken, Bakan Yardımcısı iken bu işleri yapsın diye İstanbul’a yollanan Cumhuriyet Başsavcısının inadıyla, ısrarıyla bu oldu. Şimdi ramazan, mübarek gün. Bundan 2019 yılında da 6 Mayıs’ta İstanbul seçimleri bir ramazan akşamı iptal edilmişti, YSK tarafından. Çıkıp iftar konuşmalarında bunun haksızlığını, hukuksuzluğunu söylemiştik. Ekrem Başkan da söylemişti. Birazdan da İstanbul’da bir iftarda o da aynı şeyleri söyleyecek."
Bu teraziyi dengeye getirmek benim boynumun borcu
Bir anısını anlatmak istediğini belirten Özel, 2019'daki seçimlerin iptalinin ardından bütün milletvekilleriyle İstanbul'a gittiklerini, seçimin yenileneceği 23 Haziran'a kadar gece gündüz çalıştıklarını anlattı. Grup Başkanvekili olarak sorumlu olduğu ikinci bölgedeki 13 ilçeye milletvekillerini dağıttıklarını söyleyen Özel, şunları aktardı:
"Fatih’te şöyle bir esnaf geziyoruz. Ana sokağın arasında bir bakkala girdik. Bir baktım beyaz sakallı, nur yüzlü bir hacı amca. Karşıdan bana müstehzi müstehzi gülüyor. ‘Gel bakalım Özgür Efendi’ dedi. Tam lafa girdim, dedim ki ‘Hacı Abi biliyorsun İstanbul seçimleri Ekrem İmamoğlu Başkanım 13 bin 600 oy farkla kazandı.’ ‘Orada bir dur Özgür Efendi. Bak, gerçi bunun yenisini aldık ama bir elektronik terazi var. Hacı Amcan 40 yıldır bu dükkanda. 40 yıldır fasulye satar, pirinç satar, nohut satar, buğday satar, bulgur satar. Bak bu kefeyi böyle koyduğunda bir dengeye gelir ya. Ben o tarafa böyle küreğin ucuyla bu kadar daha atarım’ dedi. ‘Niye hacı amca?’ dedim. ‘Ben kul hakkından korkarım. Hak geçsin istemem. Bak Özgür Efendi, ben Tayyip Bey her aday olduğunda ona oy verdim, kimi aday gösterdiyse ona oy verdim.’ dedi. Sert de söylüyor. ‘Peki hacı amca’ dedim. ‘Peki değil, bak dinle. Özgür Efendi bu sefer de Binali Bey’e verdim. Bir dahaki sefere de dedi kimi aday gösterirse ona vereceğim. Ama bu sefer Ekrem‘e vereceğim’ dedi. ‘Niye hacı amca’ dedim. ‘Çünkü hak geçti oğlum. Bu teraziyi dengeye getirmek benim boynumun borcu’ dedi.
Sen talimat verdiğin savcılara güvenebilirsin, ben Fatihli Hacı Amca’nın ferasetine ve adaletine güveniyorum
Şimdi adalet terazisini şaşırtanlara, o teraziyi şaşırtmak için Ankara’dan İstanbul’a giyotin yollayanlara söylüyorum, sen başsavcına güvenebilirsin, sen talimat verdiğin savcılara güvenebilirsin. Etki altına aldıklarına güvenebilirsin. Ben Fatihli Hacı Amca’nın ferasetine ve adaletine güveniyorum. Bundan sonra bizden bir adım geri atmamızı, bir santim eğilmemizi, bir kelime eksik konuşmamızı bekliyorlarsa çok beklerler. Çünkü biliriz ki bir santim eğilirsek onlar bu millete diz çöktürecekler. Diz çökmeyeceğiz, bu millete diz çöktürtmeyeceğiz. Hepinize söz veriyorum buradan. Bundan sonraki süreçte bu ülke güzel olsun diye, analar ağlamasın diye, gözyaşı olmasın diye, bundan sonra şehitlerimiz gelmesin, şehidin yakını da gazimiz de ailesi de eziyet çekmesin diye var gücümüzle çalışacağız. Gücümüzü bir vasiyetten alıyoruz. Vasiyetimiz, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tendir. Hepinizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar bu vatanı kurtaracaklar yetişir, bu bayrağı yere düşürmezler’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetiyle bayrağını ölene kadar elinde tutmuş şehitlerimizin ailelerine, gazilerimize yürekten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Hep birlikte en güzel günlere kavuşacağız.”