CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saadet Partisi'ne hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Özel'e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftci, Ensar Aytekin ve Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap eşlik etti. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve beraberindeki heyet ise Özel'i kapıda karşıladı. Saadet Partisi Genel Merkezi'ndeki görüşmenin ardından Özel ve Arıkan açıklama yaptı.

Özel, başarı dileklerini ifade ettiklerini belirterek, "İçinde bulunduğumuz siyasi konjonktüre ilişkin, partimizin karşı karşıya bulunduğu saldırılar, yargı tacizi ve bu sürece karşı CHP’nin yetkili organlarında alınan kararlar ve yürütülen süreçler hakkında Genel Başkanımıza ve heyetine bilgi verme imkanı buldum. Bundan sonra Genel Başkanımızla, bundan önceki hem birlikte yürüttüğümüz ittifak süreçlerindeki iyi ilişkiler ve olumlu birlikte çalışma süreçlerini de hatırlayarak, bundan sonraki süreçte de iletişim halinde olmaya, içerisinde bulunulan siyasi şartları birlikte değerlendirmeye karar verdik. Bu konuda mutabakatımızı ifade ettik" dedi.

Adalet isteyenlere ‘karışma’ diyemezsiniz, böyle soruşturmalar açamazsınız

Özel, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma' suçlamasıyla soruşturma başlatılmasına ilişkin soruya şu cevabı verdi:

"TÜSİAD, yeni bir şey söylemiyor. Bunları ilk kez TÜSİAD da söylemiyor. Sendikalar, işçilerin örgütü söylüyor. Şimdi patronların örgütü, işveren örgütü söyledi. Türkiye’de ‘Bunlar yaşanıyor’ dedikleri hangileri yaşanmadı? Yaşam hakkı ile ilgili, insanların konakladıkları bir otelde bir yangın çıkıp, bu kadar kişinin hayatını kaybetmesinden tutun da, yargı bağımsızlığına, soruşturmalara dair söylediklerine kadar TÜSİAD nerede haksız? Bugün TÜSİAD’a açılan soruşturma, dün yapılan açıklamayı doğrulamıştır. Böyle bir açıklama dünyanın hangi ülkesinde soruşturma ile sonuçlanır? Almanya’da TÜSİAD’ın muadili kurum, bu açıklamayı yapsa, hükümeti eleştirse, adalet sistemini eleştirse böyle bir soruşturma açılıyor mu? İngiltere’de, Fransa’da açılıyor mu? Gelişmiş demokrasilerde açılıyor mu? Peki açılmayan bu ülkelerin milli geliri kaç para? Böyle ifadeler kullanıldığında kimi derdest ederler, hangi ülkelerde bu olur bir bakın. Hangi ülkelerde oluyorsa, onların milli geliri, o soruşturmaların açılmadığı, herkesin özgürce konuştuğu ülkelerin onda biri. Burada yönetenler mütevazı, halk zengin, burada ise yönetenler sarayda oturuyor. Halk korkuyor ve fakir. Demokrasi demek zenginlik demektir. Bugün yapılan baskılar Türkiye’de kimseye fayda etmemektedir. Ayrıca hukuk devletiyle ilgili talep elbette ki en çok iş dünyasının talebi olacak. Türkiye’ye yabancı yatırım gelmesinden tutun, Türkiye’ye borç verilirken ki faizin oranına kadar demokrasi endeksinden neredeyseniz, sonuç buna etki ediyor. Bu insanlar sizin hukuk tanımaz, öngörülemez tutumlarınız yüzünden yabancı ortak bulmakta da, yabancı kaynak bulmakta da zorluk çekerler. Bu hükümetin tutumu yüzünden Türkiye’de herkes daha pahalı kredi kullanıyor yurt dışından. Belediyesi de öyle, sektördeki şirketlerdeki sektörler de öyle. O yüzden adalet isteyenlere ‘karışma’ diyemezsiniz. Hele hele böyle soruşturmalar açamazsınız."

Erdoğan’ı sokağa çıkmaya, seçmene sormaya davet ediyorum

Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim tartışmalarına ilişkin olarak, "Bizim seçim diye bir gündemimiz, derdimiz yok. Bunlar yatıyor, kalkıyorlar, 'seçim de seçim, seçim de seçim' diyorlar. Peki niye seçim? Türkiye'de böyle bir sıkıntı yok ki" sözlerinin hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:

"Sayın Erdoğan, ‘Ülkenin böyle bir talebi, sorunu yok ki’ demiş. Herhalde geldiği ülkeleri kastediyor. Malezya’da falan yok herhalde, bizim burada var. Aramıza hoşgeldiz, bir sorsun sokağa çıksın bakalım. Salon seven, sıcak seven Erdoğan’ı sokağa çıkmaya, seçmene sormaya davet ediyorum. Hazır sorulmuşu var. Hepimizin abonesi olduğu, tüm partilere giden anketler var. Bir baksın bakalım 31 Mart’ta yüzde 30’larda, 25’lerde olan erken seçim talebi, şimdi nerelere tırmanmış. Yüzde 65 - 70 gösteren var. Sayın Erdoğan, ‘milletin erken seçim talebi yok’ diyorsa, onu inip bir de pazarda ateş pahası etiketlerle muhatap emekliye sorsun. Gitsin, kasabın önünden geçemeyen asgari ücretliye sorsun ya da veresiye defterlerini tahsil edemeyen esnafa sorsun. Ürettiği ürünü, maliyetinin altında fiyatına satın aldığı çay ve fındık üreticisine sorsun. Sokağa çıksın bir bakalım. Sıcak salondan bir çıksın."

Sürekli ittifak konuşarak da çok erkenden hata yaptık

Özel, sürdürdüğü siyasi parti ziyaretlerine ilişkin sorulan “CHP bir taraftan adaylaşma sürecini kendi içinde yürütürken, diğer taraftan toplumsal muhalefeti de bu sürecin bir parçası haline getirme yönünde çalışmalarını sürdürüyor... Bu konuda değerlendirmeleriniz neler?” sorusuna şu sözlerle cevap verdi:

"Bizim anladığımız siyaset biçiminde, partiler kendi içlerinde ve kamuoyunu ilgilendiren ve ileride ülke açısından sonuç doğabilecek süreçleri yaşıyorlarsa, birbirlerini haberdar etmeleri doğru olur. Hele hele bizim gibi geçmişte ittifak olmuş partiler söz konusu olduğunda. Ama ziyaretimizin özü, hayırlısı olsun ziyaretidir. Ama bunun dışında sürekli iletişim halinde olmak, daha sık birbirimize gelme, gitme noktasında hemfikiriz. Biz geçen seçimde adayı çok geç belirlerken hata yaptık. Ama sürekli ittifak konuşarak da çok erkenden hata yaptık. İttifak, ihtiyaç olursa, günü geldiğinde mutlaka değerlendirilir. Şimdi yürüyen süreç, CHP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecidir. Toplumsal muhalefetin adayını da belirliyoruz gibi bir yaklaşımımız yok ama bütün muhalefet partilerini çok önemsiyoruz. Toplumsal muhalefeti bir arada tutmak ve onlarla bir arada olmak için bir patronaj talebimiz yok. Ama bu bütünün bir parçası olarak bütün muhalefet ile birlikte emek vermeye, mücadele etmeye hazırız."

Dünya tarihinin en mobilize hakimi olarak adaleti katletti ve ödülünü aldı

Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP’li belediye başkanları kendi aralarında şu anda savaşıyorlar. Ne benim, ne arkadaşlarım bu konuda herhangi bir meselesi yoktur. Biz şu anda işimize bakıyoruz" şeklindeki açıklamalarının sorulması üzerine ise şunları kaydetti:

"Olması gerekeni söylemiş ama yaptığını söylememiş. Akın Gürlek’i İstanbul’a ben atamadım. Akın Gürlek, belki dünya tarihinin en mobilize hakimi olarak adaleti katletti. Sonra ödülünü aldı, siyasi bir makam olarak Erdoğan’ın nitelendirdiği bakan yardımcılığı görevine geldi. Eskiden bakanlar siyasi, müsteşarlar teknik... Şimdi bakanlar teknik, yardımcıları siyasi diyen ben değilim. Eğer bir hakim ya da savcı siyasete atılmak için istifa ederse, görevine geri dönemez. Ama kanun yazılırken bakan yardımcılığı yok diye şimdi bundan istifade ederek, siyasi görevi İstanbul’a başsavcı olarak yolladı.

Erdoğan’ın siyasi rakipleri tek tek ayıklanıyor

Gidene kadar bir şey yokken, gittikten beri kimseye huzur yok. En son bak TÜSİAD’dayız şimdi. Ama ondan öncesi Gençlik Kolları Genel Başkanım, Büyükşehir Belediye Başkanım, ilçe belediye başkanlarım, ikisi içeride. Sanatçılar. 78 yaşında bir akademisyen. Bir gazeteci, Halk TV. Suat Toktaş. Bitmiyor, bitmiyor. Sayısız saldırı altında bütün muhalefet. En son TÜSİAD'a geldi. Yarın herhangi bir dernek açıklama yapsa biliyor ki TÜSİAD’ın başına gelen, misliyle benim de başıma gelecek. İstanbul’u sindirmeye, susturmaya çalışan bir siyasi operasyon, Türkiye’ye korku salan bir siyasi operasyon gerçekleşiyor. Erdoğan’ın siyasi rakipleri tek tek ayıklanıyor. Bugün demokrasi, yargı tacizinin karşısında. Ondan sonra tutmuş, ben karışmam, siyasi yasak benim işim değil... Kendisi siyasi yasak mağdurudur. Siyasi yasak mağduriyetini anlata anlata iktidara gelenler, bugün ne ile muhatap oldularsa, mislini kendileri yapıyorlar. Gördükleri zulümden ders alıp, bu ülkeyi demokratik bir ülke yapacaklar diye düşünürken, kimselere bunu yapmazlar diye beklerken, beterini yapıyor. Olacak işler yapmıyorlar.

Yanı başımızdaki tehlike: Şarja takılı telefonun alev aldığı anlar kamerada Yanı başımızdaki tehlike: Şarja takılı telefonun alev aldığı anlar kamerada

Berbat ettin gittin

En sonunda rakibi olan siyasi partileri kapatmaya da gelirlerse, şaşırmam. Çünkü kendileri kapatma davası ile muhatap olmuşlardı. En sonunda kimi tehlikeli görüyorsa kapatacak. Biz de buna teslim olmamak için çok özel bir sürecin içerisindeyiz. Bundan sonra Erdoğan hem erken seçim talebini hem de erken seçimi bütün gereklerini görmeye devam edecek. Biz o saldırdığında bunu siyaseten bir savaş ilanı kabul ettiğimizi görmüştük. Erdoğan bize savaş ilanı etti. Şimdi de bizimle savaşıyor. Biz de siyaseten yapmamız gereken neyse bütün gücümüzle, gayretimizle, kudretimizle bunu yapmak durumundayız. Onun gündemi buraya sıkıştırmasına karşı, erken seçimin gündemi; bu ülke nasıl zenginleşecek, bu insanlar nasıl doyacak, açlık sefalet nasıl bitecek, emekliye zam nasıl verilecek, asgari ücret nerelere verilecek... Gümbür gümbür bunları konuşmaya geliyoruz. Sanmasın ki onun yargı tacizini konuşmaya devam edeceğiz. Onun gereğini yapacağız, yolumuza çıkacağız, önümüze çıkacağız önümüze bakacağız. Hodri meydan. Ne yapıyorsa yapsın. Yapacağı bir şey kaldı. Onun da meydanı kendisine çoktan okundu. Derdi kimleyse, gelsin. Orası değilse, partimle ise ben buradayım. Erdoğan, bir tur attı geldi. Bu ülkede her şey yolunda. Berbat ettin gittin. Üç günde de düzeltemedik daha.”

Kaynak: ANKA