İzmir'de 2 bin 500 yıldır şifa dağıtan bir yer bulunuyor. MÖ 1200'lü yıllara dayanan hikayelere göre Truva Savaşı'nın ünlü komutanı Agamemnon, 10 yıl süren savaş boyunca yaralanan askerlerini savaş alanına en yakın olan ve Balçova olarak bilinen bölgeye gönderir.
Askerlerinin burada iyileştiğini gören Agamemnon, burada bulunan kaplıca suyunun şifalı olduğunu fark eder.
Başka bir hikayeye göre ise Agamemnon, yüzü ve vücudu yaralarla kaplı olan kızını bu sularda yıkar. Kızının iyileşmesi ve güzelleşmesi üzerine de buranın özel bir yer olduğunu karar verir.
O günden bu güne bu bölge Agamemnon kaplıcaları olarak anılmaya başlar. Şifalı suyun etkisi nedeniyle zamanla burada hamamlar, çamur ve su havuzları, kapalı hücreler, mikroptan arınma yapıları yapılmaya başlanır.
Bölge Doğu Roma İmparatorluğu yönetimine geçtiğinde ihmal edilir, yapılan yapılar bakımsız kalır.
1415 yılında Osmanlılar tarafından İzmir’in alınması ve kaplıcaların eski önemine kavuşması sonucu diğer ılıcalar, kaplıcalar ve içmeler gibi Agamemnon Kaplıcaları da onarılmış ve tekrar şifa kaynağı haline gelmiştir.
Cumhuriyet döneminde de yöneticilerin desteğini alan Agamemnon Kaplıcaları giderek gelişmiştir. İl Özel İdaresine bağlı olarak 1980’li yıllarda banyolar ve havuzlar yeniden yapılandırılmış ve önce otel bölümü sonra Tedavi Merkezi açılarak Balçova Termal Tesisleri adıyla sağlık ve turizmin hizmetine sunulmuştur.
Yeni adı ile şifa dağıtmaya devam ediyor
Balçova Termal adını alan bölge burada yapılan otelle şifa dağıtmaya devam ediyor.
Sağlık Turizmi açısından Türkiye'nin en önemli ve en kapsamlı görevini üstlenmiş olan Balçova Termal Otel, şu anda ülkemizde bu işi yapan ilk ve tek merkez olma özelliği taşıyor.
Spor sakatlıkları olan, romatizmal hastalıklar yaşayan, denge ve koordinasyon problemleri olan, bel-boyun fıtık ağırları yaşayanlar buraya tedavi olmaya gidiyor.
