Semra İĞTAÇ- Sağlık Bakanlığı’nın aile hekimlerine zorunlu kıldığı Hastalık Yönetim Platformu (HYP) projesi, sağlık çalışanlarının iş yükünü artırırken kişisel verilerin güvenliğiyle ilgili endişeleri de gündeme taşıdı. Türk Tabipler Birliği (TTB), “Hekimler özel şirketlerin veri memuru değildir” diyerek tepki gösterirken, İzmir Aile Hekimleri Derneği güvenlik açıklarına dikkat çekti. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Seha Yüksel ise, özel şirketlerle yapılan anlaşmalarla hastaların mahremiyetinin riske atıldığını belirterek, sağlık hizmetlerinde giderek büyüyen ticari yaklaşıma karşı uyardı. Hekimler, sağlık verilerinin tek bir güvenli sistem üzerinden kayıt altına alınmasını talep ediyor.
HYP'de yeni yönetmelik
30 Ekim 2024’te yürürlüğe giren Aile Hekimliği Yönetmeliği, Hastalık Yönetim Platformu’nun (HYP) aile hekimliği uygulamalarında temel bir unsur haline gelmesini sağladı. Yönetmelik, aile hekimlerine HYP taramaları yapma zorunluluğu getirirken, bu taramaları gerçekleştirmeyenlerin sözleşmelerinin feshedilebileceği ifade ediliyor.
Hekimlerin maaş artışlarının HYP üzerinden yapılacak taramalarla ilişkilendirilmesi, sağlık çalışanlarının üzerindeki iş yükünü artıracağı gerekçesiyle eleştiriliyor.
Veri güvenliği ve ticari kullanım endişeleri
HYP’nin getirdiği en büyük tartışma ise vatandaşların sağlık verilerinin ticari amaçlarla kullanılabileceği yönündeki iddialar oldu. Sistemin veri güvenliğini riske atacağı ve özel sigorta şirketlerine sağlık bilgisi aktarılabileceği yönündeki eleştiriler, kamuoyunda büyük bir endişeye yol açtı.
Özellikle tamamlayıcı sağlık sigortası uygulamalarına yönelik hazırlıklar, sağlık verilerinin sigorta şirketleri tarafından ticari kazanç için kullanılabileceği kaygısını artırıyor. Vatandaşların muayene bilgileri, ilaç geçmişleri ve sağlık geçmişlerini içeren verilerin, sigorta şirketlerine sunulabileceği belirtiliyor.
TTB Aile Hekimliği Kolu’ndan tepki
Türk Tabipler Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu, HYP ile ilgili çekincelerini sosyal medya hesapları üzerinden paylaştı. Açıklamalarında şu ifadeler yer aldı:
• “Biz hekimiz, özel sigorta şirketlerinin istatistik memuru değiliz.”
• “Sağlık verilerimizin bakanlık eliyle ticari bir ürün haline getirilmesine karşıyız.”
Ciddi hukuki sorumluluklar yaratabilir
İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Volkan Altan, konuyu İz Gazete’ye değerlendirdi. Dr. Altan, aile hekimliğinde kullanılan AHBS yazılımlarının şu anda özel firmalar tarafından sağlandığını ve bu yazılımlara yıllık ödeme yapılarak kullanıldığını belirtti. Altan, Sağlık Bakanlığı’nın yeni yazılım hazırlama adımının önemli olduğunu, ancak bunun kim tarafından yapılacağı ve kullanım hakkının kimin elinde olacağı sorularının yanıtsız kaldığını vurguladı. Dr. Altan, “Bakanlık yeni bir yazılım geliştirecekse, bu yazılımın kontrolü kimde olacak? Hekimlerin sisteme güvenebilmesi için bu sorulara net yanıtlar verilmesi gerekiyor” dedi.
Dr. Volkan Altan, Halk Sağlığı Yönetim Platformu’nun (HYP) veri giriş süreçlerinin aile hekimleri üzerinde ciddi hukuki sorumluluklar yaratabileceğini de belirtti. Kronik hastalık takibinin doğru şekilde yapılması ve sisteme girilmesi gerektiğini vurgulayan Altan, “Her hastanın verisini sağlıklı bir şekilde sisteme girmek için 20-25 dakika gerekiyor. Ancak muayene sürelerimizin 4-5 dakika ile sınırlı olduğu aile sağlığı merkezlerinde bu sürenin ayrılması imkansız. Bu durum, ileride yanlış ya da eksik veri girişlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluklarla karşılaşmamıza neden olabilir” dedi.
Altan, HYP verilerinin özel şirketlere veya üçüncü taraflara devredilmesi ihtimaline dair endişelerini de dile getirdi. “Medyadaki haberlerden, E-Nabız sisteminde aracı firmalar üzerinden verilerin Katar’a satıldığına şahit olduk. Aynı durum HYP için de geçerli olabilir. Sağlık Bakanlığı’nın aile hekimliği bilgi sistemini kendi bünyesinde geliştirmesi ve tüm veri güvenliğinin bakanlık serverlarında tutulması gerekiyor. Böylece verilerin özel sigorta şirketlerine aktarılması engellenir ve bizler de kendimizi daha güvende hissederiz” ifadelerini kullandı.
Altan, yanlış veri girişlerinin hem hastalar hem de hekimler için hukuki sorumluluk doğurabileceği konusunda uyarıda bulunarak, bu tür uygulamaların toplum sağlığına zarar verebileceğini belirtti.
Sağlık verileri güvende mi?
HYP projesinin aile hekimlerinin veri toplama görevine odaklanmasına neden olabileceği ve sağlık hizmetlerinin temel amacından uzaklaşabileceği yönündeki eleştiriler, kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Sağlık çalışanları ve vatandaşlar, bu yeni sistemin sağlık hizmetlerinde kalite kaybına yol açabileceği ve kişisel verilerin ticari amaçlarla kullanılabileceği konusunda temkinli yaklaşıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın HYP’ye dair endişeleri gidermek için daha şeffaf bir süreç yürütmesi gerektiği belirtiliyor.
Sağlık sisteminde kişisel verilerin korunmasına dair endişelerimiz artıyor
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Seha Yüksel, hastaların kişisel verilerinin özel şirketlerle yapılan anlaşmalarla kayıt altına alınmasının sağlık sisteminde güvensizlik yarattığını belirtti. Özellikle psikiyatri, üroloji ve kadın doğum gibi mahremiyetin daha hassas olduğu alanlarda bu durumun ciddi kaygılara neden olduğunu vurgulayan Yüksel, şu ifadeleri kullandı:
“Kişisel verilerin korunması konusunda geçmişte çaba harcayan bir iktidarın, bugün özel şirketlerle yapılan anlaşmalarla kayıt sistemleri kurması, bizde ciddi bir güvensizlik yaratıyor. Mahkeme kararı olmadan ulaşılamaması gereken bilgilerin hastalarla temas sırasında kaydedilmesi isteniyor. Bu durum, hekimlerin mesleki sorumluluklarını yerine getirirken tereddüt yaşamalarına yol açıyor. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda net bir açıklama yapması gerekiyor.”
Medyada yer alan, kişisel verilerin üçüncü taraflarla paylaşımına dair haberlerin hekimlerin kaygılarını daha da artırdığına dikkat çeken Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Farklı alanlarda özel şirketlerle yapılan işbirlikleri sadece sağlık sistemini değil, milli güvenliğimizi de etkiliyor. Sağlık kayıtlarının korunması ve erişimiyle ilgili daha sıkı düzenlemelere ihtiyaç var. Aile hekimliği bilgi sistemleri gibi temel kayıt platformlarının tek bir güvenilir sisteme bağlanmasını talep ediyoruz. Şu an farklı programlara ayrı ayrı veri girişi yapmak zorunda kalıyoruz; bu hem zaman kaybına neden oluyor hem de bilimsel karşılığı belirsiz veriler girmemiz bekleniyor.”
Yüksel, aile hekimliğinin koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli bir rol oynadığını belirterek, bu tür uygulamaların sosyal devlet anlayışına zarar verebileceğini ve tamamlayıcı sağlık sigortasının zorunlu hale gelmesinin tehlikeli bir sürece işaret ettiğini sözlerine ekledi.