Konak Belediyesi Sanathane Gösteri Sanatları Merkezi, ağustos ayı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen söyleşide Prof. Dr. Pınar Fedakar, Türk mitolojisinin köklerine inerek, özellikle Sibirya bölgesindeki derlemelerden faydalandıklarını belirtti. 19. yüzyılın ortalarından itibaren güçlü derlemeler yapıldığını ve bu derlemelerin Türk mitolojisinin temel kaynakları arasında yer aldığını ifade eden Fedakar, "Bu derlemelerde toplanan anlatılar ritimli, müzikli ve daha çok şiir şeklinde. Özellikle Altay Türkçesi metinleri bu anlatılar arasında önemli bir yer tutuyor" dedi.

Fedakar, Türk mitolojisinde yer alan yaratılış anlatmasını katılımcılarla paylaşarak, bu anlatıların tamamının manzum olduğunu belirtti. 
"Denizden çıkan bir taş, fırladı çıktı yüze,
"Hemence taşı tuttu, bindi taşın üstüne! "Artık Ülgen memnundu, rahatı bulmuş idi, "Üzerinde duracak bir yeri olmuş idi. "Göklerin emri ile, bulunca Ülgen durak, "Artık vakit gelmişti, gökleri yaratacak! "Ülgen hep düşünmüştü, ta göklere bakarak: "Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım! "Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım!
"Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım!"
"Bir Ak-Ana (Ak-Ene) var idi, yaşardı su içinde, "Ülgen'e şöyle dedi, göründü su yüzünde "Yaratmak istiyorsan, sen de bir şeyler Ülgen, "Yaratıcı olarak, şu kutsal sözü öğren! "De ki hep, "Yaptı oldu!" Başka bir şey söyleme! "Hele yaratır iken, "Yaptım olmadı!" Deme! "Ak-Ana bunu dedi, sonra kayboluverdi” diyerek mitolojik metinleri aktaran Fedakar, Türk mitolojisinin derinliklerinde yatan semboller ve anlatılar hakkında da bilgi verdi.

Yaratılış mitlerinin yanı sıra, Erlik'in hikayesine de değinen Fedakar, Erlik'in insanlığın karşılaştığı felaketlerin ve kötülüklerin kaynağı olarak mitolojide yer aldığını belirtti. Türk mitolojisinde Erlik, yeraltı dünyasının efendisi olarak kabul edilirken, yeraltı dünyasının ilginç ve olağanüstü özellikleri tasvir edildi.

Söyleşide, Türk mitolojisinin şiirsel dili ve zengin anlatıları katılımcılara sunuldu. Prof. Dr. Pınar Fedakar, Türk mitolojisinin geniş bir coğrafyaya yayıldığını ve bu coğrafyanın zenginleştirici kaynaklar sunduğunu ifade etti. Sanathane'deki bu söyleşi, Türk mitolojisinin derinliklerine inmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim oldu.

Kaynak: SEMRA İĞTAÇ