Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insan ihtiyaçları da değişmeye başladı. Yeni üretilen fabrikasyon ürünler, el ürünlerini geri plana atıyor. İzmir'de de çok sayıda meslek bu yüzden unutulmaya yüz tuttu.

İzmir'de unutulmaya yüz tutmuş meslekler

Çömlekçilik: Zamana yenik düşse de çömlekçilik İzmir'de hala yapılan mesleklerden biri. Günümüzde Menemen İlçesi'nde çömlekçilik oldukça gelişmiştir. Bölgeden elde edilen ve çömlek yapmaya elverişli killi toprak, özel havuzlarda çamur haline getirilip, süzülüp temizlendikten sonra belli bir kıvama gelene kadar kurutulur ve çark üzerinde elle işlenerek biçimlendirilir. Özel fırınlarda pişirilen çömlekler su sızmasını önlemek amacıyla sırlanır. Menemen'de kullanılan kil, sırlı ve sırsız ürünlerin bir pişirimde yapılmasına elverişlidir. Burada artık yedinci nesil tezgâhlarda, insan gücünün yerini elektrik motorunun aldığı görülmektedir.

Yorgancılık: Sayıları azalmış olsa da İzmir genelinde yorgan ustalarına rastlamak mümkündür. Evlerdeki ısınma gereçlerinin modernleşmesiyle birlikte kalın yün ve pamuk yorganlara olan ihtiyaç azalmıştır. Bu nedenle geçmişte yorganlara konulan ve çift kişilik bir yorgan için 4,5-5 kiloya varan pamuk oranı 2,5 kiloya kadar düşmüştür. Geçmişte daha çok yün yorgan yapılırken günümüzde sobalı evlerin azalması nedeniyle pamuk yorganlar talep edilir. Günlük kullanılacak yorganlar basma kumaşlarla ve sık dikiş denilen sade bir teknikle dikilirler. Çeyiz için dikilen ipek yorganlar ise ince bir işçilik gerektirdiğinden daha az miktarda pamukla, deri seten, floş sire gibi kumaşlarla hazırlanır ve özel dikiş desenlerine sahiptirler.

Hasır dokuma: Bölgede hasırcılık Tire’nin Boynuyoğun Köyü'nde görülür. Konut ve kırsal kesim yazgısı olan hasır, köyde kadınlar tarafından yapılır. Hasır, bataklık bitkisi olan sazdan dokunur. İnce ve kaba hasır olmak üzere iki çeşide ayrılır. İnce hasır evlerde, kaba hasır ise kırsal alanda yaygı olarak kullanılır. Kaba hasır cenaze defnedilmesinde koruyucu örtü olarak da işlev görür. Hasırın hammaddesi olan ince saz, Tire'nin Belevi gölünden sağlanır. Dokunan hasırlar, Tire'nin Salı pazarında köy kadınları tarafından satılır. Hasır dokuma da günümüzde unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biridir.

Sepetçilik: Sepetin ham maddesi olan ince söğüt dalları Bergama içinden; Kozak Yolu ve Bakırçay kenarlarındaki söğüt ağaçlarından kesilir, öncelikle dalların yaprakları ve kabukları soyulur. İlk önce tabanı yapılan sepetler kargı, hayıt, söğüt dallarından yapılır. İsteğe göre sepetler sağlamlık için verniklenebilir ve yine isteğe göre boyanır. Sepetçilik İzmir'in Bergama ilçesinde yapılan işlerden biridir.

Nazar boncuğu: İzmir'de nazar boncuğu üretimi de sürmektedir. Nazar boncuklarının üzerinde yer alan göz figürü tarih öncesi çağlardan itibaren birçok kültür ve inançta kötülüklerden koruyan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Nazar boncuğu inanç, gelenek ve süs eşyası olarak kullanılmaktadır. Geleneksel nazar boncuğu üretimi yapılan önemli bir rmerkez olan İzmir Kemalpaşa İlçesine bağlı Nazarköy'ün eski adı Kurudere'dir. Nazar boncuğu üretimi nedeniyle 2007 yılında ismi Nazarköy olarak değiştirilmiştir. Aynı zamanda Menderes Görece köyünde de nazar boncuğu üretimi yapılmaktadır.

Halıcılık: Anadolu'nun bilinen eski dokuma türlerinden olan halı ve kilimin Türk kültüründeki kökeni M.Ö.5-3 yüzyıllar arasına tarihlenen Pazırık halısına dayandırılır. Bergama ve çevresi, tarihsel süreçte halı ve kilim dokuma geleneğini sürdüren önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Bergama halı ve kilimlerinde kuş, koç boynuzu, hayat ağacı gibi stilize edilmiş bitki ve hayvan motifleri ile özgün kompozisyonlar oluşturulur. Bergama El Halısı olarak Türk Patent Ensititüsü tarafından 1996 yılında tescil edilmiştir.

İğne oyaları: İğne ve tercihen ipek iplikle üç boyutlu motifler halinde işlenen iğne oyası, literatürde 'Türk danteli' olarak bilinir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde varlığını gösteren iğne oyalarında, yoğun bir motif ve renk zenginliği vardır. Birçok bölgemizde kadının sosyal statüsü, medeni durumu, duygu ve beklentileri iğne oyaları üzerinden anlatılır. Bu anlamda iğne oyaları bir iletişim aracına dönüşür. Doğal çevreden etkilenen motif ve renkler de iğne oyalarının başlıca özelliğidir.

Beledi dokuması: Beledi dokuması en eski pamuklu dokumalarımızdan biridir. Temelleri 16'ncı yüzyıla kadar dayanmaktadır. Tarihi kayıtlarda bu dokuma türüne Tire ve Bursa’da rastlanmaktadır. 1908 tarihli Aydın Vilayeti Salnamesi’ne göre Tire’de 60 el tezgahı bulunmaktadır. Tire’de işlenen beledi dokumasından perdelik, döşemelik, yatak ve yorganlıklar bölgenin gereksinimini karşıladığı gibi, bir kısmı da ihraç edilmiştir. Yıllar geçtikçe tezgah sayısı azalmıştır.  Bu el sanatının son temsilcileri olan Ethem Tıpırdık'ın  2019 yılında, onun ustası olan ve bu sanatın Tire'de unutulmamasını sağşayan Saim Bayrı'nın 2022 yılında  vefatlarının ardından; Beledi dokuması Tire Belediyesinin öncülüğünde, Saim Bayrı'nın kızı Gülnur Yaykal ve torunu Nurefşan Yaykal tarafından verilen eğitimlerle devam ettirilmektedir.

Semercilik: Semercilik, Türklerin geçmişteki göçerlik kültüründen kaynaklı olarak, başta at olmak üzere diğer yük hayvanlarına ilişkin geleneklerle bağlantılıdır. Semer ve eyerler; hem binicinin hem de hayvanın rahat hareketini sağlamak amacıyla dikkatli bir ölçülendirme ile ve ahşap, deri ve keçe gibi doğal malzemelerden imal edilir. Bu malzemelerde, hayvana nazar değmemesi amacıyla farklı süslemeler de bulunur. Semercilik, hızla azalan halk sanatlarımızdan birdir.

Nalıncılık: Yazılı kaynaklarda nalın, tek parça tahtadan yapılan ve üzerinde ayağa giyilmeyi sağlayan tasma şeklinde deri bulunan bir çeşit terlik olarak tanımlanır. Nalın; hamam, tabakhane gibi, kösele ayakkabı giymenin kullanışlı olmadığı ıslak mekanlarda ya da cami ve mescitlerde abdest alırken giyilirdi. Tarihsel süreçte nalınlar; ceviz, gürgen, dut, çınar ve kavak gibi birçok ağaç çeşidiyle yapılmışlardır. Geçmişte; koyu renkli ve sade olan nalınları eşini kaybetmiş kadınlar, canlı renklere sahip ve süslü olan nalınları ise genç kızlar giyermiş. Yakın zamana kadar, genç kızlara düğün hediyesi olarak işlemeli nalınlar götürülürmüş. Günümüzde, Tireli ustalar tarafından yapılan kadife üzerine sırma ile işlenmiş nalınlar, Tire'nin kültürel ve turistik simgelerinden biri olmuştur.

Urgancılık: Tire urganı, sağlamlığı ve beyazlığıyla Anadolu'nun her yanında şöhret kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinde Tireli ustaların ördüğü urganlarla gemilerini Haliç'e çektirdiği belirtilir.

Kaynak: HABER MERKEZİ