İki söyleşinin birleştirildiği ve kolaylaştırıcılığını İz Medya Genel Koordinatörü Ümit Kartal’ın yaptığı etkinliğe konuşmacı olarak oyuncu-yazar Orhan Aydın, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, SOL Parti MYK üyesi Alper Taş, şair Tuğrul Keskin ve şair Gülce Başer katıldı.

Karanlıktan çıkışın tek yolu sanattır

İlk olarak söz alan oyuncu-yazar Orhan Aydın, seçim sonuçlarını değerlendirerek konuşmasına başladı.  Sakın başında vekillerin dövüldüğünü, doğu illerinde asker polisin baskısını hatırlatan Aydın, “Seçimler gasbedildi. Ama yüzde 48’lik rakamın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yapmamız gereken yeniden büyük bir sevinç yumağı oluşturmak, dayanışmayı büyütmek, yan yana gelmek, onurlarımızı birleştirmenin tamda zamanı. Çünkü yeni bir eşiğe doğru savruluyoruz” dedi.
Önümüzdeki yerel seçimlere dikkat çeken Aydın, “Önümüzdeki seçimlerde daha farklı kulvar oluşturulması gerektiğini bununda dipten gelen dalgayla becerilebileceğini düşünüyorum. Sanatla hayatı yeniden örmek, şarkılarımızı yeniden birlikte söyleyebilmek, danslarımızı, oyunlarımızı çoğaltmak, alandaki kültür sanat üretimlerini insanlarımıza buluşturarak yeni bir dayanışma halkası oluşturabiliriz. Yılgınlık ve karanlıktan çıkışın tek yolu sanattır” diye konuştu.  

Sosyal yardımlar...

Daha sonra söz alan EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, iki burjuva siyaseti arasında sıkışmış geniş halk kesimlerinin sol, sosyalist güçler, emek ve demokrasi güçleri çevresine katabilmenin imkanlarını yaratmak gerektiğini söyledi.
“Bağımlılık ilişkileri deyince sosyal yardımların kendiliğinden bir sonucu gibi düşünülüyor. O kadar basite indirgememek gerektiğini düşünüyorum. Sosyal yardım ilişkisinin kendisi sadece bir torba kömür, makarnadan öteye geçen bir ilişki. Rıza üretiminin politik bir ilişkiye dönüştürüldüğü bir ilişkiyi de görmek gerekiyor” diyen Karaca, seçim sürecinde bağımlılık ilişkisine yönelik yaşadığı örnekleri paylaştı. Karaca, “Biz bu rıza ilişkilerinden zora dayalı ilişkileri kırmaya yönelik mücadele programları oluşturduk. Fakat bu programların henüz fiile dönüşemediği süreç de yaşandı” dedi.

Birlikteliğe ihtiyacımız var

Tek adam rejiminin daha zora dayalı bir yönetim şekliyle çıkacağını dile getiren Karaca, “Bu sadece bir niyet meselesi değil. Aynı zamanda içinden geçtiğimiz süreç bütün ekonomik zorluklar ve buhranlar yüzünden aslında bu sonuçlara kendiliğinden gebe. Her ne kadar idare etmeye çalışsalar da rızasını kazandıkları geniş halk kesimlerinin itibar gösteremeyecekleri bir IMF'siz IMF programıyla karşımıza çıkmanın hamlelerini bu kabineyle gösterdiler. Sonuç olarak tepkiler büyüyecek. Bu tepkileri şimdiden bir mücadele programı etrafında nasıl gerçekten kazanca dönüştüreceğiz hepimizin cevaplayacağı bir soru. Millet İttifakının restoran programını eleştirdik ancak bunun toplumsal etkilerini azaltamadığımız açık. Beklenticiliği aşacak birlikteliğe ihtiyacımız var. Ayrımları aşacak, talepler etrafında ortak mücadelenin dayanaklarını yaratmak sadece sol sosyalist kesimlerin yan yana gelmesi değil en geniş halk kesimlerini bir araya getirecek geniş halk ittifakının dayanaklarını yaratmak için olanaklar sunacak” diye konuştu.

Milliyetçi, muhafazakar ideoloji kuvvet kazandı

Ardından konuşan şair Gülce Başer de seçimleri sonuçları sadece lokal değil daha geniş çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok noktasında milliyetçi, muhafazakar popülist ideolojideki partilerin kuvvet kazandığın söyleyen Başer, Amerika’da yapılan bir araştırmadan örnekler vererek konuşmasına devam etti. Küreselleşmenin etkilerine değinen Başer, yaşanan ekonomik sorun ve özellikle göçmen işçiler üzerinden milliyetçiliğin körüklendiğini dile getirdi.

Hileyle hurdayla seçimi kaybettik

Seçimlerin eşit koşullarda gerçekleşmediğin dile getiren SOL Parti MYK üyesi Alper Taş, “Hileyle hurdayla seçimi kaybettik. Evet ama bize düşen görev neden kaybettik ve nasıl kazanacağız sorularına samimi şekilde özeleştirel tartışma yapmamız lazım” dedi.

Taş, “Muhalefet, bizler örgütsüzüz. Devleti arkasına alan iktidar güçlü, örgütlü. Sadece tepede değil vakıflarıyla, tarikatlarıyla, cemaatleriyle örgütlü. Çok güçlü ve örgütlü bir yapıyla baş başayız. Eşit koşullarda mücadele ettiğimiz bir güç değil. Hem saha hem de sandıkta örgütsüz olduğumuzu gördük ve bu gerçeği kabul ederek tartışmamız lazım. Örgütlenme konusunda kendimizi geliştirmemiz lazım. İyi bir tarza ve dile ihtiyaç var. Yukardan konuşmamak lazım, içeriden konuşmak lazım. İçsel bir ilişki kurmak lazım, emekçilerin, ezilenlerin dünyasına girmek lazım. Toplumsal örgütlenmeler yaratmak ve birleşik mücadele alanlarını geliştirip, güçlendirmek lazım” diye konuştu.  

Son olarak söz alan şair Tuğrul Keskin ise “Sanat var olduğundan beri sınıfsaldır ve hangi sınıf için ürettiğiniz önemlidir” diyerek, mücadele vurgusu olan şiirler okudu.

Editör: Özlem Çimen Durmaz