MİHRİCAN CANDEMİR/ İZ GAZETE- Tiyatronun yaşamını yeniden tanımladığını ve ilk defa kendisini tamamlanmış hissettiğini dile getiren Sekizde Sahne’nin kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni Özlem Erben ile söyleştik. Sekizde Sahne’nin kuruluş amacından ve sürecinden bahseden Erben, hem yeni yazarlara hem de sahne deneyimi yaşamak isteyen oyuncu adaylarına alan açtıklarını da ifade etti.
Ne mutlu ki şanslı bir yazar oldum
Önce sizi tanıyalım. Kimdir Özlem Erben?
Ö.E: Ben hayatımın hep iki yüzü olduğunu düşündüm. Yunanistan’daki yaşam ve Türkiye’deki yaşam. Çünkü ilkokulun yarısını orada yarısını da burada okudum. Öğrencilik hayatım Türkiye’de devam etti yani. Dolayısıyla önceleri adaptasyon yönünden çok zorluk çektim. Bunun getirisi olarak ırtaokul dönemimde günlük tutmaya ve şiir yazmaya başladım. Kitaplara sarıldım. Lise, ilk üniversite, sonrasında DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi Lisans, DEÜ GSF Sahne Sanatları Yüksek Lisans derken sanatın içinde profesyonel olarak nefes almaya devam ettim. İyi ki bu yolculuğa çıkmışım. Tiyatro benim yaşamımı yeniden tanımladı. İlk defa kendimi tamamlanmış hissettim. Ne mutlu ki şanslı bir yazar oldum. Neredeyse yazdığım her eser seyirci ile buluşmayı başardı. İlk yazdığım eser çocuk müzikaliydi (Kırmızı Çizmeli Kedi Müzikali). Sahnelendiği yıl yetenek sınavına girmeye karar verdim ve kazandım. İkinci eserim Zenne, okulumuzda düzenlenen Suat Taşer Kısa Oyun yarışmasını kazandı ve sahnelendi. Aynı yıl Külkedisi Öldü kadın oyunum, Barbut adını verdiğim kara mizah oyunum ve Masal Bu Ya adında çocuk oyunum özel tiyatrolarda sahnelenmeye başlandı. Kantocu kadınları konu alan Bana Derler Fındık Kurdu oyunum da GalataPerform seçkisi olma şansını elde etti ve okuma tiyatrosu olarak seyircisiyle buluştu. Yazdığım bir başka çocuk müzikalim Don Kişot’un Rüyası da İzmir Büyük Şehir Belediyesi Deneme Sahnesi yapımı olarak çocuklara ulaştı. Adile Naşit’in hayatını konu alan “Adela” isimli oyunum devlet tiyatroları repertuarına alındı ve Erhan Gökgücü Oyun Yazarlığı yarışmasında Özel Ödüle layık görüldü. Adela oyunum benim için çok özeldir. Aynı oyun bana Lions Çukurova Bölgesi Yılın Oyun Yazarı ödülünü de getirdi. 2023 yılı da bana iki ödül armağan etti. Biri Turgay Yıldız Çocuk Oyunu Yarışmasında Mevsimlerim Masalı oyunum üçüncülük ile onurlandırıldı. Diğeri ise Getto Boks Başkadır oyunum 3.Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Türkçe-Kürtçe Oyun Yazarlığı Yarışmasında ikincilik ödülüne layık görüldü. Ne mutlu bana. Toplu Oyunlarımın ilki Mitos Boyut tarafından basıldı ve raflarda yerini aldı. Bu kitabın içinde Adela ve Dersaadet Yokuşu var. Söylediğim gibi şanslı bir yazarım sanırım. İyi ki tiyatro var.
Bizi çok mutlu etti
Sekizde Sahne ne zaman açıldı?
Ö.E: Lisans ve yüksek lisans hayatım boyunca hayalini kurduğum Sekizde Tiyatro’yu 2022 Şubat ayında kurdum. İyi ki de öyle yaptım. Zira yeni kurulmuş bir tiyatro olmamıza karşın şehrimizde düzenlenen festivallerde yer almak ve seyircimizin olumlu geri dönüşleri bizi çok mutlu etti. Bu motivasyonla bir adım daha atarak, 2023 yılı temmuz ayı itibariyle Sekizde Sahne’nin fizibilite çalışmalarına başladık. 22 Aralık’ta sahne açılışımızı gerçekleştirdik.
Kuruluşa ve ardından sahne açılışına özel seçilen eserler neydi? Hakkında konuşabilir misiniz?
ÖE: Kuruluştan sonra Sekizde Tiyatro’nun ilk oyunu Oyuk oldu. Bu oyunla seyirciye yürekleri sarsan ve zihinlere kazınan bir kadın hikayesi sunduk. Onları “Ben sadece kızıma oyukların olmadığı bir dünya arıyorum” diyen Zeliha’nın çağrısıyla buluşturduk. Onun köyden gettoya uzanan hazin hikayesi, anti-kahraman kurgusu içinde, zamanın ve anlatının kırıldığı postmodern yapıyla sahneye taşındı. Sekizde Sahne’nin açılışına özel oyunu ise Canfeda Çıkmazı. İnstegram Kızı ve Meto’nun aşkları üzerinden getto yaşamına ışık tutan samimi, içten bir oyun. Tıpkı Oyuk gibi bu oyun da başka bir “öteki/ötekiler” hikayesi. Falcı Bacı’mız var bir de oyunda. O da bilinen bilinmeyen ne varsa hepsini tek tek okuyor fincanlara kapatılan fallardan. Bazen hüzünlendiren, bazen güldüren, bazen şaşırtan yanlarıyla aslında bizim insanlarımızın portreleri…
Açılış sürecini nasıl yönettiniz?
ÖE: Benin en büyük destekçim, en yakın arkadaşım ve omuzdaşım eşim Atilla Erben. Onunla birlikte maddi anlamda çıkmazlara düştük ama sonunda sahnenin açılmasına dair her zorluğu aşmayı birlikte başardık. Fizibilite çalışmasının mimarı Atilla, ben sürecin işletme ve sanatsal üretim takvimini planladım.
Zorluk çektiğini söylemek yerinde olur
Tiyatronun kuruluş sürecini ve bu süreçte yaşadığınız zorlukları sizden dinleyelim…
ÖE: Ödeneksiz yani Alternatif Tiyatroların kuruluş süreçlerinden ziyade sonrasında zorluk çektiğini söylemek yerinde olur. Açıkçası bizim gibi ödenek desteği olmayan tiyatrolar giderlerini daha çok çocuk oyunları ve atölyelerle karşılamaya çalışıyor. Bugün bir yetişkin oyunu hazırlığı demek ödeme kalemlerinin ciddi oranda artması demek. Ben aynı zamanda bir eğitmen olduğum için, Karakter Dramaturgisi ve Kurmaca Mektebi adını verdiğim eğitimler veriyorum. En büyük mutluluk atölyelerimden faydalanan pek çok öğrencimin, Güzel Sanatların, Konservatuarların Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi bölümlerini kazanmaları, birkaçının da atölyelerde yazdığı tiyatro metinleri ile yarışmalardan olumlu yanıtlar alarak derece elde etmeleri. Eğitimlerden elde ettiğim kazancı, yetişkin oyunların hazırlığında değerlendiriyorum. Bizim artık bir sahnemiz var. Sekizde Sahne, neredeyse yirmi yıllık birikimimizle kurduğumuz bir sahne oldu. İyisiyle kötüsüyle, borcuyla harcıyla alın terimizi sahneye armağan ettik. İyi ki de yaptık. Zira Sekizde Sahne gibi alternatif sahneler, teatral estetiğe olumlu katkılar sağlar. Bir ülkenin tiyatro yaşamı sadece ödenekli kurumların estetik algısına terk edilmemeli. Zira yeni metinlere, yeni dramaturgilere, yeni sahneleme biçimlerine imkân vermek gerekir. Tiyatro estetiği sadece ödenekli sanat kurumlarıyla sınırlandırılamaz. Vizyonumuz eksik kalır diye düşünüyorum.
Bu sahne açılışının özel bir anlamı veya amacı var mı?
ÖE: İzmir’de DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi, nitelikli eğitmenleriyle her yıl “iyi yetişmiş” yazarlar, oyuncular ve sahne tasarımcıları mezun ediyor. Çiçeği burnunda sanatçılar olarak tek seçeneğimizin İstanbul olmaması gerektiğini düşündüm hatta buna yürekten inandım. Çünkü İzmir gerçekten alanında iyi sanatçılar yetiştiren bir fakülteye sahip. Okulda okuyan oyuncu, yazar, tasarımcı adaylarına, mezun sanatçılara bir alan açmak amacıyla kuruldu Sekizde Tiyatro. Şehrin bir güzel sanatlar fakültesi varsa, o şehirde sanata dair yaşatılan bir ekol, bir vizyon var demektir ki, teatral estetiğin oluşmasında, aktarımında ve bilinçli sanat üretimlerinde elzemdir bu durum. Bununla birlikte İzmir’in eğitimli, uzman sanatçılara ve yeni sahneleme biçimlerine ihtiyacı olduğu sır değil. Bunun için ilk adımı atmaktan hiç çekinmedim.
Oyuncu seçimi süreciniz nasıl geçti ve bu oyuncuların karakterlere kattığı özel unsurlar nelerdir?
ÖE: Canfeda Çıkmazı oyununda iki kast kafamda çok net olarak belliydi. Meto karakterini dönem arkadaşım, oyuncu Özgür Molla için yazdım diyebilirim. Özgür çok yaratıcı bir oyuncu. Tavrından, bakışına, dili kullanışına kadar karakteri birçok noktadan zenginleştirdi. Falcı Bacı karakterini canlandıran Nilüfer Özkaya ise tiyatro ile alaylı olarak uğraştığım yıllardan bana kalan bir hazine. Falcı Bacı karakterinin çoğul anlamlar üreten çok yönlü tarafları var oyunda. Hem kabiliyet hem de yaş itibariyle rol için biçilmiş kaftan oldu. Instagram Kızı için akademide öğretmen olan ve aynı zamanda Oyuk oyunundaki Zeliha karakterine can veren Alev Beyazoğlu’na danıştım. O da bana Gülce Çelebioğlu’nun Instagram Kızı rolünün altından kalkabileceğini söyledi. Nitekim öyle de oldu. Gülce, ileride sadece tiyatro sahnelerinde değil film festivallerinde ve ekranlarda da görebileceğimiz nahif bir oyuncu. Yolunun çok açık olduğunu düşünüyorum. Özetle Canfeda Çıkmazı oyuncu kadrosu birbiriyle hemencecik uyum sağladı. Tabii bunun sinerjiyle olduğu kadar profesyonel yaklaşımla da çok ilgisi var. Yani tiyatro disiplini ile.
Sahne tasarımı ve dekorasyon konusunda nasıl bir yaklaşım benimsediniz?
ÖE: Biz 120 kişilik seyirci kapasitesine sahip bir tiyatro olarak, yeni modern metinler üretmeyi ve sahnelemeyi bilinçli olarak tercih ediyoruz. Konvensiyonel olanın dışına çıkmış metinlerimiz ve sahneleme tekniklerimiz ile şehrimize gerçek anlamda “alternatif sahne” olmanın gururunu yaşıyoruz. Yeni metinler, haliyle yeni dramaturgileri beraberinde getiriyor. Dolayısıyla metnin yazım süreci ve sahnelenme süreci, yeni estetik yönelişler gerektiriyor. Sahne tasarımında minimal bir yaklaşım geliştirdik. Işığın estetize ettiği sahneler planladık. Tabii bunların her biri metnin sahip olduğu ritmi güçlendirmeye, ışığın- dilin-tavrın-butaforun metnin çok sesliliğine eşlik etmesine yönelik gerçekleşti. Ben buna “kollektif estetik ve çoğul anlam” diyorum. Fakat buradaki kollektif estetik, konvensiyonel olanın dışına taşmış, insana ve yaşama ışık tutan an’lardan, olasılıklara açık anlamlar denizinden beslenen bir estetik. Dikkatlerin çabucak dağıldığı bu çağda çizgisel anlatımlar sunmayı tercih etmiyoruz. Çünkü parçalanmış zihinlere, parçalanmış hikayeler sunabilirsiniz.
Peki tiyatro topluluğunuzun misyonu ve hedefleri hakkında konuşabilir misiniz?
ÖE: Sekizde Tiyatro repertuarını oluştururken çeşitlilik sunmak amacıyla yola çıktı. Yeni modern metinler ve postmodern öğeler içeren metinlerden fiziksel tiyatroya kadar farklı seyir deneyimleri sağlayacak üretimleri sahneye taşımayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, Sekizde Sahne tam anlamıyla multidisipliner sanat mekânı olarak tasarlandı. Fuayemiz aynı zamanda resim-heykel-fotoğraf gibi çeşitli sanat disiplinlerini alımlayıcıyla buluşturan bir sergi salonu. Sahnemiz ise sadece tiyatro değil, film gösterimlerine ve konserlere ev sahipliği yapabilecek teknik olanaklarla donatıldı. Seyirci olarak Sekizde Sahne’ye geldiğinizde oyun izlemeden önce resim ya da fotoğraf sergisiyle karşılaşabilirsiniz. Hatta oyun öncesinde ya da oyun sonrasında müzik dinletisine katılmak isteyebilirsiniz. Kim bilir belki de atölyelerimiz sizi heyecanlandırabilir.
Ekibinizi de kısaca tanımak istiyoruz…
ÖE: Sekizde Tiyatro’nun mutfağı, alanında uzman eğitmenlerden, oyunculardan, yazarlardan, dramaturglardan ve tasarımcılardan oluşuyor. Çoğumuz DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun sanatçılarız. Aramızda Lisansına ve Yüksek Lisansına devam edenler de var. Disiplinlerarası üretimleri hedeflediğimiz için, aynı zamanda alanında eğitim almış, çağdaş sanatçılar, film yönetmenleri ve senarist arkadaşlarımızla da dayanışma içindeyiz.
Tiyatro insanlara bir saniye durun der
Tiyatro sanatına olan katkılarınızı ve sektördeki diğer sanatçılara nasıl ilham kaynağı olduğunuzu düşündüğünüzü söyleyebilir misiniz?
ÖE: Yakın zamanda Mitos Boyut tarafından basılan Toplu Oyunlarımın ilki, epey ilgi gördü. Bir yazar olarak metinlerimin yeni yazar adaylarını heyecanlandırdığını, farklı yazım biçimleri denemek adına onları motive ettiğini biliyorum. Bu konuda aldığım geri dönüşler beni mutlu ettiği kadar, içimdeki umudu da yeşertiyor. Tiyatro sanatına olan katkıya gelince; Tiyatro yaşadığı çağın ruhundan ve insanından beslenir. Bu nedenle her yüzyılda yeni bir form kazanır. Şu an yaşadığımız dünya içinden çıkılmaz bir kaosun ve hızın kucağına düşmüş durumda. Tiyatro ise insanlara bir saniye durun lütfen der. Biraz vaktinizi alabilir miyim? Bugünün seyircisini klasik anlatılarla doyuramazsınız. Yeni çağın değişken ve sıkılgan ruhlarına alternatif üretimler sunmak elzem diye düşünüyorum. Tiyatro çağın ve insanın nabzını tutmak, onun yüreğinin çarpıntısını işitmek, zihnini dinlemek zorundadır. Bununla birlikte seyircisini de oluşturması gerekir. Zira tiyatro sanatı aynı zamanda bir iletişim biçimidir. Dolayısıyla kendini toplumsal/sosyolojik yapıdan soyutlayamaz. Kısaca, sadece bu çağın seyircisi değil yazarları da yeni anlatım biçimlerinin peşine düşmüş durumda. Artık kimsenin uzun soluklanmalara tahammülü yok, öyleyse sıra yeni metinlere gelmiş demektir. Tek perdelik, alımlayıcıya farklı bir seyir deneyimi yaşatan sahnelemelere ihtiyaç var. Ulaşamadığımız seyirci varsa, üretimlerimizi gözden geçirmeliyiz elbet. Ama bir sanatçı olarak yeni bakış açıları ortaya koymak da vazifemiz olmalı. Kaldı ki her yazar önce bir okur, her oyuncu önce bir seyirci, her tasarımcı önce bir gözlemleyicidir.
Sahnenizde kurs veriyor musunuz? Veriyorsanız şartlarınız neler?
ÖE: Alanında uzman eğitmenlerle birlikte yürüttüğümüz eğitim ve uygulama atölyelerimiz var. Kurmaca Mektebi Online Oyun Yazarlığı Atölyelerimizde yazılan eserlerden bir seçki yapıyoruz. Yaptığımız seçki Sekizde Tiyatro Oyun Çıkarma Hobi Grubu tarafından sahneye hazırlanıyor. Böylece hem yeni yazarlara hem de sahne deneyimi yaşamak isteyen oyuncu adaylarına alan açmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bunun yanında eski bir darülbedayi geleneği olan çocuklarla birlikte tiyatro yapma fikrine sımsıkı sarılıyoruz. Çocuklar için daha güzel bir dünya inancıyla sürekli genişleyen bir buluşma çemberi oluşturmak adına yola çıktık. Onların algı dünyalarını geliştirmeyi, hayal kurmanın, cesaretin, özgürlüğün, dostluğun ve eşitliğin gücünü göstermeyi ilke edindik. Bi’Dünya Çocuk adını verdiğimiz Çocuklar İçin Oyunculuk Eğitimi, 8-15 yaş arası çocuklar için Diksiyon ve Konuşma, Role Hazırlık, Dans, Şan gibi eğitim pratikleri içeriyor. Bu sürecin sonunda çocuklar, çalıştıkları müzikali Sekizde Sahne’de sahneleyerek, oyunculuk deneyimi elde ediyorlar. Bir başka atölye ise Oyun İnceleme Atölyesi; bu çalışma, oyun yazma isteğine sahip ancak dramatik yazarlık ve oyun incelemesi konularına yabancı katılımcılar için yazma eylemine hazırlık eğitimi. Katılımcılar atölye sürecinde bir tiyatro metnini okuma ve analiz etme yöntemleri hakkında temel bilgilendirme aldıktan sonra teatral ögelerin analizine odaklı bir yöntemle oyunu değerlenmeyi öğreniyorlar. Multidisipliner sanat alanı olarak elbette Kısa ve Uzun Metraj Senaryo Yazım Atölyelerimiz, Ustalık Sınıfı Atölyelerimiz de var.
Anlamak ile onaylamak farklı şeyler
Son olarak tiyatrocu olmak isteyen sanatseverlere tavsiyeleriniz nelerdir?
ÖE: Tiyatro bir iletişim biçimidir. Her sanatçı adayının önce kendisiyle iletişiminde dürüst olmasını, sonrasında da ön yargılardan kendini mümkün olduğunca arındırmasını tavsiye ederim. Ön yargı, insanın insanı tanıma ve anlama şansını ciddi olarak baltalayan bir yaklaşımdır. Oysa bir sanatçı adayının, üretiminin nitelikli, samimi ve içten olması yargısız bir gözlem gücü elde edebilmesiyle doğru orantılı. Yanlış anlamayın, herkesi her şeyi sevin demiyorum, yargılarınızı bir kenara bırakıp gözlemleyin, okuyun, araştırın diyorum. Anlamak ile onaylamak birbirinden çok farklı şeyler.
Sekizde Tiyatro Sahnesi konuk ekiplere kapılarını açıyor mu?
ÖE: Elbette. Konuk ekiplere her daim kapımız açık. Sadece tiyatro ekiplerine değil sergi salonumuzla resim, sinema, geleneksel el sanatları, fotoğraf, eskiz, video art gibi farklı sanat disiplinlerinde üretimler yapan sanatçılara da alan açıyoruz. Dersliklerimiz ve toplantı salonlarımız hizmete hazır. Bunun için bizimle iletişime geçilmesi yeterli.
SEKİZDE SAHNE
Salon Kapasitesi: 120 Kişi
Salon Yerleşimi: Dönüşüme Açık Oturma Düzeni
Sahnemiz İtalyan Sahne Düzeni ve Meydan Sahne Düzenine imkân veren bir alana sahiptir.
Teknik Ekipmanlar: Ses ve ışık sistemleri.
Sahne Genişliği ve Yüksekliği: Genişlik 5.60, Yükseklik 3.70 Derinlik oyun düzenine göre değişmektedir.
NEREDEYİZ?
Adres: Doktor Faik Muhittin Adam Cad. NO.13 Konak Mah. Kemeraltı Konak İzmir. /35370
İLETİŞİM
0538 344 16 29