Üstüne bir şeyler yazmasam olmazdı. "Yanık" İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından sahneye konan belki de bu sezonun en iyi oyunu. Metin sizde derin izler bırakmanın yanında çok iyi bir matematikle kurgulanmış ve sürükleyiciliğini de bu denkleme oturtmuş.
İzlediğim oyunun ilk gösterimiydi. Ve sanırım siz izlediğinizde, unutamayacağınız bir 2 saat olacak.
Evet sarsılacaksınız. Canınız sıkılacak, çığlıklara iç sesinizin haykırışı eşlik edecek ve bu tuhaf bir tat bırakacak ruhunuzda. Hayatın nasıl emildiğini, ellerimizde hiç bir şeyi tutamadığımızı keşfedeceğiz belki de.
Susmanın derin, erdemli ve kasvetli yalnızlığında "gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır" şarkısını dinleyerek demleneceksiniz.
Dışarıdan gelen sesler, fırtına gibi büyüyecek ve gelip dayanacak evinizin çatısına, siz dostlarınızın ve gerçeğin mutlaklığına sığınıp bekleyeceksiniz geçmesini.
Sonunda her şey olup bitecek. Düşüp kalkamayanların yangın yerinden çıkacaksınız. Yanık her yeriniz. Yanıklardan süngülü cümlelerin izlerini kazıyacaksınız. Güzel insanların gözlerinin kaplıcalarında iyileşeceksiniz. Gülüşleriyle elinizi sımsıkı tutanlar kuş cıvıltılarının arasına götürecek sizi.
İyisi mi siz gidin bir seyredin oyunu. Barış Erdenk ismini kazıyın aklınıza. Rugerm'in gözlerine bakın arada ki; orada gördüğünüz damlaların dünyasından mutluluk aksın göğünüze.
Bir bakmışın evde rakıyı su koymuşsun, Ahmet Kaya çalıyor bilgisayarda "benim sonum dünden belli"
İç savaşa dair yazarla konuşurken kolçağı kırılmış koltuğunda, "ben yandım siz yanmayın" diyecek Ahmet Kaya'nın sesinde Wajdi Mouawad