Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Sputnik Türkiye Ofisi işvereni arasında sürdürülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine başlayan grev sürüyor.
Sendika bugün 20. güne girecek grev için bir çağrıda bulundu. Sosyal medya hesabından yapılan çağrıda şu ifadeler kullanıldı:
"Bugün sendika hakkı ve adil bir ücret talebi ile başladığımız grevimizin 20. günündeyiz. İlk günkü gibi kararlı, ilk günkü gibi inançlıyız. Greve başlarken taleplerimiz çok açık ve yasal taleplerdi. Hukuksuz biçimde işten atılan üyelerimizin işlerine geri alınmaları ve toplu iş sözleşmesinin imzalanmasıydı. 7 Ağustos’tan beri Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tanımayanlara, kanunlarımızı hiçe sayanlara karşı sessiz kalanları anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu ülkeye isteyen patron gelip, kanunları istediği gibi eğip bükerek insanları çalıştırabiliyor mu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İletişim Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı bu suçlara sessiz mi kalacak? Sputnik işvereni grevi kırmak için her yolu denerken bu ülkenin kanunlarının çiğnenmesine izin mi verecekler? Aradan geçen 20 günde işverenden tek bir olumlu adım gelmediği gibi yasadışı girişimleri de devam ediyor. Önce grevin yasadışı olduğunu iddia ederek mahkemeye başvurdular. Ancak mahkeme yürütmeyi durdurma taleplerini reddetti. Bunun üzerine grevin etkisini kırmak için Rusya’da Türk vatandaşlarını işe aldılar ama hala çalıştıramıyorlar. Türkiye’de ise işsizliği fırsat bilen kendini bilmezler, işsiz gazetecileri arayarak iş teklifleri, iş görüşmeleri yaptı. Aralarından siyasetçileri arayıp sendikayı suçlayacak kadar hadsizleşenler oldu.
"Kazanana kadar direneceğiz"
Ama şunu bilsinler ki, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini temize çekemeyecekler. Bunlar beyhude girişimler. Grev kırıcısı oldukları, meslektaşlarını yolda bıraktıkları gerçeği meslek hayatlarında hep arkalarından gelecek. Son 20 günde herkes safını netleştirdi. Kimi emeği ve dayanışmayı, kimi ise kariyerini seçti. Bizlerin safı emek, bizlerin safı dayanışma, bizlerin safı mücadeledir. Makam ve mevkilerini düşünenler değil, direnenler işçi sınıfı tarihinde yerlerini alacak. Yılmayacağız, kazanana kadar direnmeye devam edeceğiz."