Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İzmir İl Örgütü, Sivas Katliamı’nın 31. Yıldönümünde İzmir’de bir eylem düzenleyecek. TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in de katılımı ile düzenlenecek eylem, 2 Temmuz Salı günü 19:30’da Çiğli-Kasaplar Meydanı’nda gerçekleşecek.
TKH MK Üyesi ve İzmir İl Başkanı Hakan Yerlikaya 2 Temmuz’da gerçekleşecek eylemle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Siyasal İslam’ın ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Bugün yeni bir Anayasa yapacağız diye diplomasi yürüten AKP'nin ve bağlı olduğu işbirlikçi siyasal İslamcılığın bu yolu döşerken canlarımızı yaktığı önemli köşe taşlarından biridir Sivas katliamı.
AKP'nin hem sermaye düzeninin hem de emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda iktidara getirilişinin 22.yılındayız.
İktidarın uyguladığı gerici, emek düşmanı ve işbirlikçi politikalarla bugün emperyalizme daha bağımlı, yurttaşlarının çok büyük bir bölümünün en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamadığı, gerici uygulamaların toplumsal hayatın her aşamasında insanlarımızı kuşatmaya çalıştığı, emekçilerin kazanılmış haklarına dönük saldırıların yoğunlaşarak devam ettiği, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının milyonların yaşamını derinden sarsmaya devam ettiği, emeklilerin adeta açlıkla ölüme terk edildiği bir ülke fotoğrafıyla karşı karşıyayız.
Ülkemizin tüm ilerici birikiminin ve milyonlarca emekçinin ardı ardına gerçekleşen seçimler dönemi sonrası mücadeleyi her alanda daha fazla yükseltmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.
Uzun yıllar sonra başta emekliler olmak üzere toplum üzerinde yarattığı tahribatın bedeliyle yüzleşerek seçimde ikinci parti olan AKP hiç zaman kaybetmeden kurduğu gerici rejimin "hukuksal" kılıfı anlamına gelecek yeni anayasa gündemini siyaset ve toplumun başat gündemi haline getirmeye çalışıyor.
Rejim değişikliğinin düzen siyasetinde yeni konumlanışları beraberinde getirdiği ve CHP başta olmak üzere tüm düzen partilerinin sağ bir eksende sıralandığını ve bunun yeni olmadığının altı çizilmeli. Düzen siyasetinde "normalleşme" söylemlerini de bu bağlamda ele almak değerlendirmek gerekir.
Bugün AKP'nin emekçiler geniş toplumsal kesimler açısından sorgulandığı, desteğin geri çekildiği bir tabloda normalleşme adıyla yürütülen siyasetin ve yeni anayasa tartışmasının parçası olmak iktidarın "ekmeğine yağ sürmek" olarak değerlendirilmeli.
Bu tablo toplumsal örgütlenme açısından solun önünü kapatan değil açan bir dönemin içine girdiğimizi göstermektedir.
Ülkede Filistin’le dayanışma bahanesiyle gerici saldırıların yoğunlaştığı, eğitimde Türkiye yüzyılı maarif modeli gibi uygulamalarla din eksenli müfredatın dayatıldığı, dans etkinliklerinin basılarak insanların darp edildiği onlarca örnek bugün laiklik mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu bizlere her gün yeniden göstermektedir.
Laiklik mücadelesi düzen siyasetinin mücadele konusu değildir. Dinci uygulamalar karşısında yanıt olarak benzer dinsel çıkışlar yapan ve bunun örneklerini son yerel seçimlerde de gösteren bir CHP mesela laikliği ancak sulandırmak için gündemine almaktadır. Genel Başkanı Özgür Özel'in miting kürsüsünden ayet okuduğu bir parti kurulan gerici rejime uyum sağlamış, emekçileri de AKP'nin giydiremediği deli gömleğini giymeye başka bir biçimde ikna etmeye çalışan bir partidir.
Maraş, Çorum ve Sivas gibi gerici güçlerin gerçekleştirdiği katliamlar ülkemiz tarihinde kara bir leke olarak dururken yapılması gereken bellidir. Laiklik mücadelesi için ayağa kalkılmalıdır.
Çünkü laiklik emekçi sınıfların, ülkemizin ilerici birikiminin gerçek sahibi olduğu, sıkı sıkıya sarılması ve yükseltmesi gereken bir mücadele konusudur.
Bu yüzden tam da 31 yıl önce 2 Temmuz 1993'te gerçekleşen Sivas Katliamı tek başına bir anma olarak ele alınmamalıdır. O katliamda ve daha öncesinde gerçekleşen benzer katliamlarda hayatını kaybedenlere borcumuzu ve sorumluluğumuzu gericiliği ülke topraklarından söküp atarak yerine getirebileceğimiz unutulmamalıdır.
Dinci gericiliğe karşı ses yükseltecek
Siyasal İslam’ın ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Bugün yeni bir Anayasa yapacağız diye diplomasi yürüten AKP'nin ve bağlı olduğu işbirlikçi siyasal İslamcılığın bu yolu döşerken canlarımızı yaktığı önemli köşe taşlarından biridir Sivas katliamı.
Sivas'ta yakanların, AKP'yi kuranlar ve memleketi satanlar olduğu aşikâr. Siyasal İslamcılardan, onların arkasındaki güçlerden hesap sorulacaksa tarihsel ve siyasal bağ göz ardı edilmeden ikirciksiz bir Laiklik mücadelesinin hızla yükseltilmesi gerekir.
Partimiz Türkiye Komünist Hareketi tam da bu sebeplerden dolayı bir öncü güç olarak emekçi sınıfların mücadele gündemleri ve talepleriyle laiklik mücadelesinin iç içe geçtiği gericiliğe, sermayeye ve emperyalizme karşı topyekün bir mücadele sürecini örmeye çalışmaktadır. 2 Temmuz bu bağlamda bir kez daha altını çizmek gerekirse tek başına bir anma günü olarak değil bizler açısından gericilikten ve onların iplerini elinde tutan sermaye ve emperyalizmden hesap sorma iradesinin güçlendirildiği, ileriye taşındığı bir gün olarak ele alınmalıdır.
Bu vesileyle partimiz 30 Haziran günü İstanbul Kadıköy ve 2 Temmuz'da İzmir Çiğli Kasaplar meydanında yapacağı yürüyüş ve basın açıklamalarına tüm yurttaşları davet etmektedir. TKH İzmir İl Örgütü üye ve dostları da başta Çiğli halkı olmak üzere İzmirli emekçileri ve ilericileri Sivas katliamını unutmadığımızı dinci gericiliğe karşı sesimizi birlikte yükseltmeye çağırmaktadır.”