Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Çeşme Projesi hakkında basın açıklaması yaptı. Projenin davacılarından olan TMMOB İzmir İKK’nın, Danıştay 6. Dairesi’nin bilirkişi heyetinin ‘Kamu yararına aykırı’ raporuna rağmen ‘Hukuka uygun’ kararı verdiği Çeşme Projesi’ne ilişkin, ‘Bütünüyle Rant Amacı Taşıyan “Çeşme Projesi”ne Geçit Vermeyeceğiz’ başlığıyla yaptığı açıklama İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşti. Basın açıklamasını TMMOB İKK adına Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ekici okudu.

Haklılığımızı ortaya koydu

İzmir, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim bölgesi sınırlarının 2019 yılında belirlendiğini, 2020 yılında ise sınırların yeniden belirlendiğini hatırlatan ŞPO İzmir Yönetim kurulu Üyesi Yusuf Ekici, “Bu yeni kararla birlikte, Çeşme Yarımadasında güneye doğru orman olarak tescilli alanlar, kıyılar, deniz alanı ve koruma alanları, mera alanları, tarım alanları ve hatta Carufa Adası da dahil edilerek, önceki 11 adet turizm alanı ile birlikte Yarımadanın yüzde 40’ına tekabül eden bir bölge turizm alanı olarak ilan edilmiş, dolayısı ile bu alanda bir kullanım olanağı yaratılmak istenmiştir.  Bu karar; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 km kıyı alanını, yarımadanın kuzey ve güneyinde 4.000 hektarı bulan deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 4,293 hektar orman alanını, 600 hektar  mera alanı, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarının yüzde70’ini, nitelikli tarım alanları ile zeytinlik alanları, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını, yarımadada yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını içeren 16 bin hektarlık devasa kamu arazisini kapsamaktadır. Bu kararların hemen arkasından Kültür Turizm Bakanı tarafından bizzat açıklanan, toplantılar ile ortak bir proje olarak ortaya konulan Çeşme Projesi itirazlarımızı ve haklılığımızı ortaya koymuştur” diye konuştu.

Proje kamu yararı içermiyor

Projenin kamu yararını içermediğini vurgulayan Ekici, “Bu devasa kamu arazisi ve deniz alanları yatırımcılara irtifak hakkı tesisi suretiyle tahsis edilerek bu alanın tümünde ve adaları da içeren deniz alanlarında halkımızın girişine kapalı imtiyazlı bir azınlığın kullanımına özgülenmiş, girişi denetimli, bağımsız özel bir yetki alanı oluşturulacaktır.  Bu devasa kamu arazisinin ve deniz alanlarının irtifak hakkı sahibine devri karşılığı alınacak bedel kamu harcamaları için kullanılamayacak sadece alanın alt yapı yatırımlarına harcanabilecektir. Yani irtifak bedeli dahi kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacaktır. Tahsis edilecek kamu arazisi ve deniz alanları nadir bir ekosistemi barındırmaktadır.  Alan, Doğal sit alanları, su koruma havzaları, orman alanları ile çok özel niteliklere haizdir. Ancak alanın bu çok özel niteliklerine müdahale edilerek, imtiyazlı bir azınlığın hizmetine sunulmak üzere; mega yat limanları, golf sahaları, kıyı otelleri, lüks konut ve rezidanslar vb. yapılacaktır.  Kararın iptali için yürüttüğümüz hukuki süreç devam etmektedir. Konu ile ilgili yayınladığımız Çeşme Projesi Raporu, dava sürecinde bilirkişi raporları, yaptığımız açıklamalar, bilim insanlarının görüşleri ortaktır: Proje kamu yararı içermemektedir” açıklamalarında bulundu.

Geri dönülmez sonuçları olacak

Yarımada Bölgesi kapsamında yapılan doğal sit derecelerinin değiştirilmesi süreçlerinde koruma kaygısından çok, alanın korunması gereken özel değerlerinin tahribatı ve yok olmasına yol açacak yapılaşma ve faaliyetlere izin verecek şekilde sit statülerinin düşürüldüğü gerçeği ile karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Ekici, şunları söyledi: “Bölgede gerçekleştirilen ve geçmişte de davacı olduğumuz doğal sit statülerinin değiştirilmesi kararlarının, yine TMMOB olarak da davacısı olduğumuz Turizm Alanı İlanı Kararı, Çeşme Projesi gibi süreçler ile ilişkisi ve bu ve benzeri projelere yönelik ardışık etki yaratacak izinler ilişkisi aynı zamanda kurumsal yürütülen bir tahribatın da parçasıdır. Bu noktada yapılan uygulama ile bölgede izin verilen ve önü açılan faaliyet ve yatırımlar mevcut doğal ve ekolojik yapıyı bozacağı gibi getireceği ilave çevresel yükler ve ihtiyaçlar ile de bölgenin son derece kısıtlı olan kaynaklarına yönelik de ilave baskılar yaratarak kirletici etkiler oluşturacaktır. Her mevzuat düzenlemesinin altında kamu yararı taşımayan, kentlerimiz, doğal yaşam alalarımızın tahribine yol açacak uygulamaların önündeki engelleri kaldıran mekanizmalar olarak karşımıza çıktığı bugünlerde bu uygulamaların geri dönülemez sonuçları olacağı çok açıktır.”

Ortak mücadeleye davet ediyoruz

“İktidarın kentlerimize, yaşam alanlarımıza yönelik kar hırsı, rant baskısı bugünlerde tekrar dile getirilmektedir” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Ekici, “Bizler bilimden, kamudan, doğadan yana bakan, toplum yararına mücadelesinden vazgeçmeyen meslek odaları olarak bir kez daha paylaşıyoruz. Çeşme Projesi ile ilgili olarak dün neredeysek, bugün de oradayız. Kentimizi, Yarımadayı, kamuya ait alanları ranta teslim edecek, halkın girişini engelleyecek, belli bir kesimin zenginleşmesi için önümüze konulan “turizm projesi ve kalkınma” adı altında rant projesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Halkımızın geleceğini tehlikeye atacak hiçbir kent suçuna karşı sessiz kalmayacak, toplumun ve doğanın ortak yararı için mücadelemize inatla devam edeceğiz. Yaşanabilir kentler için; yaşamın bugünü ve geleceği için, yaşamına sahip çıkan, emekten ve doğadan yana tüm kurum ve kuruluşları akıl dışı girişimlere karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz. Biz mücadelenin parçasıyız, herkesi burada olmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Gizem TABAN

Muhabir/İzmir haberleri/izgazete.net

Editör: Özlem Çimen Durmaz