Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), tutuklu meslektaşları için 999 gün boyunca Mimarlık Merkezi önünde sürdürdüğü nöbeti, bininci günde İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne taşıdı. Türkân Saylan Kültür Merkezi önünde düzenlenen etkinliğe Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay, Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, meslek odası başkanları, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Seha Yüksel ve tutuklu Tayfun Kahraman’ın ailesi katıldı.
1000 gündür dostlarımız, arkadaşlarımız ve yoldaşlarımız için nöbet tutuyoruz
TMMOB İzmir İl Sekreteri Aykut Akdemir, nöbet sırasında yaptığı açıklamada, tutuklu meslektaşlarının serbest bırakılması için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı. Akdemir, “1000 gündür dostlarımız, arkadaşlarımız ve yoldaşlarımız için nöbet tutuyoruz. Mücadelemizi, bu topraklarda aklın ve bilimin öncülüğüne sürdüreceğiz. Bizi destekleyen tüm siyasi partilere ve kurumlara teşekkür ederiz. 1000 gündür sürdürdüğümüz bu nöbet, kenti ve kent hakkını savunma mücadelemizin bir parçasıdır” dedi.
Halkımızdan yana duruşumuz sürecek
Tayfun Kahraman’ın ailesinin de katıldığı etkinlikte Akdemir, TMMOB’un 70 yıllık mücadele geleneğine vurgu yaparak, “Hiçbir baskı, halktan yana olan duruşumuzdan vazgeçiremez. Arkadaşlarımızı serbest bırakmak için verdiğimiz mücadeleden geri adım atmayacağız. Bu toprakların en onurlu simgesi olan Kahraman ailesi ile birlikte, direnmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz
Etkinlikte, TMMOB’un basın açıklaması Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nden Ayşegül Yarış tarafından okundu. Açıklamada, Gezi Direnişi’ne katılan mühendis, mimar ve şehir plancılarının halk yararına çalıştıkları için hedef alındıkları belirtilerek, adalet talepleri bir kez daha yinelendi.TMMOB’un 1000 Günlük Adalet Nöbeti Basın Açıklaması başlıkları şöyle:
"Ülkemizin Aydınlık Geleceğini, Mesleklerimizi, Arkadaşlarımızı ve Gezi’yi Savunmaktan Vazgeçmeyeceğiz!
Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Arkadaşlar,
Tam 1000 gün oldu. Arkadaşlarımız, dostlarımız, meslektaşlarımız bizden alınalı 1000 gün geçti. Bizler, 1000 gündür arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz. Ne yazık ki bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz.
Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu Üyesi Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız, uydurma deliller ve kurgulanmış iddianamelerle 1000 gündür cezaevinde tutuluyor. Bu yargı süreci, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığını gözler önüne seriyor.
Arkadaşlarımız Neden Tutsak?
Arkadaşlarımız bir suç işledikleri için değil, siyasi iktidarın yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmasının bir aracı olarak tutsak edilmiştir. Onlar, mesleklerini halkın faydasını gözeterek yerine getirdikleri için cezalandırılmaktadır.
Gezi Direnişi, beşli çetelere verilen ihalelere, doğa talanına ve halkın yaşam alanlarını sermayeye satanlara karşı, emekçilerin, gençlerin, kadınların ve halkın sesi olmuştur. Tarih ve toplum vicdanında tertemiz olan Gezi Direnişi’nin bir parçası olan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları da bu nedenle hedef alınmıştır.
Adalet Talebimiz Sürecek
Buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz: Hukuku siyasal çıkarlarınız için kullanmaktan vazgeçin. Doğayı, tarihi ve halkın yaşamını savunmak suç değildir. Mesleklerimizi ve toplumumuzu bilimin ışığında aydınlatmak suç değildir.
Siyasi İktidarın Politikaları ve Direnişimiz
Siyasi iktidar, her krizi emekçilerin haklarını törpüleyerek, toplumu baskı altına alarak atlatmaya çalışmaktadır. Arkadaşlarımızın 1000 gündür tutuklu olmasının temel sebebi, tüm halk kesimlerini sindirme politikasıdır. Ancak bizler, bu yıldırma politikalarına karşı direneceğiz.
Gezi Direnişi’nin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu ve adil bir ülke umudumuzu diri tutuyoruz. Gezi teslim alınamaz. Gezi’nin sesi, emekten, eşitlikten ve adaletten yana kuracağımız yarınların umududur.
TMMOB ve Bağlı Odaların Misyonu
TMMOB’un en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanmak ve kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın TMMOB’ye yönelik cezalandırma çabaları, toplumcu çizgimizden duyduğu rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır.
Mesleklerimizin gereği olarak, halka ait olanı korumak ve kamu yararını savunmak, bizlerin temel görevidir. İstanbul’un en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak da bu sorumluluğun bir parçasıdır.
Son Çağrımız:
Hiçbir dava ve karar, Gezi’nin demokratik kamuoyu ve yasalar önündeki meşruiyetini gölgeleyemez. 1000 günün sonunda bir kez daha haykırıyoruz: Arkadaşlarımızı serbest bırakın! Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin!"