Batuhan KAYA/İz Gazete- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Ticaret Odası haziran ayı olağan meclis toplantısına katıldı. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun eşlik ettiği Tugay, toplantıda bir konuşma gerçekleştirerek aynı zamanda meclis üyelerinin de sorularını yanıtladı.
Milli Yüzücü Sakçı'ya plaket
Su Sporları Avrupa Şampiyonası'nda Avrupa şampiyonu olan milli yüzücü Hüseyin Emre Sakçı Başkan Tugay ve İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'in elinden plaket aldı.
Milli Yüzücü Emre Sakçı konuşmasında, "İZTO desteklerini hiçbir zaman esirgemedi. Güzel bir yolda ilerliyoruz. İstiklal Marşı okunurken o duyguyu yaşamak çok tarifsizdi. Bizleri çok daha güzel günler bekliyor" dedi.
Başkan Cemil Tugay ise, "Bir sporcumuz böyle bir başarı kazandığı zaman bu güzel milletin ferdi olmanın onurunu hatırlıyoruz. Bu ülkeden umudu kesmek üzere olan gençlere de ilham veriyor. Çalışırsanız başarırsınız seninle gurur duyuyoruz" dedi.
"Birlikte yürüyelim"
Tugay konuşmasında, "Bana verdiğiniz fırsat için teşekkür ederim ama diğer taraftan birbirimizi anlamak ve yolumuzun kesiştiği yerlerde destek olmak gerekiyor. Ben sadece Cemil Tugay değilim, Büyükşehir Belediye Başkanıyım. Bu şehirdeki herkesin hizmetinde olmanın sorumluluğunu hisseden ve oylarınızla bana bu görevi verdiğiniz için gurur duyan ve bunun gereği olarak önümüzdeki süreçte hayran olduğum ve hemşerisi olmaktan onur duyduğum bu güzel şehre hizmet edeceğim. Ortak noktada buluşmak üzere bir yol yürüyelim. İZTO'nun bu köklü kurumun İzmir halkı için yaptığı her şey için teşekkür ediyorum. Ekonomi Üniversitesi'nde temel atma töreninde bulunamadığım için üzgünüm. Ancak gönlüm orada sizlerleydi. İZTO’nun İzmir için yaptığı her çalışmada yanında olduğumu bilmenizi isterim. Sizler değerli insanlarsınız. Bu cümleyi EBSO'da da kurmuştum. Çünkü biliyorum aslında bir işletmeyi yürütmek, üretim yapmak, istihdam sorumluluğu taşımak ve ayakta kalmak adına mücadele etmek zor. Böyle zorluklar içerisinde yatırımınız için çalışıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
"Bağırmakla olmuyor"
Memur ve işçi eylemleri hakkında konuşan ve “Bağırmakla olmuyor” ifadelerini sarf eden Tugay, “Emekçilerimizin hakları, işsizlerin sorunları, yoksul insanların ihtiyaçları çok değerli ancak bunlar bir yerde bağırmakla olmuyor. Bunu anlatabilmemiz ve anlamamız lazım. Bunu söylemek zorundayım. Çünkü bir maddi hata olarak görüyorum. Dünyada yalnız değiliz bizden başka insanlar da var. Birilerinin sorunların çözümü için çalıştığını bilmek ve anlamak gerekiyor” dedi.
Mal varlığımı açıklamakta tereddüt ettim
Yerel seçimler öncesinde malvarlığını açıklamakta tereddüt ettiğini belirten ve İzmir’de 25 yıllık CHP iktidarından ötürü bir yorgunluk olduğunu kaydeden Tugay, “Bu akşam milli maçımızda birlik olacağız. Yıllardır çok büyük umutlar besledik ancak hayal kırklığına uğradık. İnşallah bu akşam şansımız yaver gider. Sizlerden özür dileyerek söylemek istiyorum ki başarı şans ile olmuyor, emek ile oluyor. Seçim kampanyasında arkadaşlarımıza dedim ki her şeye kulağınızı tıkayın ve çalışın. Bu şekilde seçim sonucu başarılı oldu. 25 senelik CHP iktidarından sonra bir yorgunluk ve endişe vardı. Parti içerisinde yaşanan sıkıntılar da vardı. Ben bile bazen söylenenlere inanamadım. Mal varlığını açıkla dediler tereddüt ettim. Çok mu olur dedim yok dediler. Açıkladığım zaman siz zengin değilmişsiniz diyenler oldu. Hiç önemli değildi. İhtiyacımız olan zenginliğin kendinizle ve yaşadığınız çevre ve toplum ile gurur duyduğunuz o gururun size hissettirildiği zenginlikler olduğuna inanıyorum. Mesleğimi tam zirvesinde bırakıp başkanlığa geçerek büyük bir mutlulukla bu görevi yapıyorum. Biz kesin kazanırız diyebilirdik. Biraz aklımızla sahada olmayı başarabilseydik” dedi.
Akıl ve bilimden yararlanmak gerek
Herhangi bir sorunun çözümünde akıl ve bilimden yararlanmak gerektiğini söyleyen Tugay, “İşin özeti şudur; her sorun çözülebilir ama önce doğru ve yanlışı görebilmeniz, doğru için mücadele edebilmeniz ve mutlaka akıl ve bilimden yararlanabilmeniz gerekiyor. İzmir’in kimliğiyle alakalı defalarca söylendi. Bir şeyi akıldan çıkarmadan bu yolu yürüyün. İzmir’e sadece bugünüyle değil geçmişiyle de bakmalıyız, bir yerel yönetici için bu çok önemlidir. Şehrimizin geçmişindeki, mesela Türkiye’nin ilk fuarının İzmir’de kurulması gibi şeylere baktığımızda doğrudan söyleyeceğimiz şey şu, İzmir her şeyden önce bir ticaret kentidir. İzmir Limanı’nda yapılan ihracattan, Ege’nin verimli tarım topraklarından ve bölgemizin doğal kaynaklarından ötürü olduğunu biliyoruz. Başka ne kimlikler var diye baktığımızda kültür ve sanat kenti olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Limana yaklaşan gemileri izledim
Geçtiğimiz günlerde “İzmir’i turizm kenti yapmak gibi bir vizyonum yok” söylemiyle turizmcilerde hayal kırıklığı yaratan ve oldukça tepki çeken Tugay, turizme dair düşüncelerini, “Şehrimizi özel yapan şeyin ne olduğu çok belli. Bir konuşmam da bana bir gazeteci turizmle ilgili düşüncelerimi sorduğunda İzmir'in çok sorunu olduğunu ve bu sorunları halletmeden turizm baş kenti olmaz dedim. Ben Alsancak'ta limana yanaşan kruvaziyer gemilerini izledim. O turistlerin dönerken çantaları boştu. Muhtemelen yiyip içtikleri de çok değildir. Bir taraftan gemiler gelsin istiyoruz ama diğer taraftan bununla ilgili üzerimize düşeni yapmıyoruz. Niteliksiz alışveriş yapmasını bekliyoruz. İnciraltı'nda muhteşem bir yer var, düzenleyip insana güven veren bir hale getirmeliyiz. Yeşilimiz yetersiz. Yollarımızda sorunlar var. Çok fazla sayıda tarihi mirasımız var. Çalışmalarımız olsa da yeterince hızlı değil. Bunlar varken ben siyaset mi üreteyim? Turistler gelsin mi diyeyim? Gelsin de ne yapsın? Orada yeniden canlandırılmayı bekleyen 180 dönüm alan var. 10 yıllardır konuşulmuş. Miras yeniden canlandırılsın ve turistlerin ziyaret edeceği yer olsun diye gerekeni yapmamışız. Aynı şey Kemeraltı, Agora, Basmane’nin söyleyebiliriz. Bunların böyle olduğunu görmeden İzmir'i turizm kenti yapacağız demenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. İzmir bir turizm kenti olmalıdır. Ancak bunları hazırlamadan turistleri sadece yedirmeye çalışırsak Türkiye'nin maruz kaldığı niteliksiz turizmi uygulamaktan öteye gidemeyiz. Ben istiyorum ki öncelikle İzmirliler İzmir'de yaşarken keyifle bu şehrin her yerinden faydalansın. Yoksulluğu da çevre sorunlarını da halletmiş olalım. Biz bu şehirde sağlıklı insanlar olarak yaşamaya başlayalım. Bunlar olduktan sonra zaten turistler gelir” diye ifade etti.
İzmir için kimsenin hayal etmediklerini hayal ediyorum
İzmir için kimsenin hayal etmediği şeyleri hayal ettiğini söyleyen Tugay, “Sağlık turizmini de Pamucak sahilinde nitelikli ve tertemiz tatil yapmalarını hayal ediyorum. Her yıl daha ileriye nasıl gideriz, sosyal tesislerimiz nasıl daha fazla artar diye konuşmalıyız. Urla'nın gastronomi şehri olma konusunda nasıl ilerlediğini biliyoruz. Urla Türkiye'nin eşsiz bir gastronomi merkezi olacak. Antik kentlerimize daha fazla bütçe ayıracağız. İki ay 20 gün oldu göreve başlayalı 4. Çin heyetini ağırladık. Her gelen İzmir'e yatırım yapmak istiyordu. Biz de buna benzer çalışmalar yapmazsak başaramayız. İzmir kendi iç sorunlarını olması gerektiği gibi giderirken sahip olduğu güzellikleri korumak ve nitelikli insanlar olmayı başarmalıyız. Belediyelerin yürütmek zorunda oldukları temel belediyecilik hizmetleri var. Temizlik, yol kaldırım, toplu ulaşım gibi hizmetlerdir” dedi.
İş var ama işi yapacak kişi yok
Nitelikli işsizlik olduğunu ve bazı işleri yapacak nitelikte personel bulunamadığını ifade eden Tugay, “Nitelikli işsizlik yok, niteliksiz işsizlik var. Ekilecek topraklar var ama tarımda sürekli geriliyoruz. Kırsal alanda, köylerde yaşayan nüfusumuz gittikçe azalıyor, gençlerimizin hiçbiri tarım yapmak istemiyor. Bir tarafta ekin biçebilecek, aileden çiftçi olarak yetişmiş gençlerimiz ve topraklarımız var ama o toprakları ekecek insan bulamıyoruz. Bir yerlerde iş var ama o işi yapacak kişi yok. Mobilyacılar mobilya, tekstilciler tekstil üretiyor ama markalaşamıyorlar. Bunlarla ilgili yeterli çalışmamız da yok” şeklinde konuştu.
Gelinliklerin yüzde 70'i Mimar Kemalettin'de üretiliyor
Türkiye’deki gelinliklerin yüzde 70’inin Mimar Kemalettin’de üretildiğini ancak bu firmaların bir isminin olmadığını ve markalaşamadıklarını kaydeden Tugay, “Bugün Mimar Kemalettin’de bir festival vardı oraya gittim. Türkiye’de üretilen gelinliklerin yüzde 70’i Mimar Kemalettin’de üretiliyormuş, İtalyan firmalarına fason üretim yapıyorlarmış ama hiçbirinin adı yok. Bütün bunlar üzücü, bunun karşılığında da elinden geldiğince çaba gösteren insanlar var. Türkiye’nin ilk fuarına sahip olan İzmir’de her fuara sahip çıkan bir tavrı İZTO gösteriyor. Önümüzdeki aylarda çok önemli fuarların gerçekleşmesi için de çok önemli bir katkı sunuyorsunuz. Gerçekten çok minnet doluyorum ama şu da bir gerçek ki bunu hakkıyla değerlendiren kimler var diye düşündüğümde aklıma çok az sayıda kişi geliyor. Var olan bu potansiyeli değerlendirmek adına belediyemize de düşenler var” dedi.
İzmir'i gelecekteki tehlikelere hazırlayacağız
Önümüzdeki yıllarda karşımıza çıkacak sorunlara İzmir’i hazırlayacağını söyleyen Tugay, “Gıda sorunu, su sorunu ve enerji sorunu yaşamaya devam edeceğiz. Bunu kabul etmemek, görmemek, bunu görmeyi ertelemek yapabileceğimiz en büyük hatalardan biridir. Bunlar, sahip olduğumuz her şeyi tehdit ediyor. Ne buraya gelecek turistlerden ne altyapıdan ne de üst yapıdan bahsetmemizi gerektirecek bir durum kalmayacak. Arkadaşlarımla birlikte söz verdiğim gibi İzmir Planlama Ajansı’nı kurduk. Bu ajansın en büyük görevlerinden biri iklim krizine karşı çözüm üretmektir. Sağlıklı Kentler Birliği DSÖ’nün Türkiye’deki temsilcisidir. İzmir ve Karşıyaka sağlıklı kent olması itibariyle Türkiye’de en fazla mesafe katetmiş yerlerdendir. Şüpheniz olmasın yaşayacağımız o kötü şeylere bu kenti hazırlayacağız” diye konuştu.S
“Sokak köpekleri yasa tasarısı”
İZTO Meclis Üyelerinden birinin AKP’nin Sokak Köpekleri Yasa Taslağı’na ve sokak köpekleri için ne gibi çözümler üreteceğine dair sorduğu soruya yanıt veren Tugay, “Geçmişe döndüğümüzde pek çok çalıştay yapıldığını ve ne yapılması gerektiğinin çok açık olduğunu düşünüyorum. İşin doğrusu şudur; normalde sahipsiz hayvan kendi sağlığı için sorun çıkarabilme potansiyeli olan bir noktadadır. Sokak hayvanları normal hayvan yaşam süresinin üçte birine kadar yaşayabiliyorlar. Pek çoğu hastalık, kaza ya da şiddetten hayatını kaybediyor. Bu hayvanların bunu yaşamaması lazım. Yapılması gereken şey kısırlaştırma ve kontrolsüz çoğalmanın durdurulması, sahiplendirmeler yapılması ve sokakta yaşayan hayvanların da belediyeler tarafından bakılacağı yerler inşa edilmesidir. Karşıyaka’da 10 tane veteriner ve hayvansever Karşıyaka halkıyla önemli bir başarı elde ettik. Uzun zamandır Karşıyaka’da yavru köpek doğmuyordu. Var olanlar beslenme noktalarında besleniyor, tedavi ediliyordu. Dışarıdan hayvan getirmeler olmasa Karşıyaka çok daha ileri bir noktada olabilirdi. Aynı şeyi İzmir’in tüm ilçelerinde yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir eylem planı aslında ortaya koyduk. Problemli hayvanların yoğun olduğu bölgelerde toplu çalışmalar yaparak İzmir’de hiçbir hayvanı öldürmeden bu sorunla başa çıkabileceğimize inanıyoruz. Türkiye’nin genelinde yapmak istemeyecek başka kentler olduğunu düşünüyorum ve bunu doğru bulmuyorum. Bir belediye de imkansızlıklar içerisinde olduğu için bunu yapamıyorsa merkezi hükümetin bunu çözmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer bizler insansak, cezai ehliyeti olmayan bir hayvanı öldürme hakkına sahip değiliz. Bir insan bir başka insanı öldürdüğü zaman sokaktaki bütün insanları öldürdü diyebiliyor muyuz? Bir köpek ve sokak hayvanı insana zarar veriyorsa ki veriyor bunun nedenlerini bulmak, o nedenlerin üzerine gitmek aslında yapmamız gereken şeydir. Yakın vadede çıkarılacak kanunla şikayet edilen köpeklerin toplanmasıyla ilgili belediyeler üzerinde bir baskı oluşturulacağını görüyorum. İzmir’de yapabileceğimiz şey de barınakların sayısını arttırmak ve şartlarını iyileştirmektir. İzmir halkından da bizim çabalarımıza destek olmalarını istiyorum” dedi.