İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaziantep'te "5113 Deprem ve Sosyal Konut Anahtar ve Tapu Teslim Töreni"nde yaptığı “Otobüs seferlerini işletemiyorlar. İzmir Körfezi kaderine terk edildi. Her şeye para buluyorlar iş SGK borçlarına gelince kırk dereden su getiriyorlar. Vizyonsuz bir zihniyetle karşı karşıyayız” açıklamasına yanıt verdi.
Otobüsler gayet iyi çalışıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘otobüsler işlemiyor’ sözlerine ESHOT’un 2025 bütçesiyle yanıt veren Tugay, şunları söyledi:
“’Otobüsler işlemiyor’ demek ne demek anlayamadım. Çünkü bizde otobüsler gayet iyi işliyor. Hatta bu sene yeni 620 otobüs almayla ilgili kararımızı paylaştık. Bütçede var zaten. Otobüs seferleri ya da toplu ulaşımla ilgili her şey sürekli bana her gün günlük olarak raporlanıyor. Göreve başladığımdan bugüne kadar iyi gidiyor. Seferlerin aksaması gibi bir konu söz konusu değil.”
Sorumlu kötü ekonomi, biz değiliz
Belediyelerin SGK borçlarının ‘kötü ekonomi yönetimi’ nedeniyle oluştuğunu hatırlatan Tugay, “Bu SGK ya da vergi konusu her gündeme geldiğinde çok büyük rahatsızlık duyuyorum. Bu konu, ülkenin ekonomisinin bozulmasından kaynaklanan bir konu. Geriye doğru baktığınız zaman İzmir Büyükşehir Belediyesi de dahil pek çok belediye 2021 yılında… Onun öncesinde pandemiyle olan dönemde başladı. Ama pandeminin etkisi geçtikten sonra durup dururken bu ülkede bir ekonomik kriz yaşandı. Yani birilerinin verdiği hatalı kararlardan dolayı bir anda döviz çok yükseldi, her şeyin fiyatı çok yükseldi. Alım gücü düştü. Bir anda inanılmaz kötü bir ekonomik krizin içine girdik. Öyle bir dönemde memur ve işçi ücretleri de ister istemez, zorunluluktan dolayı, yüksek enflasyondan dolayı kat kat kat arttı. Yani 2-3 sene içerisinde 8-10 katı yükseldi ücretler. Ücretler her yükseldiğinde belediyelerin ödemesi gereken SGK ve vergi yükümlülüğü de yükseldi. Yani eğer o enflasyon olmasaydı, o kötü ekonomik kararları verenler, o kararları vermemiş olsaydı… Kimlerin verdiğini bu millet hatırlasın. Hiçbir zaman unutmasın. Türkiye neden ekonomik kriz yaşadı? Türkiye'ye o krizi yaşatan kimdi? Hangi yanlış kararlarda direttiler de o enflasyon ortamı oldu. Onlardan sonra neden ücretler kat kat arttı? Ücretler kat kat artarken belediyelerin gelirleri artmadı. Neden artmadı? Ve bunlardan dolayı belediyeler SGK'ya ve vergi dairelerine borçlandılar" dedi.
Bu ülkenin tüm kurumları zorluk yaşadı
Sorumlunun belediyeler olmadığının altını çizen Tugay, "Bunların sorumlusu bu ülkenin ekonomisini kötü yönetenler. O gün onlara sebep olanlar, kalkıp bunun üzerinden belediyelere ekonomik bir zulüm uygulamaya çalışıyorlar. Ekonomik zulüm uygulamaya çalıştıkları kurumlar, halka hizmet eden kurumlar. Dolayısıyla böyle uyduruk birkaç konser gibi laflarla gerçek suçu örtemezler. Yaptıklarını çok ayıplıyorum. Yani devletin, millete hizmet eden kurumlara yardımcı olmak yerine onlara ekonomik zulüm uygulamasını kınıyorum. Bunu bir de sanki israf edilmiş gibi, bundan dolayı böyle bir durum yaşanıyormuş gibi ifade etmeleri de tamamen yalan. En başta AKP belediyeleri, en başta MHP belediyeleri, bu ülkenin bütün belediyeleri, sadece belediyeler değil bütün kurumlar o zorlukları yaşadı. Bugün belediyelerin devlete ödemesi gereken vergi ve SGK borçları, devletin alacaklarının sadece yüzde 1’i. Bu kadar küçük. Yüzde 99’undan bahseden yok. Ama sadece CHP’li belediyeler özellikle çalışmasın diye, halkın gözünde onları karalamak için yalanlarla belediyeleri suçluyorlar. Kınıyorum bunu. Milletimiz ekonomik krizi yaşatanları, bugün bu yoksulluğu yaşatanları, insanlarımıza bu işsizliği yaşatanları hatırlasın. Hiçbir zaman unutmasın. Belediyelere değil, onlara sebep olanlara bakacaklar.”
AKP siyasetçileri çalışmalarımızdan bahsetmiyor
“Körfez kaderine terk edildi” sözlerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘doğru bilgilendirilmediği’ sözleriyle yanıt veren Tugay, şöyle konuştu:
“Körfezle ilgili konuya gelince… Sayın Cumhurbaşkanına belli ki İzmir'in AK Partili siyasetçileri, bizim burada yaptığımız çalışmalardan hiç bahsetmiyor. Bahsetmedikleri için de Sayın Cumhurbaşkanı, bizim burada şu anda Körfez için yaptığımız çalışmalardan anlaşılan bihaber. Ondan dolayı böyle söylüyor olmalı diye düşünüyorum. Çünkü daha yeni tarama çalışmasını başlattık bizim görevimiz olmadığı halde. 4. faz inşaatı son hız devam ediyor. Yakında bitireceğiz. Bizim yaptığımız, tamamen kendi kaynaklarımızla yaptığımız çalışma. Yağmur suyu ayrıştırmaları dahil İzmir'in dört bir köşesinde altyapıyla ilgili çalışmaları bir taraftan yapıyoruz, bir taraftan yakın gelecekte daha yoğun yapmak üzere planladık. Bu arada da ne rica ediyoruz? Hazineden para istemiyoruz, devletten para istemiyoruz. Ama yurt dışından kendi bulduğumuz, kendi yaptığımız ön anlaşmalarla almak için anlaştığımız krediler için mevzuat gereği, mecburen Hazine’nin bir onayı gerekiyor. Hazine’nin garantisi de gerekmiyor, Hazine’nin kefaletini de istemiyoruz. Onlardan istediğimiz maddi hiçbir şey yok. Kanun diyor ki buna Hazine onay verirse kullanabilirsiniz. Sadece onay vermesini bekliyoruz. Onu yaparlarsa zaten sorun olmayacak. Yapmasalar da kendi kaynaklarımızla canımızı dişimize takacağız. Bu artık İzmir'in onurudur. Bize atılan bu iftiraların altında kalmamızı hiç kimse beklemesin. Böyle bir şey olmayacak. Biz İzmir Körfezi'ne de İzmir'in tamamını da, Türkiye'ye de sahip çıkacağız. Halkımızın ihtiyacı olan bu hizmeti yapacağız. Körfez temizlenecek. Gereken neyse hepsini yaparız. İzmir'in AK Partilileri Cumhurbaşkanı’na doğru bilgi versin. Yoksa ben mektup yazacağım, kendisine anlatacağım. Öyle görünüyor.”