Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal, CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ile röportaj yaptı. Narlıdere’de partililerle gerçekleştirilen saha çalışması sırasında yapılan röportajda Özkan, çarpıcı mesajlar verdi.
‘Seçimler kazanılırsa Urla Kayyum’u ne olacak’, ‘CHP’de Atatürkçüler tasfiye mi ediliyor?’, ‘Kimlik siyaseti kaygısı taşıyor mu?’ sorularına cevap veren Özkan ayrıca, Tunç Soyer’in ‘İktidarın belediye başkanı olmak istiyorum’ sözlerini de röportajımızın ikinci kısmında yorumladı.
Sizi İzmir’de çok az görüyoruz. Sebebi nedir?
Ankara’daki görevim nedeniyle... Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası var… Hocaya demişler ki, “Senin hanım çok geziyor. Biraz sahip çık” hoca da demiş ki, “inanmıyorum.” Bir üç beş derken bir gün köy toplanmış, demişler ki, “Hocam hanıma sahip çık, çok geziyor” Hoca, “Benim hanım gezmez” demiş. “Bunu nerden söylüyorsun” denilince hocaya, “Sizin dediğiniz kadar gezse bizim eve de uğrardı” demiş. Benim durumum da o. Eve uğrayamıyorum Ankara’daki görevim nedeniyle. Hele bu seçim nedeniyle iki, iki buçuk yıldır yürüttüğümüz kampanya nedeniyle eve uğrayamadım. İzmir’e gelemedim. Aile burada, çocuk İzmir’de okula gidiyor. Hanım burada, yerimiz yurdumuz burası. Ama sorunumuz şu: Bazı görevler hasretleri büyütür.
Hangi görevler? Bilmeyebilir insanlar…
Kampanyayı yürütüyorsunuz, medya ilişkisini yürütüyorsunuz, genel başkanla ilgili partiyle ilgili bütün medya görevlerini siz yapıyorsunuz. Bunun ağırlığı çok yüksek. Burada eğri odunun kapıdan içeri girmesine izin vermemek felsefesi yatar. Burada yanlış bir şeye izin vermemek felsefesi yatar. Bütün medya ilişkilerini ben kuruyorum. Bütün röportajlar, kampanya, kampanyaya katkı bütün bunları yapıyoruz. Tam iki buçuk yıldır kampanya sürüyor. Eve gelemiyorum. Başta eşim ve oğlum olmak üzere bütün İzmirlilerden özür diliyorum. Ama görevim oradaki görev yani. Bu hasret 15’i sabahı o mutlu güne uyandığımızda bitecek.
‘İzmir'in prangaları çözülür'
Tunç Soyer, “İktidarın belediye başkanı olmak istiyorum” diyor. Bunun nasıl farkı olur?
Çok büyük farkı olur. İktidarımızda bütün belediye başkanlarımız mahrum bırakıldıkları, ayrımcılığa tabi tutuldukları ekonomik koşullardan kurtulurlar. Bizim belediye başkanlarımıza özel uygulanan zulüm var. Bu zulüm ortadan kalkar. Bizim belediye başkanlarımız uluslararası projelere imza atarlar. İzmir kurtulur, İstanbul kurtulur, Türkiye kurtulur. İstanbul’un ayağındaki pranga çözülür, İzmir’in elindeki pranga çözülür. Aklımızdaki prangalar çözülür. Türkiye bambaşka bir yüzyıla uyanır.
Belediye başkanlığına yine aday olacak mısınız?
Ben milletvekiliyim. Şimdiye kadar hiç resmen belediye başkan adayı olmadım.
‘Kayyum düzenine son vereceğiz'
Urla’da kayyum var. 15 Mayıs’ta CHP iktidar olursa… Ne olacak?
Böyle bir rezillik olamaz. 15 Mayıs geldiğinde demokratik seçim hakkına herkes saygı gösterecek. Urla’da seçim belediye meclisi içerisinden yapılacak ve yerine gelecek. Bununla ilgili tüm düzenlemeleri yapacağız. Kayyum düzenine son vereceğiz.
Kendi kayyumunuzu atamayacaksınız…
Hayır ne bizim ne de başkasının kayyumu. Siz hiç Urla’ya gittiniz mi son dönemde? Tavsiye ederim sokakları köstebek yuvası. Vatandaşın yürüyeceği bir yer yok.
Urla’da böyle yapacaksanız, örneğin Diyarbakır’da kayyuma ne yapacaksınız?
Her yerde mecliste seçim olsun. Yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Onun için diyoruz, anayasa değişikliği. Biz söz veriyoruz kayyum düzenine son vereceğiz. Urla’da da Diyarbakır’da da…
31 Mart’a kadar mevcut kayyumlar mı yönetecek?
Yasal engellerimiz var onları kaldırabilirsek 31 Mart’ı beklemeye gerek yok. Bir yıl beklemeye gerek kalmaz.
O süreçte kendi kayyumumuz da olmayacak diyorsunuz?
Kayyumdan kayyuma fark yok. Biz kayyum uygulamasına karşıyız.
‘Mustafa Kemal Neferiyim'
Siz PM’ye giremediğinizde Canan Hanım (Kaftancıoğlu), “Ben çizdirdim” dedi. O gün, twitter profil fotoğrafınızı, ‘Atatürk’ yaptınız. CHP’nin Atatürkçülerden arındırıldığına dair bir sitem mesajı, bir ima var mıydı orada?
Hayır, hayır. Ben Atatürk sancağı taşıyan bir Mustafa Kemal neferiyim. Mustafa Kemal’in sancağını göğsümüzde taşıyoruz.
Ama tam o dönemde değiştirdiniz twitter profilinizi.
Hayır ben her dönemde taşıdım. Orda burada taşırım. Ben Mustafa Kemal’in ideolojisine inanan onu gelecek yüzyıla taşımaya çalışan bir siyasetçiyim. Cumhuriyet Halk Partisi onun kurduğu ev o yüzden baba ocağı diyoruz. CHP bizim baba ocağımız.
‘Partide Atatürk hassasiyeti az olanlar biraz hakim hale geldi’ gibi eleştirileriniz var mı?
Hayır asla. Bu konuştuğumuz şey dört yıl öncesine ait. Dört yıl öncesi bir profil değiştiriyoruz onun üzerinden dört yıl geçti. Diyelim ki üç yıl oldu. Bizim Canan Hanımla hiçbir problemimiz yok. Öyle bir şey yok. Arkadaşlarımız kendi dünya görüşleri çerçevesinde davranabilirler ama ben partimi tartıştırmam. Hiçbir zeminde tartıştırmam. Kurultayın iradesi üstüne bir irade var mı? Ben kurultayın iradesine saygılıyım. Demek ki bir eksiğimiz olmuş.
“CHP’de Atatürkçüler tasfiye ediliyor” şeklindeki eleştirilere katılmıyorsunuz o zaman?
Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Katılmam. Kim Atatürkçü değil ki CHP’de. CHP üyeliğini kabul eden herkes, üye bağıyla bağlı olan herkes Atatürkçüdür. Onun dışında bir şey kabul etmem ben. Bu evin içerisinde çeşitli fikirler, renkler her zaman olur. O başka bir şey; Atatürk’e düşman olmak, karşı olmak başka bir şey. Atatürkçülük nasıl zayıflar. Partinin kurucusu Atatürk.
‘Müthiş devrimci çıkış'
Kürtler ve Aleviler adlı iki video geldi Kılıçdaroğlu’dan. Çok da yankı uyandırdı. ‘Kimlik siyaseti’ kaygısı taşıyor musunuz?
Kimlik siyaseti kaygısına karşı müthiş bir devrimci çıkış. Bu anlayışı ortadan kaldıran müthiş devrimci bir çıkış.
“Gerginlik siyaseti yapılıyor” şeklinde eleştiriler var.
Tam tersi. Kendisine karşı el altından yürütülen bu tür baskılara karşı, söylemlere karşı bütün duvarları yıkan Türkiye’yi özgürleştiren bir hareket. Geleceğin Türkiye’sinde hiçbir siyasetçi, hiç kimse etnik yapısı, dini inancı ile ilgili ayrımcılığa maruz kalmayacak. Herkes insani özellikleriyle, gerçek olan kimliğiyle yürüyüşüne devam edecek.
Kürt sorununun meclis çatısı altında çözümü İkinci Yüzyıl Beyannamesi’nde de var.
Evet mecliste çözeceğiz.
Seçimler bittikten sonra yeniden bir ‘açılım süreci’ mi yaşanacak?
Öyle bir şey yok. Sorunların çözümü sadece açılımlarla veya tanımlamalarla olacak bir şey değil. Oturulacak, konuşulacak. Ezber değil sorunların çözümü. Sorunun çözümü için tüm taraflar oturacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde karar verecekler. Ama bu hendek kazdırmak, Habur Sınır Kapısı’nı açtırmak, teröristleri silahlarıyla içeri almak, gizli kapaklı anlaşmalar yapmak değildir. Oslo değildir, reddederiz. Biz her şeyiyle açık bir partiyiz. Gizli kapaklı hiçbir işimiz olmaz.
Açıkça her şey konuşulacaksa, gerçek bir barış süreci diyebilir miyiz buna?
Evet, evet… Bir kardeşlik süreci... Barışla, kardeşlikle olur sorunların çözümü. Bunun için de her şey apaçık olmalı. Herkes her şeyi bilecek, gizli kapaklı bir şey olmayacak. Onun yeri de meclistir.
‘Her şeyi anlatacağım'
Cevaplarınız için teşekkür ederim. Kamuoyunda sizinle ilgili ağır iddialar da dolaşıyor. Ancak şimdi seçim gündeminden çıkmak istemedim. 15 Mayıs’tan sonra bunlarla ilgili açık ve köşeli bir röportaj yapmak istiyorum sizinle.
Ben teşekkür ederim. Söz veriyorum seçimlerden hemen sonra, tüm konuları açıkça konuşmak üzere yeniden buluşacağız. Her şeyi anlatacağım, merak etmeyin.