İzTV’de Bülent Kepenek’in sunduğu B Planı’nda bu hafta mayıs ayında Urla’da düzenlenecek Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali ele alındı. Festivalin detaylarını ve yapılacak etkinlikleri Festival Direktörü Gülper Ergün anlattı. Festivalin, dünyanın birçok yerinde uzun yıllardır yapıldığını ancak Türkiye’de ilk kez yapılacak olduğunu söyleyen Ergün, şunları söyledi: “21 yıldır gastronomi sektöründe çalışıyorum. Gastronomi festivallerine, fuarlarına gidip gelirken sektördeki birçok arkadaşım gibi, ‘Ya bizim mutfağımız, bu kadar iyiyken niye hak ettiği yerde değil’ diye düşünüp oradan bir arayışa çıktık. Bundan 4-5 yıl önceydi küçük bir araştırma yaptık; Akdeniz havzasında bu işi yapmayan tek ülke bizmişiz. Bu işi, Fransa- İtalya 3-4 yerde yapıyor. Dibimizde Yunanistan bile 6 yıldır bu işi yapıyor. Gastronomi zaten kendi başına birçok diğer disiplini motorize gücü olmuş durumda. Buna en çok yakışan da sinema, çünkü her tabağın bir öyküsü var. Gastronomi de bir sanat dalı olarak bakılması gereken bir şey, çünkü altında çok fazla tarih çok fazla gelenek çok fazla kültürel aktarım biriktiren bir sektör. Gastronominin, Akdeniz havzasında bu kadar zengin olmasının sebebi; iyi tarım olmazsa iyi gastronomi de olmaz. Bu kadar güzel bir iklimde, bu kadar çok çeşitli tarım ürünlerinin olduğu yerde güzel gastronomi de çıkıyor.”

Başkan Eşki: Pazaryerlerini modern ve hijyenik hale getirmek için çalışıyoruz Başkan Eşki: Pazaryerlerini modern ve hijyenik hale getirmek için çalışıyoruz

Urla çok özel bir yer

Yer olarak neden Urla’nın seçildiği sorusunu yanıtlayan Ergün, “Yarımada gastronomisini hedefliyoruz ama yer Urla. Çünkü Urla çok özel bir yer oradaki şeflerimizin de katkılarıyla, çabalarıyla parlamış dünya üzerindeki en fazla Michelin Yıldızın’ın olduğu iki noktadan biri. Oradaki şeflerin, işletmecilerin, profesyonellerin çok ciddi çabaları var. O çabalara biraz omuz atabilsek bizim için çok mutluluk verici olur. Oradaki şeflerimiz, yeşil yıldızlar alıyorlar. Bu aslında doğadan beslendiklerini, topraktan tabağa yaptıklarının kanıtı oluyor. Urla ile yarımada aslında. Yarımadanın otları, enginarı, zeytini, üzümü üstüne bir de bizde deniz de var. Yani sadece yeşil ekonomi değil mavi ekonomi de var. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde gerçekten Urla yegâne bir yer aslında” dedi.

Sofra çok kıymetli

Gastronomi ve sinemanın birleşiminin heyecan verici olduğunu ifade eden Ergün, “Festival ve konser arasındaki farkı koymak gerekiyor, çünkü festivalin bir tavrı, tarzı, ana fikri vardır. Biz çok güzel filmler izleyeceğiz, çok güzel müzikler dinleyeceğiz, çok güzel workshoplar, masterclasslar, söyleşiler, paneller, tadımlar yapacağız. Aynı zamanda çok derinlikli işler de konuşacağız kıymetli misafirlerimizle. Danışmanlar kurulumuzda, Ercan Kesal, Ahmet Güzelyağdöken, Ezel Akay, Levent Köstem, Levon Bağış, Müge Akgün, Nihat Özdal, Nilahan Aras, Pınar Kartal Timer, Sırma Güven, Zeynep Atakan yer alıyor. Tema olarak; ‘Sofradan Beyaz Perdeye’ dedik, masaya dönüş gibi bir tema işleyeceğiz. Üzerinde çok durduğumuz ve işleyeceğimiz bir iş çünkü o sofrada o akşam bütün aile sadece yemek paylaşmıyor bütün gününü paylaşıyor. Duygularını, üzüntülerini, mutluluğunu paylaşıyor. O yüzden o sofraya dönüş teması çok kıymetli. Bunun sinemaya yansıması da inanılmaz. Ülkede çok ciddi bir gastronomi, çok kıymetli bir sinema var. Gastronomi sineması konusunda umarım bu festival bir öncülük yapmış olur” diye konuştu.


 

Dolu dolu program

Programa dair detayları anlatan Ergün, “Urla bize çok büyük olanaklar sağlıyor. Aynı anda 2-3 yerde söyleşiler farklı farklı paneller yapacağız. Merkez Urla Dam ama dış etkinliklerimiz de var. Özellikle dış etkinliklerde; yurt dışından gelen basını, şefleri ve yönetmenleri getireceğimiz, Urla’yı anlatacağımız etkinliklerimiz var. Bin 500 kişilik bir festival alanı var ve orada müzik hiç durmayacak. Orada bir açık sahne kuruyoruz. Şu anda 30’a yakın film geldi. Onları eliyoruz. 3 gün boyunca onları izleyeceğiz” dedi.

Muhabir: NİL KAHRAMANOĞLU