Yazar Adil Yıldırım, aşkın insanın kendini keşfetme yolculuğu olduğunu belirterek, ilişkinin süresinden çok bireylere kattığı anlamın önemli olduğuna dikkat çekti. Kadın-erkek ilişkileri, aşkın farklı deneyimlenişi ve Sevgililer Günü hakkında merak edilenleri yanıtlayan Yıldırım, aşkın zamanla sınırlandırılamayacağını vurguladı.

İzmir aşkın ve özgürlüğün şehri mi?

Adil Yıldırım’a göre İzmir, aşkı ve özgürlüğü bir arada yaşatan özel bir şehir. “İzmir’e gelen biri, denizden gelen rüzgârla birlikte aşk duygusuna kapılır. Burası, insanların keyif odaklı yaşadığı, bireysel alanlara saygı duyulan bir şehir. İzmir’de aşk, baskı olmadan, anlayış ve özgürlük içinde yaşanır” diyen Yıldırım, şehrin romantik atmosferine dikkat çekti.

Aşk nedir?

Yıldırım, aşkı insanların kendilerini ifade etme ve anlaşılma ihtiyacı olarak tanımlıyor. “Aşık olan kişi, partnerinde kendini ve ruhunu bulmak ister. Aşk, yüzyıllardır heyecanını kaybetmeyen bir yaşam sevincidir” diyen yazar, aşkın insan ruhunu besleyen ve dönüştüren bir deneyim olduğunu belirtti.

Kadın ve erkek aşkı farklı mı yaşar?

Kadın ve erkeklerin aşkı farklı şekillerde deneyimlediğini ifade eden Yıldırım, kadınların aşkı daha derin ve yoğun yaşadığını söyledi. “Kadın, aşık olduğunda kendini keşfetmeye başlar. Duygusal gelgitler içinde bir yaşam deneyimi yaşar. Erkek ise aşkı daha mantık odaklı yaşar. Ancak bir erkeğin duygulara tamamen teslim olması zaman ve sabır gerektirir” sözleriyle iki cinsiyet arasındaki farklara dikkat çekti.

Uzun vadeli bir ilişkinin sırrı ne?

Yıldırım’a göre uzun süren ilişkiler her zaman daha anlamlı değildir. “Bazen hayatımıza altı ay giren biri bize çok şey katar, bazen de altı yıl süren bir ilişki hiçbir katkı sağlamaz. Önemli olan, ilişkinin süresi değil, yaşattığı duygular ve kattığı anlamdır” diyerek ilişkinin niteliğinin zamandan daha önemli olduğunu vurguladı.

Aşkta fedakârlık gerekli mi?

Aşkın anlayış ve saygıya dayandığını belirten Yıldırım, fedakârlığın önemli ancak sınırlarının iyi belirlenmesi gerektiğini söyledi. “Partnerler birbirini olduğu gibi kabul etmeli, bireysel alanlarına saygı göstermeli. İzmir bu anlamda özel bir şehir, burada aşk yaşarken özgürlük de önemlidir” dedi.

Sevgililer Günü: Anlamlı mı, ticari mi?

Sevgililer Günü’nün ticari bir tarafı olsa da asıl önemli noktanın, sevdiğiniz kişiyle özel anlar yaratmak olduğunu belirten Yıldırım, “Bugüne anlam veremeyenler, sevgi ve bağlanma duygusunu tam olarak anlayamayanlar olabilir. Sevgililer Günü, sevdiğiniz insan için çaba göstermeye değer bir gün” diyerek bu özel güne olumlu baktığını belirtti.

Aşkın zamana sığmayacağını ifade eden Adil Yıldırım, sözlerini şu cümleyle noktaladı:

“Aşkın zamanı olmaz.”

Yazar Adil Yıldırım, kitap imza ve söyleşi etkinliği için İzmir Agora Alışveriş Merkezi’nde okurlarıyla buluştu. Biz de kitaplarını imzalatmak için sırada bekleyen okurlarıyla röportaj yaparak onlara aşkı sorduk:

Sevgililer Günü’nde aşk üzerine: İnsanlar ne düşünüyor?

14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken, aşk üzerine düşünceler de farklılık gösteriyor. Kimileri aşkı ilahi bir duygu olarak tanımlarken, kimileri için aşk insanın kendini keşfetme sürecinde bir yol arkadaşı. Peki, insanlar aşk hakkında ne düşünüyor? İz Gazete olarak birbirinden farklı bakış açılarını derledik.

Aşk sadece ilahi olana mı hissedilebilir?

28 yaşındaki Ayşegül Komaroğlu’na göre aşk, yalnızca ilahi olana yöneltilebilen bir duygu. Ona göre koşulsuz sevgi, yalnızca yaratıcı katında var olabilir. “Bizler onun avatörleri olarak dünyada bu sevgiyi keşfetmeye çalışan insanlarız” diyen Komaroğlu, yeryüzündeki bazı insanların da aşkı anlamamız için rehberlik ettiğine inanıyor. Adil Yıldırım gibi isimlerin bu yolculukta önemli bir yere sahip olduğunu belirten Komaroğlu, aşkın yalnızca madde boyutuna ait bir his olmadığını savunuyor.

“Aşk, kendini ararken bulunur”

25 yaşındaki Akın Aydın’a göre aşk, insanın kendini tanımasıyla ilgili bir süreç. Ona göre aşk, yalnızca bir başkasına duyulan his değil, kişinin kendini keşfetme yolculuğunun bir parçası. “Aşk insanı ikiye böler” diyen Aydın, bir tarafın bireysel hayata devam ederken diğer tarafın ilişkiye katkı sunduğunu söylüyor. Gerçek aşkın, insanın kendini ararken karşısına çıkabileceğini ifade eden Aydın, “Kendini bilmeyen bir insan gerçekten aşık olabilir mi?” sorusunu yöneltiyor.

İzmir'in ulu ağacı: Bin yıllık Kunduracı Çınarı heybeti ile büyülüyor İzmir'in ulu ağacı: Bin yıllık Kunduracı Çınarı heybeti ile büyülüyor

“Aşk bana uğramadı”

33 yaşındaki Savaş Aydoğan ise aşkı hala deneyimleyemediğini söylüyor. Erkeklerin genellikle aşkı içlerinde yaşadığını ve bunu dışa vurmadığını belirten Aydoğan, fazla değer verildiğinde aşkın uzaklaşabileceğini düşünüyor. Erkeklerin aşkta “şımarabildiğini” ifade eden Aydoğan, kendisinin bugüne kadar aşkı tatmadığını dile getiriyor. “Aşkın beni bulması lazım, ben onu seçemem” diyen Aydoğan, yaşadığı kısa süreli duyguların gerçek bir aşk olmadığını düşünüyor.

“Aşk koşulsuz sevebilmektir, ilk görüşte aşk var”

24 yaşındaki Demet Artun’a göre aşk, sebepsiz ve koşulsuz bir bağlılık. İlk görüşte aşkın mümkün olduğuna inanan Artun, “İnsan farkında olmasa da aşık oluyor ve zamanla bunu anlıyor” diyor. Aşkın hem en mutlu hem de en üzücü anları beraberinde getirdiğini ifade eden Artun, bu duygunun insanı hasta edebileceğini de ekliyor.

“Aşk acı çekmektir”

17 yaşındaki Duru Eken için aşk, kaçınılmaz bir şekilde acı getiren bir duygu. Eski sevgilileri geri kazanmaya çalışmanın anlamsız olduğunu düşünen Eken, “Ne kadar çok çabalarsan, karşı taraf o kadar güçlü hisseder” diyor. Ayrılıkların gerçek yüzleri ortaya çıkardığını belirten Eken, aşkın sonunda da başında da acı barındırdığına inanıyor.

“Erkekler ilk aşklarını unutamıyor”

17 yaşındaki İrem Canayakın’a göre erkekler, ilk aşklarını asla unutamıyor. “Ne kadar severlerse sevsinler, ilk aşkları onların hayatında kalıcı oluyor” diyen Canayakın, kadınların ise “son aşk” olmak istediklerini söylüyor. İlk aşkı olmanın büyük bir avantaj olduğunu belirten Canayakın, erkeklerin geçmişte yaşadığı duyguları geride bırakmakta zorlandığını ifade ediyor.

Sevgililer Günü yaklaşırken, aşkın herkes için farklı anlamlar taşıdığı bir kez daha ortaya çıkıyor. Kimi aşkı ilahi bir boyutta görürken, kimi için aşk acıyla özdeşleşiyor. Ancak herkesin hemfikir olduğu bir konu var: Aşk, insanın en derin duygularına dokunan, hayatı şekillendiren güçlü bir his.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ