Veli-Der İzmir 2 Nolu Şubesi, okulların açılmasıyla birlikte gündeme gelen sorunlara ilişkin açıklama yaptı. Veli- Der İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Turgut Aydın, taşımalı eğitimin kaldırılmasına tepki göstererek “Eğitim hakkından ilk vazgeçilen kız çocukları ve özel eğitim gereksinim çocuklar olacak. Birçok yerde kamu yurdu yok. Köy çocuklarına tek adres olarak tarikat ve cemaat yurtlarını, pansiyonlarını gösteriyorlar” dedi.
Veli-Der İzmir 2 Nolu Şube, yeni eğitim öğretim yılına başlayan okullarda temizlik, güvenlik ve taşımalı eğitim başta olmak üzere yaşanan sorunlara ilişkin açıklama yaptı. Taşımalı eğitimin kaldırılmasının öğrencileri tarikat yurtlarına mecbur bıraktığını kaydeden Şube Başkanı Turgut Aydın, şunları söyledi:
“Ulaşıma zam nedeniyle okul terkleri artıyor”
“Türkiye'de 25 yıl önce 1989-1990 eğitim öğretim yılında sadece iki ilde taşımalı eğitim vardı. ‘Çağ atladık’ dediler, son 22 yılda art arda köy okullarını kapattılar. Taşımalı eğitim, ülkemizin her yerinde bütün illerde uygulanır hale geldi. Ekonomik kriz, yoksulluk arttıkça kamuda, özellikle eğitim alanında durmaksızın tasarruf tedbiri kararları açıklanıyor. Tasarruf diye açıkladıkları kararlardan biri de tasarruf tedbirleri genelgesi ve 1 Ağustos yönetmelik değişikliği ile taşımalı eğitime getirilen sınırlama oldu. Eğitim öğretimin başlamasıyla taşımalı eğitimin olduğu okullarda sıralar boş, veliler ulaşımın pahalılığı nedeniyle servis ücretlerini karşılayamıyor, okul terkleri artıyor. Tüm çocuklara taşımalı eğitim hakkı sağlanmaz, bu yönetmelik değişikliği geri çekilmezse köylerdeki tüm çocuklar, yoksulluk ve eşitsizlik arttığında, eğitim hakkından ilk vazgeçilen kız çocukları ve özel eğitim gereksinim çocuklar olacak. Birçok yerde kamu yurdu yok. Köy çocuklarına tek adres olarak tarikat ve cemaat yurtlarını, pansiyonlarını gösteriyorlar. Buralarda çocuklarımızın başlarına neler geldiği hepimizin malumu. Ayrıca ÇEDES projesinde olduğu gibi eğitimci niteliği taşımayan manevi danışman adı altında din adamları yurtlarda istihdam ediliyor. Yani yurtlar da çocuklar için bir kuşatma aracı haline getiriliyor. Bir an önce 1 Ağustos'ta açıklanan taşımalı eğitim yönetmenliğindeki değişiklik geri çekilmelidir. Taşımalı eğitimle okullara ulaşan tüm çocukların okullara ulaşımı ücretsiz karşılanmalıdır. Okula ulaşım her çocuğun en temel kurumsal hakkıdır. Milli Eğitim Bakanlığı tüm çocukların kurumsal eğitim hakkından, okula erişiminden sorumludur.”
Temizlik sorunu 30 bin atamayla çözülmez
Okullarda yaşanan temizlik sorununun, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıkladığı 30 bin temizlik görevlisi atamasıyla çözülemeyeceğine dikkat çeken Aydın, şu ifadeleri kullandı:
“Okullarımızda temizlik sorunu içinden çıkılmaz bir kısır döngüye dönüştü. Biz veliler okullara temizliğe çağrılıyoruz. Okullarda temizlik görevlisi istihdamı için biz velilerden paralar isteniyor. Okullarımızda hastalıklar yaygınlaşıyor. Okullarımızdaki temizlik sorunu halk sağlığı sorununa dönüşmeye başladı. Velilerin, öğretmenlerin okulları temizlediği ve okullarda çöp yığını görüntülerinin ortaya çıkmasıyla Bakanlık, geçtiğimiz hafta okullardaki temizlik görevlisi ihtiyacının ancak yüzde 25'inin karşılanabildiği 30 bin temizlik görevlisinin daha alınacağını açıkladı. Kamu okulu sayısı 60 bin 743. 30 bin temizlik görevlisinin istihdamı ile bu sorunun çözümü mümkün değil. İş gücü Uyum Programı ile günde 566 TL'ye haftanın 3 günü güvencesiz, asgari ücretin yarısının da altında, güvencesiz ve sadece kaza sigortası ile çalışmanın olağanlaştırılmaya çalışıldığı bir program bu sorunun çözülmeyeceği çok açık.”
“Tasarruf adıyla açıkladığınız tüm gerçekleri reddediyoruz”
Aydın, eğitimden ‘tasarruf’ gerekçesiyle yapılan kesintilerin kabul edilemez olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Her yıl olduğu gibi Bakan, bu yılda okullarda para toplanmadığını açıkladı. Her veli her öğretmen, ülkemizdeki herkes bu açıklamanın gerçek dışı olduğunu biliyor. Yıllardır eğitime yeterli bütçe ayrılmamasının sonucu olarak bağış adı altında paralar toplanıyor. Temizlik emekçilerin istihdamı da velilerden toplanan bu paralarla çözülmeye çalışılıyor. Anayasa'da net olarak tanımlanan sosyal devlet ilkesinden, sosyal devletin sorumluluklarından ‘tasarruf’ gerçekleri ile tek tek vazgeçiliyor. Her yeni güne eğitimde yeni bir ‘tasarruf tedbiri’ ile başlıyoruz. Tasarruf adıyla açıkladığınız tüm gerçekleri reddediyoruz. Çocuklarımızın yaşamı, sağlığı, kamusal, laik eğitim hakkı, temiz bir okul ortamında eğitim görme hakkı tasarruf gerekçesi olamaz.”