Sevgili kardeşim, yazar dostum Aydoğan Yavaşlı’yı bugün kaybettik..

O İstiklal Savaşı’mızın ilk kurşununu atan Hasan Tahsin’i öğrenci ve çocuklarımıza tanıtmak için “Ben Hasan Tahsin” kitabını yazan, yurtsever, ilerici ve üreten bir öğretmen yazardı.. On binlerce gence ve çocuğa bizim Hasan Tahsin’i tanıttı..

Ben bu kahramanımızı yetişkinlere tanıtırdım, o benden daha önemliydi, çünkü okullu çocuklara tanıtmaya ömrünü adadı.. Böyle bir işbölümü yapmıştık..
Son dönemde İz Gazetemizde son derece nitelikli ama hep iktidarın yarattığı yobaz düzeni iğneleyen, ama edebiyat dünyasındaki “sol soslu gizli faşizmi” sergileyen ironik yazılar kaleme aldı.

En yakın dostu ve ağabeyi Tarık Dursun K. gibi komple bir üretken yazardı. Eskiler, böyle muharrirlere “Velud kişi” derler. Daima üreten, ürettiği kitaplarından gelen üç kuruşu ile geçinen ve ailesine bakmaya çalışan, kitapları arka arkaya basılan, daha önemlisi Anadolu’da okuyucunun ayağına giden, nice şehir kasaba ve köyümüzde, onbinlerce çocuğa kitabını imzalamış olan tam emekçi, ama daima itilmiş, kakılmış, yaşadığımız şehirde tıpkı bana yaptıkları gibi yoğun bir karanlık çember içinde yok edilmeye çalışılmış bir yazardı.

Biz, ikimiz bu çemberi, İstanbul’un bizleri keşfetmesi ve sonuna kadar desteklemesi ile kırdık, parçaladık. İzmir edebiyat kelepçesini öyle aştık, geçtik..
Tarık Dursun K.’nın en yakın ve evinden çıkmayan bir yazar arkadaşı olmasına rağmen, onu hiçbir “Tarık Dursun K. edebiyat anmasına” çağırmazlardı.

Sivas katliamında gönüllü gittiği otelde eşi Melahat’ın yanarak, kendisinin katliamdan güçlükle kurtulmasına rağmen, akşam televizyonlarda öldüğü bildirilmesine rağmen, İzmir’de hiçbir Madımak katliamı anmasına çağırmadılar, aksine hep kuyusunu kazanlar mikrofonlarda artistlik yaptı..

Kendimizden bir örnek daha.. Düşünebiliyor musunuz?.. Cumhuriyet Gazetesi “Yunus Nadi Ödülü” sahibi olmama rağmen, 50 yıldır okuyucusu olduğum ve Ege’nin yurt çapında tanınan en ünlü kurtuluş savaşı yazarı olmama rağmen, Cumhuriyet Gazetesinin bu yıl APİKAM’daki 100.Yıl Kutlamasına gazetenin temsilcisi eski fuarcılık müdürü (!), beni ve Aydoğan Yavaşlı’yı çağırmadı.

Edebiyat dünyasında Aydoğan’ı kıskananlar, onu çok hırpaladı, dünyayı ona zehir ettiler, sonunda Aort damarı patladı, güçlükle kurtuldu, kalp hastası olarak yazmaya daha büyük emekle devam etti..
Sonunda kalbi bugün sabah durdu..
Aydoğan kitaplarıyla yaşayacaktır.
Vefatında bir gün önce ilk kurşunun atılışının yıldönümünde 15 Mayıs 2024 günü onu aradım.. “Hastanedeyim Onkoloji servisinde 65 yaşındaki erkek kardeşimin ağır hastalığı ile uğraşıyorum” dedi. Zor konuşuyordu..

İçime oturdu.. Dün aradım. Kardeşini sordum. Çok acı şeyler söyledi. Onu fazla üzmeden konuşmayı kısa kestim.
Bugün daha uzun konuşup, teselli edecektim.
Ama, ölüm haberi geldi..
Aziz Nesin, Tarık Dursun K., Muzaffer İzgü’den sonra edebiyatımızın en üretken çocuk yazarını ve gazete makalecisini kaybettik.
Ben daha yaşıyorum, anısını yaşatacağız.

Editör: Özlem Çimen Durmaz