Yenidoğan bebeklerin tedavi süreçleri ve ölümlerinden çıkar sağladıkları ileri sürülen ve 10 bebeğin ölümünden sorumlu oldukları belirtilen "Yenidoğan Çetesi"ne ilişkin hazırlanan iddianamede yeni detaylar ortaya çıktı. 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, çetenin faaliyetlerini yürüttüğü hastanelerin listesi de yer aldı. İddianamede, ihmaller sonucu bebeğini kaybeden ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı belirtildi.
İddiada ismi geçen şüphelilerin aralarında geçen görüşmelerde, Birinci Hastanesi'nde büro işçisi olarak SGK kaydı bulunan Emine Avcı’nın aynı hastanede acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı’yı arayarak hastanede tedavi gören bir bebeğin ailesinden Hasan Basri Gök'ün elden para aldığı ve bu konu hakkında bilgisi olup olmadığını sorduğu, 'örgüt adına hareket ederek hastanelerden sevk edilmesi gereken bebekleri bağlantı kurduğu şahıslar aracılığıyla Fırat Sarı isimli örgüt liderinin işleyişinde olan yenidoğan yoğun bakımlarına sevk işlemlerini takip edip gerçekleştiren Hasan Basri Gök'ün Yenihayat Hastanesi'nden yabancı uyruklu bir bebeği Birinci Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakımı'na sevk ettirdiği' belirtildi.
Aileden 2 kat fazla para istemişler
Sevki yapılacak bebek ile ilgili olarak Hasan Basri Gök’ün Birinci Hastanesi'ne sevk ettirmek için bebeğin ailesinden günlüğü 5 bin TL’den anlaşmak istediği, daha sonra örgüt içerisinde şahısların bir çok görüşme yaparak hasta sevki hakkında görüştükleri, Birinci Hastanesi'ne sevki yapılacak olan bebeğin hastanede günlüğü 2 bin 500 TL'den yatırılacağı, ancak örgüt içerisindeki şahısların bebeğin ailesine hastanenin günlük 5 bin TL para istediğini söylediği ve bebeğin ailesinden yarı yarıya kazanç elde etmek istedikleri yer aldı.
Hastane durumu farketmesin diye işlemleri bizzat takip etmiş
Ailenin parayı hemen veremeyeceğini söylemesi üzerine örgüt lideri Fırat Sarı’nın Hasan Basri Gök’e para göndererek hastaneye 5 günlük yatış için, 12 bin 500 TL para yatırmasını söylediği ve aileden daha sonra 5 günlük yatış için 25 bin TL para istedikleri, durumun hastane tarafından öğrenilmemesi için Hasan Basri Gök’ün işlemleri bizzat takip ettiği, aile hastaneye geldikten sonra Hakan Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor
Şeyhmus olarak tanıttığı, ilerleyen süreçte bebeğin hastanede öldüğü, ailenin tüm süreç için hastaneye ödeme yapacağı zaman bu durumun ortaya çıktığı, Hasta Hakları işlemlerine baktığı değerlendirilen Emine Avcı'nın bu durum hakkında polise giderek şikayetçi olacağını Hakan Doğukan Taşçı’ya söylediği, bunun üzerine Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök gerçekleşen görüşmelerde alınan paranın komisyon ücreti olduğunu belirttikleri kıyatlıra geçti.
Bunun üzerine Hasan Basri Gök’ün Emine Avcı’yı arayarak olayı anlattığı, alınan paranın komisyon ücreti olduğunu, Fehmi Alperen'in örgüt adına x hastanelerden bebek bularak örgüt lideri Fırat Sarı’nın anlaşmalı olduğu yenidoğan yoğun bakımlarına maddi menfaat temin etmek için (sevk yaptıran 112 çalışanı da) bu şekilde çalıştığını belirttiği, Emine Avcı’nın 'bizim hastanede böyle yapamazsın ya Hasan bey bu değil Fehmi Bey de nasıl çalışıyor çok iyi biliyorum, ben ben hiç bu işin şeyi yok savunulur tarafı yok, sen böyle çalışıyorsan biz senden bebek almıyoruz' diyerek, bu olayı resmiyete dökeceğini söylemesi üzerine Hasan Basri Gök’ün 'Tamam siz beni dinliyor musunuz, siz bunu resmiyete döktüğünüzde peki ben sizin hastanenizi resmiyete dökmeyecek miyim bundan sonra, hastanede o kadar illegal olay' dediği aktarıldı. Bunun üzerine Emine Avcı’nın telefonu kapattığı ve görüşmenin burada sonlandığı belirtildi.
"Sana 'öldür' dediler 15 gün önce"
Hasan Basri ve Hakan Doğukan arasında devam eden görüşmelerde, Hasan Basri’nin 'Sana öldür dediler on beş gün önce Hasan'a diyorsun ki aile ile ilgilenmedi aile olay çıkardı diyorsun adama' şeklinde görüştükleri ve çocuğun geç ölmesi nedeniyle bu şekilde olayların yaşandığı şeklinde görüşme gerçekleştirdikleri, ailenin parayı ödememesi üzerine hastanenin vefat eden bebeğin çıkışını yapmadıkları şeklinde görüşmelerin yapıldığı değerlendirildi.
Aile İlçe Sağlık Müdürlüğü'ne şikayette bulununca cenazeyi teslim etmişler
Konuyla ilgili iddianamede yer alan söz konusu konuşmalar şöyle:
"Gıyasettin Mert Ö.: Emine aramış Doğukan'a bağırmış 'siz nasıl para alırsınız' diye. Tutanak tutmuşlar Doğukan'a bak belgeli yani bunlar tutanak tutmuşlar.
İlker G.: Şu an ağzım açık kaldı ne diyeceğimi bilemedim ben. Çocuk çocuk neredeymiş?
Gıyasettin Mert Ö.: Kalp hastası Birinciye gelmiş ex. Birincide ex olmuş içerde para kalıyo işte bi seksen bin lira.
Üç beş gün üç be gün önce ex oluyo, ex olduğu gün de ben ordaydım. Doğukan dedi yani 'bir tane bebek ex olmuş ben sonra yanına uğrayayım' filan dedi. Doğukan zaten yüzü benzi atmıştı. Gittiğimde o gün olmuştu böyle bir şey hatırlıyorum yani şöyle bir şey ex olduğunu filan o gün ordaydım ben yani o gün patlamış.
İlker G.: Bir hafta oldu diyelim.
Gıyasettin Mert Ö.:Aynen
İlker G.: Tamam
Gıyasettin Mert Ö.: Emine tutanak tutuyor Doğukan'a.
İlker G. : Emine kim?
Gıyasettin Mert Ö: Birincinin hasta yatışı ya o Ali Aksu'nun sağ kolu varya Emine. Tutanak tutuyo güya Doğukan'a, arıyor fırça atıyo 'bak ben fırçayı attım tutanağı tuttum falan filan diyor. Tutanağın fotoğrafını aile çekiyor tamam mı, bununla şikayet oluyor bu arada bunlarda niye patlıyo bebek ex oluyo Emre yine para istiyor, seksen bin lira para vermeniz lazım diyor. Aile de diyoki 'veremeyiz', 'veremezsen bebeğini veremem' diyor. Üç gün içinde parayı getirmezseniz kimsesiz mezarlığına defnederiz, mezarını bile bulamazsın' diyor. Bunlar abartı olabilir bilmiyorum. Bu seviye geliyor İlçe Sağlığa gidiyorlar İlçe Sağlık'ta şikayet ediyolar sonra ilçe sağlıktan hastaneyi arıyorlar aile bir daha hastaneye gidiyor aileyi kapıda karşılıyorlar exini (cenazeyi) teslim ediyorlar."
582 yıla kadar hapis talebi
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
Hastanelerin mal varlıklarına el konulması istendi
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları istenilen iddianamede, ''ayrıca sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi'' talep edildi.