Bir Güney Kore dizisinden uyarlama Bahar'ı Türk izleyicisi de çok sevdi.

Çünkü konu çok klişe ve çok sık yaşanılan bir konu: Aldatma/Aldatılma...

Senin de başına gelmiştir canım okur...

Hayır gelmedi cevabını verenler sadece fark etmemiştir ya da öğrenmek istememiştir.

Bu kadar net söylüyorum.

Evet hepimiz aldatıldık.

İstisnasız.

Sadece bazılarımız güvenli ortamı bozulmasın, keyfi kaçmasın diye kulağının üstüne yattı o kadar.

Ama çoğumuz hislerimizin peşinden gidip ne var ne yoksa ortaya çıkardık ve öğrendik.

Ben tam iki kez yaşadım bu yıkımı.

Yıkım diyorum çünkü özellikle her şey çok iyi gidiyor, çok seviliyorsun zannederken aldatılmak Thor'un çekicini beynine yemiş gibi dağıtıyor insanı.

***

İlk bölüm: Şok ve İnançsızlık

İlk kez aldatıldığınızda büyük bir şok yaşarsınız. İnanmak istemezsiniz. O bana bunu yapmaz dersiniz. Gerçeği kabul etmek yer çekiminin varlığını kabul etmekten daha zor gelir. Bu benim başıma nasıl geldi sorusu beyninin gri hücrelerini en güçlü uyuşturucudan daha çabuk yok eder!

***

İkinci Bölüm: Öfke ve intikam alma duygusu

Aptal yerine konmuş olmanın getirdiği öfke ile 'şimdi ben de senin dünyanı başına yıkacağım' hırsıyla gelen intikam duygusu kol kola girer ve panzehiri mümkünsüz bir zehir oluşturur.

O zehri hiçbir laboratuvar oluşturamaz. Kafanın içinde geriye sararsın. Şüphe tohumları içine ilk düştüğünde sorduğun hesaplara aldığın "Sen paranoyaksın, sen şizofrensin" suçlamaları o zehrin en ölümcül damlalarını oluşturur. Bu hisler normaldir ama sağlıklı yönetilmelidir.

***

Üçüncü Bölüm: Üzüntü ve hüzün

İhanete uğramış olma hissi kalbini, beynini paramparça eder. En sevdiğin, en güvendiğin öyle bir yara açmıştır ki geleceğin gözünde koca bir kara deliktir. Artık kimseyi böyle sevemem ama en kötüsü artık kimseye güvenmem der kendine acırsın.

***

Dördüncü bölüm: Özsaygı kaybı

Kendini suçlamaya başlarsın. Karşındakine hissettiğin öfke canını o kadar yakar ki bunu 'acaba ben mi yanlış yaptım' hissiyle göğsünde yumuşatmaya çalışırsın. Bak işte en büyük yanlış da budur. Ama aldatılan herkesi bir gün gelip vurur.

***

Beşinci bölüm: Kabullenme ve iyileşme

Bak işte burada kişisel olarak kendimden örnek vereyim.

Ben ilk aldatıldığımda yukarıdaki her şeyi yaşayıp sessizliğe gömüldüm ve o şerefsizin hayatından buhar olup uçtum. Ne hesap sordum, ne beni kiminle aldattığını merak edip araştırdım. Tenezzül etmedim.

Ama ikincisinde öyle olmadı. Artık antremanlıydım! Çok af edersiniz ebesinin bile kulaklarını çınlattım. İtibar kaybı için elimden gelen her şeyi yaptım. Beni aldattığı insanı buldum nasıl bir ikili oyun içinde olduğunu karşı tarafa anlattım ve sonra dedim ki hadi al şimdi hayrını gör! Rezil kepaze ettim ama öyle böyle değil... Ayrıntısı daha çok var, anlatmaya değmez.

***

Hangisi doğru dersen ben de sana onu kalbin bilir derim. Hangisini yapmak istersin onu yap,.

İster tek kelime etmeden hayatından buhar ol, uç.

İster dünya aleme rezil et.

Hangisi yüreğinin yangınını soğutacaksa onu yap.

Ama bir tek şey yapma.

Kabullenip, sineye çekme.

Bu kadar aşağılanmanın bedeli ne ev, ne araba, ne para ne de başka bir maddi menfaat olmamalı.

Sen kimsenin arada bir lütufta bulunduğu tercihi değilsin.

Sen kendi değerini bil ki herkes de onu bilsin.

Zorda kalırsan aklına hep Bahar gelsin.