Batuhan KAYA/İz Gazete- Türkiye tarımsal üretimde her geçen gün geriye gider ve yüzde 70’leri bulan gıda enflasyonuyla boğuşurken, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi eski Başkanı Ferdan Çiftçi, çiftçilerin yaşadıkları zorlukları ve sebeplerini İz Gazete’ye anlattı.
Çiftçi, Türkiye’nin 1980’lerden bu yana tarım politikalarında ithal ikameci politikalardan ithalata dayalı politikalara geçtiğini, bu değişiklik nedeniyle buğday, gübre, mercimek ve baklagiller dahil birçok tarım ürününü ithal eder, gıda enflasyonunun yükselişini engelleyemez hale geldiğini ifade etti.

Çiftçi, tarımsal üretimin zor yanlarından bahsederek, çiftçiliğin neden yapılması zor bir meslek olduğunu, “Çiftçilik, çok zor bir zanaattır. Tarımsal üretim açık hava koşullarında yapılan ve kontrol edebildiğimiz faktörlere bağlı olarak yapılır. Çiftçiler bu zorlu koşullarda, ekonomik koşulları da düşündüğümüz de çok zor şartlarda üretim yapmaya çalışıyorlar. Bugün çiftçilerin en büyük sorunu para kazanamamaktır. Çiftçiler, ürettikleri ürünleri değerinde satamıyor, finansman sıkıntısı yaşıyor ve yüksek girdi maliyetleriyle düşük ürün fiyatları kıskacı altında, küresel iklim değişikliğinin de getirdiği koşullarda üretim yapmaya çalışıyorlar. Tüm bunlar çiftçilerimizi zorluyor ve üretimden kopuşlarını hızlandırıyor” diye açıkladı.

Gıda enflasyonunda şampiyon

Gıda enflasyonunda en yakın rakibine 65 puan fark atarak yüzde 70’le birinci olan Türkiye’nin, bu durumla karşılaşmasının bir tesadüf olmadığını ve topraklarımızdan doğan ve tüm dünyaya yayılan tarım ürünlerini dahi ürettiğimizi ifade eden Çiftçi, “Biz, dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisi olarak bilinirdik. Durum böyleydi ancak 1980 sonrası uygulanan tarım politikalarıyla birlikte ne yazık ki üretime dayalı, ithal ikameli politikalardan ithalata dayalı politikalara geçtik. Ne yaptık? ‘Burada maliyetler yüksek, yurtdışında daha ucuz’ dedik, pamukla başladı ithalat süreci ama geldiğimiz noktada her kalemden ithalat yapıyoruz. Buğdayı, baklagili, yağ ürünlerini, pamuğu, mercimeği ve diğer birçok ürünü ithal ediyoruz. Bu ithalat bir kısır döngü şeklinde devam ediyor. Sadece tarımda değil hayvancılıkta da bunu görüyoruz. Et fiyatlarını ithalatla düşürmeye çalıştık ve geldiğimiz noktada fiyatlarını yukarıya gidişini kesinlikle engelleyemedik. Şu anda yıllık yüzde 70 gıda enflasyonuyla açık ara birinciyiz. Bizden sonra gelen ülkelerin gıda enflasyonu yıllık yüzde 5 civarlarında görünüyor” dedi.

Tarımda ithalat bitmeli

Tarım politikalarında yeniden ithal ikameci ve üretimi destekleyen politikalara dönülmesi gerektiğini kaydeden Çiftçi şöyle konuştu:
“Çiftçisini destekleyen, üretimi düşünen ve aynı zamanda uyguladığı politikalarla ithalatı azaltan, gıda güvenliğini önceleyen, doğayla barışık üretimi hayata geçirmemiz lazım. Dünya hızla kirleniyor, iklim değişikliği artıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık, aşırı yağış, zamansız donlar gibi etkenler karşısında çiftçiyi yalnız bırakıyoruz. Bu nedenlerden ötürü çiftçi kendisini yalnız hissetmemeli, nitelikli destek görmeli, zamanında destek görmeli ve bu destekleri zamanında almalı. Üretim planlamasını önceleyen bir anlayışla bu destekler yapılmalı. Dünya Çiftçiler Günü’nde onları, bu zorlu koşullarda üretime devam ettikleri için kutluyorum. Dilerim çiftçilerimizin emeklerinin karşılandığı günleri de kutlarız.”

Dönüşüme imza atmalıyız

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'ne ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Ülkelerin tarımda kendi kendine yeterli olabilmeyi stratejik bir hedef olarak benimsediğinin altını çizen Kestelli, “Sektöre ayrılan kaynaklar da büyük sermayenin ilgisi de her geçen gün artıyor. Tarım yeniden 100 yıl önceki parlak günlerine dönüyor. Bizim de yeniden Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ve ‘Köylünün, çiftçinin milletin efendisi olarak görüldüğü’ yıllara dönmemiz lazım. Çünkü tarım geleceğin sektörü olacak. 1920’lerde 1,9 milyar olan dünya nüfusu bugün 8 milyar. 2050 yılında 10 milyara ulaşması bekleniyor. Küresel gıda talebi de buna paralel olarak artacak. Yapılan farklı çalışmalarda, gıda talebinin 2050’ye kadar yüzde 59 ila yüzde 98 arasında artacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla artan talebi karşılamak için tarımsal üretim artışı bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

Gençlerin tarımsal üretimin içine çekilmesi gerektiğini vurgulayan Kestelli şunları söyledi:
“Hızlı kentleşmenin ve erozyonun etkisiyle kaybedilen toprakları, azalan su kaynaklarını, köyden kente göçü, tarım nüfusunun yaşlanmasını, gençlerin tarıma ilgisizliğini, iklim krizinin olumsuz etkilerini göz önüne aldığımızda üretim artışını sağlamanın en etkin yolu gelişen bilişim teknolojilerini daha etkin kullanmaktan geçiyor. Bunu tabana yaygınlaştırmak için devlet desteklerinin çok daha yoğun, etkin ve planlı kullanılması şart. Çiftçi, üretici, tüccar, sanayici, sivil toplum örgütleri ve devlet mekanizmaları el ele vererek büyük bir dönüşüm hamlesine imza atmalıyız. Gençleri tarımsal üretimin içine çekmeliyiz. İzmir Ticaret Borsası olarak İzmir Tarım Teknoloji Merkezi, BORSAV çatısı altında verilen eğitimler, Toprak ve Çocuk Programı, Tarım Gençlerle Yükseliyor Fikir Yarışması gibi yatırım ve etkinliklerle bu sürece katkı sağlamak için aralıksız çalışıyoruz. Gençlerimizi, geleceğin sektörü tarım alanında eğitim almaları ve proje geliştirmeleri konusunda teşvik ediyoruz. Bizler tarımın yarınlarına inanıyoruz. Bu inançla, topraktan hiç ümidini kesmeyen yeryüzündeki tüm çiftçilerin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyoruz.”

Gençliğin tercih ettiği sektör olmalı

İyi Pamuk Derneği (IPUD) Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Turgut Kayhan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için bir açıklama yaparak hem çiftçilerin bu özel gününü kutladı hem de tarım sektörünün sorunlarına dikkat çekti.

14 Mayıs’ın tarımın kalbi ve ruhu olan çiftçilerin günü olduğunu belirten IPUD Başkanı Kayhan, “Toprağa sevgiyle dokunan, emek ve sabırla bereketi sunan, gerçek kahraman olan çiftçiler sayesinde sofralarımız doluyor. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günümüz kutlu olsun” dedi.

Bu tür kutlamaların o özel günün aktörlerinin sorunlarına değinmek için de bir fırsat ve farkındalık imkânı sunduğunu ifade eden IPUD Başkanı Kayhan, Türkiye'de tarım politikalarındaki planlamaya ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Bu durumun, tarımsal verimliliği olumsuz etkileyerek hem çiftçilerin geçimini hem de ulusal ekonomiyi zorladığını vurgulayan Kayhan, “Özelllikle pandemiden sonra dünyada tarıma olan ilgi giderek artıyor. Dünyada çiftçilik gençler arasında giderek popüler bir meslek haline gelmesine rağmen ülkemizde durum böyle değil. Çiftçiliğin giderek daha az tercih edilen bir meslek haline geldiği yurdumuzda genç nesiller arasında maalesef tarıma olan ilgi azaldı. Tarım arazilerinin bölünmesi ve satılması, bu sorunların daha derinleşmesine neden oluyor” dedi.

Editör: Tuğkan Üsküp