Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'nun sahibi olduğu Fernas Madencilik’te sendikaya üye oldukları ve haklarını talep ettikleri için işten atılan ve 53 gündür eylem yapan madenciler, müzakere yolunun açılması üzerine açlık grevine ara vererek Ankara’dan Soma’ya döndü. Madenciler, Soma'da CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Soma Belediye Başkanı Sercan Okur, CHP Soma İlçe Başkanı Levent Elbinsoy ve aileleri ile yakınları tarafında karşılandı.
Soma Millet Bahçesi'nde maden emekçileriyle birlikte açıklamlarda bulunan Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, 53 gündür eylem yaptıklarını belirterek "53 gün boyunca eylemimiz devam etti. Yarın heyetimizden 5 arkadaşımızı göndereceğiz. Tabii ki bu eylem yarına kadar şu anda donduruldu. Ama yarından sonra sonuç alamazsak daha bu eylemin beşinci raundunu bitirdik. Daha altıncı, yedinci raunt var. Biz yarına kadar çok da sevinmeyelim, yarın göreceğiz. Arkadaşlarımızı dinleyeceğiz. Mutluluğu ondan sonra paylaşacağız. Tabii ki burada 53 gün boyunca buradan Ankara'ya gidene kadar bize destek veren belediyelere, vekillere, Manisa CHP Milletvekillerine, Genel Başkanımız Özgür Özel'e sonsuz teşekkür ederim. 2014'te beri beri madencinin sesi oldu. Gerçekten yüreği oldu, gözü oldu. Ben buradan ayrıca özellikle çok teşekkür ederim" dedi.
Bütün işçi sınıfının kavgası
Türkiye'deki bütün işçi sınıfı için mücadele ettiklerini belirten Çakır, "Elbette bu eylem Türkiye'deki işçi sınıfına, Türkiye'deki emekçilerin 17 bin lira asgari ücretle bir avuç insanı, bin avuç insanlara köle yapan insanlara ders oldu. Biz bunu anlatmaya çalıştık Türkiye'deki emekçi dostlarımızla. Biz bir adım attırabildiysek ne mutlu bizlere. Bu 430 işçinin kavgası değildir. Türkiye'deki bütün işçi sınıfının kavgasıydı. Bağımsız Maden İş Sendikası da zaten bunun için kuruldu. Bir madenciye biz bakmadık, Türkiye'deki bütün işçi sınıflarının dertlerine derman olmaya, yaralarına merhem olmaya çalışıyoruz. Elbette her zaman kapımız sonuna kadar işçi sınıfına açıktır. Bizi destekleyenlere de, buradaki dostlarımıza da çok teşekkür ederim" diye konuştu.
Ciddi direniş gösterdiler
CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ise "Anayasamızın 51'inci maddesi çok açık. Anayasa 51'e göre Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan yurttaşların sendikaya üye olma hakları vardır, örgütlenme hakları vardır. Sendikal faaliyetlerde bulunma hakları vardır. Bu anayasal bir haktır. Ayrıca bunun önünde engel olanlarla ilgili de Ceza Kanunumuzda hükümler bulunmaktadır" dedi. Bakırlıoğlu şöyle konuştu:
"Bugün ülkenin her tarafında, hemen hemen her yerinde sadece Anayasal haklarını kullandıkları için, sendikaya üye oldukları için, örgütlendikleri için, sendikal faaliyette bulundukları için yüzlerce, binlerce işçi işlerinden atılıyorlar. Bugün Türkiye'nin her yerinde direnişler var. Bu direnişlerden belki en önemlisini, bu eylemlerden belki en önemlisini Fernas Maden işçileri gerçekleştirdiler. 53 günden beri direnişteler. 53 günden beri eylemdeler. Çadır kurdular. Yalın ayak 301 kilometresini yürümek kaydıyla günlerce Ankara'ya ulaştılar. Meclis'e ulaşmaya çalıştılar, engellendiler, meclise girdiler. Kurtuluş Parkı'nda 14 gün boyunca eylem yaptılar. En son 3 gün evvel açlık grevine başlamışlardı. Bu süreçte dört defa gözaltına alındılar. Bu süreçte istedikleri şey belliydi. Üç tane talepleri vardı; birincisi 'biz Anayasal hakkımızı kullandık, sendikaya üye olduk, örgütlendik. Bu sebepten işten çıkartılan arkadaşlarımız işe iade edilsin' dendi. 'Güvenli koşullarda çalışmak istiyoruz. Güvenlik önlemleri arttırılsın' dendi. 'Soma ortalamasında maaş almak istiyoruz' dendi. 53 gün boyunca bu madenci kardeşlerimiz ciddi bir direniş gösterdiler. Her yerde seslerin duyurmaya çalıştılar.
Hakkınızı alacaksınız
Herkes şunu biliyordu ki mesela bu arkadaşlarımızı gözaltına alma kararını veren savcı biliyordu ki bu arkadaşlarımız, bu madenciler haklı. Onları gözaltına alan kolluk kuvvetleri; polis, jandarma, hakim, herkes buradaki arkadaşların haklı olduğunu biliyordu. Ancak haklı olmak karın doyurmuyor. Bu arkadaşlarımız ve aileleri 53 günden beri çok ciddi bir eziyet yaşadılar. Hep beraber şahitlik ettik. Bu direnişlerinin sonunda bir uzlaşma zemini sağladı gibi gözüküyor. Yarın belli olacak. İnşallah işçi temsilcilerimizle, işveren temsilcilerinin arasında yarın geçecek olan görüşme istediğimiz gibi sonuçlanır. Buradaki madenci kardeşlerimiz hakkı olanı alırlar. Bugün burada aileler karşıladı. Ben sabahleyin uğurlarken vardım. Karşılamak da nasip oldu, geldik. Burada güzel manzaralar oldu. Çocuklarımız babalarını 14-15 günden beri, analar, hanımlar çocuklarını, eşlerini 14 günden beri görmüyordu. Eşlerine, çocuklarına, babalarına kavuştular. İnşallah yarın da hayırlı haberler alırız, hakkınızı alırsınız sonuçta. Kimse size bir şey lütfetmiyor. Siz haksınız olanı istiyorsunuz ve hakkınızı alacaksınız."
Bir mücadele yürütüyoruz
Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu da "Madencilik zor zanaat. Bizim Soma ölümü kanıksamış bir havza. Biz daha önce tazminat mücadelelerinde de söyledik, mezarlıkta hapsedilmiştik. O zaman da söyledik; mezarlıkta bir taraftan 13 yıldır tazminatlarını alamayan insanlar, bir taraftan 301 şehitleri ve başka madenci şehitleri, yüzlerce insan yerin altında. Yani yerin altında çalışanlarla, yerin altındaki kaybettiklerimizle beraber bir mücadele yürütüyoruz" dedi. Aksu şunları söyledi:
"Biz hem dua ile, cem ile, kardeşlik ile hep beraber yani bu salt bir yerde gözaltına alınmak, salt hak talep etmek değil, evdeki çocuğun beklentisi, ablanın, annenin, kardeşin, eşin beklentisi, duası, isyanı, feryadı, bu mücadelenin bir parçası. Burada duyguyu oluşturan şey bunlardan bağımsız bir şey değil. Ne yazık ki biz yoksuluz. Biz garibanız ama haklıyız. Haklı olmak da yetmiyor. Onun için o hakkı talep etmek gerekiyor. Kimseden de korkmamak gerekiyor. Ölüme alışkınız. Faniyiz zaten. Fani olduğumuz için şunu biliriz; ölüm her an gelebilir. Her birimize gelebilir. Ama bunu bu kadar kanıksamış durumdayız ama biz yoksulluğa da mecbur değiliz. Garibanlığa da mecbur değiliz, yurttaşız biz. Yani Cumhurbaşkanı nasıl bir yurttaşsa emniyet müdürü ya da işte kaymakam nasıl bir yurttaşsa belediye başkanı nasıl bir yurttaşsa hepimiz de aynı yurttaşız. Birbirimizden yasa önünde hiçbir farkımız yok. Dolayısıyla hakkımızı her yerde aramaktan korkmaya da gerek yok. Endişe etmeye de gerek yok ama zalimler, güçlüler, holdingler, patronlar güçlüler. Yani bütün kolluk, hakim, savcı, kaymakam, vali korkuyor onlardan. Niye korkuyorlar? 'Oraya sürerler, görevden alırlar, yükselemem.' Yani o yüzden kanunun gereğini yapamıyorlar. Kanunda yoksulu savunan hakları sahiplenemiyorlar. O zaman bizim başımıza basabiliyorlar. Bizi korkutabiliyorlar. İşsizlikle, açlıkla terbiye etmeye çalışabiliyorlar ama Soma bunu çok öğrendi. 13 Mayıs 2014'ten beri burada nice kavgalar, tehditler, baskılar oldu. Sonrasında da insanlar madenlerde ölmeye devam ettiler tek tek.
Bu yazgımız değil. Bu kaderimiz değil. Bunu yüce Rabb'imiz yukarıdan aşağıya yazmamış. Tedbir alacaklar. Öldürmeyecekler, önlem alacaklar. İnsanlar bu fani olduğu için ölmüyor madende. Madende önlemi almadığı için patron daha çok kazanayım dediği için insanlar ölüyorlar. Şimdi madem patronlarına sorsanız 'biz üzülmüyor muyuz' diyorlar. Ama sen harcamasını yapmıyorsun, önlemini almıyorsun. Sonra gelip cenazede ağlıyorsun, timsah gözyaşlarıyla. Üzülmüş gibi yapıyorsun, üzülmüyorsun. Üzülsen oraya o parayı harcarsın. Tedbiri alırsın. Garibi öldürmezsin. Mehmet Ali Dada'yı öldürmezsin, 301'i öldürmezsin üzülsen. Dolayısıyla değerimiz yok. Bizi değerli kılan ne zaman değerli oluyoruz? Ya toplu ölünce değerli oluyoruz ya da toplu direnince değerli oluyoruz. O zaman karşımıza kameralar geçiyor. Mikrofonları uzatıyorlar. O zaman bize insanmışız gibi davranmaya çalışıyorlar. Ne zaman direnirsek, ne zaman toplu ölürsek, o zaman direnmenin kıymetini ölmek kadar bileceğiz. Bu bizim yoksulun elindeki kılıç bu. Direnmek, örgütlü bir şekilde, birleşik bir şekilde, birbirimize tutkun olarak, birbirimize sahip çıkarak. Yoksa bunlar burada oturan bu çocukları köle yapacaklar. Kollarına kelepçe takacaklar, ayaklarına zincir takacaklar, o madenlere sürecekler. Eynez ocağında dayı başlarının yaptığı şeyi tekrar yapacaklar. Tekrar yapacaklar, daha kötü yapacaklar.
Bu yazgıya itiraz etmemiz lazım
İnsanlar eliyle yaratılan, bu yazgıya itiraz etmemiz lazım. Bunun karşısında korkmamamız lazım. Biz buradayız, Bağımsız Maden İş Sendikası burada. Hangi zalim, hangi kötülük yapan insan varsa onun karşısında dururuz. En azından dururuz. Biz de etten kemikten insanlarız. Deriz ki; kardeşim sen bu garibanın, bu işçinin, bu haksızlığa uğrayan üzerinden güç kazanıyorsun. Üzerinden para kazanıyorsun. Bunun karşısına dikilmeliyiz. Nerede olursa olsun itiraz etmeliyiz. Şimdi yarın bir görüşme olacak. Patronun samimiyetini, iyi niyetini test edecek arkadaşlar. Orada verilmiş bir söz var, bir düzey var. Biz de o söze inanarak, güven buraya geri geldik. Hazırlıklarımız aslında iki etap daha var. Onu kenarda tuttuk. Gidelim görelim. Biz zaten başından beri burada Soma Belediye Başkanı Sercan(Okur) bey burada. Kendisi de geldi kapıya. Kapıdan geri çevrildi. Vekil bey (CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu) de geldi kapıya. Daha öncesinden de bir çözüm arıyorduk. Direnmek istemiyorduk. Hepimizin işi gücü var, vakti var. Direnmek istemiyorduk. Ama patronun buradaki işletme müdürü, Fernas'ın yönetimindeki vekili Serkan Güncü sürekli manipüle etti ve bu direniş bu yüzden doğdu. Şimdi diyoruz ki; yarın bu iş bitsin. Konuşulduğu gibi, uzlaşıldığı gibi bitsin. Yeni yeni oyunlara gerek kalmasın. Biz de ya işimize gücümüze, hayatımıza, evlerimize geri dönelim ve beklentimiz budur. Umarım bizi bir daha bir daha başka türlü davranışlara itecek bir durum söz konusu olmasın. Hepinizin ayağına, yüreğine sağlık. Yarın burada insanlar güler. Eğer gülmezlerse üç gün sonra gülerler."