İzmir'in Bornova ilçesinde oturan, bir nakliye şirketinde çalışan Ahmet Kuvvet, 6 Ocak Cumartesi akşamı saat 11.30 sıralarında hastalandı. Eşi Filiz Kuvvet (43) ise titreme, 39 dereceyi geçen ateş, nefes alırken zorlanma belirtileri gösteren ve durumu giderek kötüleşen eşini Türkan Özilhan Devlet Hastanesi'ne götürdü. Hemen müdahale edilen Ahmet Kuvvet kendi başına nefes alamaz duruma geldiği için entübe edildi.
Doktorlar, hastanın yoğun bakım servisine yatırılması gerektiğine karar verip, boş yoğun bakım yatağı olan hastane arayışına girdi. Hasta, 112 ambulans ile boş yoğun bakım yatağı bulunan Acıbadem Kent Hastanesi'ne sevk edildi. Gece nöbetinde olan Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Alihan Pirim; bilinci kapalı, solunum cihazına bağlı hastayı hemen servise yatırırken, Filiz Kuvvet'ten de eşinin hastalık geçmişi hakkında bilgi aldı.
Hastanın diyabetli olduğunu, 8 yıl önce kalp krizi geçirdiğini öğrenen Uzm. Dr. Alihan Pirim, icapçı kardiyoloji uzmanı Dr. Hamed Moghancizadeh'i arayarak hasta hakkında bilgi verdi. Cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 5 sularında Dr. Moghancizadeh'in hastayı anjiyoya aldığını belirten Kalp Damar Cerrahı Doç. Dr. Cüneyt Narin “Multidisipliner bir anlayışla kararlar doğru ve zamanında alındı, gerekli müdahaleler hızlıca yapıldı” diyerek şu ifadelere yer verdi:
“Hastamızın iyileşmesindeki ilk önemli adımı Anestezi Uzmanımız Alihan Pirim attı. Hasta bize kalp ile ilgili değil, akciğerlerindeki sorun- nefes alamadığı için entübe edilerek gönderilmiş. Hocamız bilinci kapalı, konuşamayan hastanın geçmiş tıbbi bilgilerine ulaştığında kalple ilgili bir sorun olabileceği şüphesiyle harekete geçiyor, doğru bir yol haritası çizip kardiyoloji uzmanımızı devreye sokuyor, Dr. Hamed Moghancizadeh hastaya sabaha karşı anjiyo yapıyor. Anjiyoda üç ana damarın üçünde de ciddi darlık olduğunu saptıyor. Kalp yetmezliği bulguları üzerine hastanın sağ kasık damarından girerek kalbin önüne kalp destek pompası koyuyor. Bu müdahaleyle önündeki yük azaltılan kalbin daha rahat çalışması sağlanıyor. Bu gelişmelerden sonra hastamızın durumunu konseyde görüştük ve by pass ameliyatına karar verdik. Çünkü ameliyat etmemenin riski çok daha büyüktü. Ancak uyutulan hastanın ameliyata hazır hale gelmesi gerekiyordu. Bu süreçte Uzm. Dr. Alihan Pirim, Yoğun Bakımlar Sorumlusu Doç. Dr. Mert Akan, Uzm. Dr. Remzi Özgür Özay hastanın tedavisini üstlenip, ameliyata hazır hale getirdiler.”
10 Ocak günü de hastayı ameliyata aldıklarını aktaran Doç. Dr. Narin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“3 ana, bir yan damar olmak üzere 4 damar by pass yaptık. Ameliyat sonrasında da anestezi ekibimizin kontrolünde ve tedavisinde hastamız 2. gün uyandı üçüncü gün solunum makinesinden çıkarıldı. Kalpteki balon pompa çıkarıldı. 16 Ocak'ta da hastayı servise aldık. Neredeyse yarı koma halinde gelen hastamızı 23 Ocak'ta taburcu ettik. Hasta yüksek risk grubundaydı. Yapılacak müdahalelerle ilgili hastanın hiçbir şeyden haberi olmadı, tüm süreçlerde kararları eşi, çocukları ve kardeşi verdi. Hastamız uyanıp da başından geçenleri öğrendiğinde ‘yaşamam imkansızdı' dedi. Bu mutlu son ekip çalışmasının sonucudur. Hastamızın iyileşmesi hepimize yorgunluklarımızı, stresimizi unutturdu”
Başımdan geçenleri öğrenince kulaklarıma inanamadım
Öte yandan eşinin entübe edilmesinin ardından hiç umut verici sözler söylenmediğini belirten Filiz Kuvvet, “Oğlum Mehmet Kıbrıs'ta üniversitede hemşirelik öğrencisi. Eşimin durumu çok ciddiydi, bilinci kapalıydı. Her şeye hazırlıklı olun denilince oğlumu çağırdım. Hemşirelik okuduğu için söylenenlere, risklere, olabileceklere uzak, yabancı biri değildi. Çok zor, korku dolu günler saatler geçirdik. Başarılı bir ekip sayesinde eşim hayata geri döndü. Doktorlarımıza çok teşekkür ediyorum” dedi. Başından geçenleri öğrendiğinde kulaklarına inanamadığını belirten Ahmet Kuvvet de “Ayın 6'sı ile 12'si arası benim için kayıp. Hiçbir şey bilmiyor, hatırlamıyorum. Sonuca bakınca gerçekten yaşamam imkansızdı. Doktorlarımız sağ olsun var olsun” diye konuştu.