Atatürkçü Düşünce Derneği Bayraklı Şubesi tarafından kadın ve çocuk şiddetine dikkat çekmek üzere Bayraklı’da basın açıklaması düzenlendi. Demokratik Kitle Örgütleri, CHP Bayraklı İlçe Başkanlığı, Yönetimi, Gençlik ve Kadın Kolları, İzmir Barosu, Veli-Der, Eğitim-İş 2 ve 6 no’lu Şubeleri, Türk Kadınlar Birliği, 29 Ekim Kadınları Derneği, Disk Genel İş 6 no’lu Şube, TEMAD, Yamanlar Cem Evi ve vatandaşların bir araya geldiği etkinlikte kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı yasaya ve İstanbul Sözleşmesi’ne değinildi. 

Atatürkçü Düşünce Derneği Bayraklı Şube başkanı Gönül Güngör tarafından gerçekleştirilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı; “Her şeyden önce çağrımıza elimize el uzatıp bugün burada bizimle birlikte umudu yeşertmeye gelen tüm Demokratik Kitle Örgütleri, CHP Bayraklı İlçe Başkanlığı, Yönetimi, Gençlik ve Kadın Kolları, İzmir Barosu, Veli-Der, Eğitim-İş 2 ve 6 no’lu Şubeleri, Türk Kadınlar Birliği, 29 Ekim Kadınları Derneği, Disk Genel İş 6 no’lu Şube, TEMAD, Yamanlar Cem Evi ve tüm katılımcı dostlarımız yan yana olduğunuz için çok teşekkür ederiz.

Bayraklı’da demokratik kitle örgütleri ile bir ilki gerçekleştirmenin umudu, mücadeleyi büyütmenin onurunu yaşıyoruz. Ülke olarak sosyoekonomik ve kültürel çok karanlık günlerden geçiyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluşunu sağlayan Başkomutan, İlk Cumhurbaşkanı, bu toprakların, kadınların, çocukların, toplumun, çağdaş, laik, bilimsel, kültürel, uygar dünya İle buluşmasını, önce emperyal güçlere karşı silahlı mücadele, Cumhuriyetin kuruluşu ile eğitim ve kültürel devrimleri ile yaşamın her alanında sağlayan ulusal Önderimiz ve Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncelerine, devrimlerine, büstlerine ve heykellerine saldıranlar bugün yaşadığımız kadınlarımızın, çocuklarımızın vahşice katledilmesinden de sorumludurlar.

2024 yılının ilk 9 ayında 315 kadınımız katledildi

1 buçuk ay önce 8 yaşında Narin’imiz bulunacak umuduyla yaşarken 19-20 gün sonra cansız bedenine ulaştık. O arada 2 yaşındaki minik yavrumuz Sıla taciz ve tecavüz ile yüz yüze geldi. Minik canıyla günlerce direndi ve yenildi…

Geçtiğimiz cumartesi günü ise İstanbul’da aklımızın alamadığı vahşilikte Semih Çelik Ayşenur Halil ve İlknur Uzuner’i bizlerden ve yaşamdan kopardı. En son Alaşehir’de 21 yaşında Pelin Karaca’nın Uşak Eşme’de ormanlık alanda katledilmiş cansız bedenine ulaşıldı. 2024 yılının ilk 9 ayında 315 kadınımız katledilmiştir.

Yüreklerimiz acıyor, aklımız almıyor. Öfkemiz yoğun ve diri. Bizler bu topraklarda olduğumuz sürece laik Cumhuriyet devrimlerine, kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve düşüncelerine sımsıkı sarılarak ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı yasaya ve İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacağız.

‘’Dünya’da her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar’’ ve en önemli cümlesi ‘’ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın’’ diyerek öncelikle toplumu yeşerten kadının eğitilmesiyle toplumun eğitileceğine inanan Atatürk eğitim sistemini çağdaş, laik ve bilimsel dünya seviyesine getirip, padişaha kul olmaktan çıkarıp “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”  diyerek topluma yurttaşlık bilincini vermeye çalışmıştır.

Bugün yaşadığımız çocuk ve kadınlarımıza taciz tecavüz ve katliamlar toplumdaki ahlaki gerileşme yozlaşmanın güvensiz ortamın önünü açmıştır. Atatük ve genç cumhuriyetin kurduğu eğitim sistemi yok edilerek eğitim-öğretimin dinselleştirilerek, gericileştirilerek, yozlaştırılarak bugün kadın çocuk demeden sokaklarda, okullarda ve üniversitelerde aç, barınaksız, sağlıksız ve güvensiz ortamlarda eğitilerek; çocuk gelinler, kadın hakları ve  özgürlükleri yok edilmeye; kadınları katledilerek, kokutarak ya da özendirerek evlerine kapatılmak isteniyor.

Mücadelemizi büyüteceğiz

2009 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi Nahide Opuz ve annesinin maruz kaldığı sistematik erkek şiddetine karşı yeterli koruma sağlamamak ve dolayısıyla ayrımcılığa sebep olma gerekçesiyle 36500 Euro para cezasına mahkum etmiştir. Bu aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları düzeyinde bir milletin kadına yönelik şiddetle mücadele etme yükümlülüğünü vurgulayan da ilk karar olmuştur. İstanbul Sözleşmesi bu önemli karar yetkisi ile oluşturulmuş ve devletlere kadınları şiddetten koruma yanında şiddeti önlemek için de belirli yükümlülükler getirmiştir. Türkiye 2021 yılında İstanbul sözleşmesinden bir gece de imzasını çekmiş olmasına rağmen; Opuz ve benzeri davalar nedeniyle hala takip altında olduğunu da unutmuyor, sokaklarımıza, çocuklarımıza, kadınlarımıza, bizimle yaşamı paylaşan can dostlarımız hayvanlarımıza, doğamıza, Türkiye Cumhuriyet’ine ve Atatürk devrimlerine var gücümüzle sarılıp yan yana mücadeleyi daha yaşanılası bir dünya kurmak için büyütüyoruz…"

Kaynak: HABER MERKEZİ