Gizem TABAN/İZ GAZETE- Pandemi ile mücadele sürerken hem sağlıklı hem uygun fiyatlı gıdaya erişim de zorlaşıyor. Üreticiler gıda ürünlerini üretirken maliyet konusunda birçok zorlukla karşılaşırken tüketiciler de ürünün kendine ulaştığı noktada yaşanan fiyat artışından dolayı mağdur oluyor. Özellikle pandemi döneminde ağırlıklı olarak tercih edilen sanal market alışverişlerinde görülen; ürünün üreticiden çıkıp tüketiciyle buluşana kadar geçen süreçte fiyat farkında yüksek artışların oluşması hem üretici hem tüketici kanadında adaletsizlik yaratıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada üretici ve market fiyat farkının 8 kata ulaştığı açıklanırken Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ve Gıda Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak da konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘ESAS SORUN ZİNCİR’
Fiyat artışlarından dolayı hem tüketici hem de üreticinin mağduriyet yaşamasına ilişkin konuşan ZMO İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, “Üreticiler ürünü düşük fiyata satarken tüketiciler de yüksek fiyata satın alıyor. Bu fiyat farkının oluşmasının en büyük sebebi ürünün üretimden tüketime gelene kadar olan zincirde fazla sayıda olan aktörler… Fiyat artışları hem üretici hem tüketici açısından mağduriyet yaratıyor. Çiftçi zaten üretimden para kazanamıyor. Fiyatlar biraz yükseldiği zaman fiyatlar aşağıya çekilmeye çalışılıyor. Bu noktada en önemli faktörlerden biri de üreticinin mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerinin düşürülmesidir. Çünkü üretimde çok ciddi anlamda girdi maliyeti var. Tüketici kısmında da en büyük dert ise ürünün üreticiden tüketiciye gelene kadar olan zincir. Esas fiyat artışı buradan kaynaklanıyor. Buradaki en büyük etki de bu sistemin şirket mantığında yapılması. Çünkü şirketler düşük maliyete ürün alıp maksimum kâr ile satış yapmak” diye konuştu.
KOOPERATİFLEŞME VURGUSU
Kooperatifleşmenin gerekliliğine vurgu yapan Türk, “Fiyat artışları ve bu konuda mağduriyetlerin yaşanmaması için en doğru çözüm hem üreticinin hem tüketicinin kooperatifleşmesi… Kooperatifleşme, tüketicilerden oluşan gıda topluluklarının hem doğrudan üreticiyle temas kurmaları hem de ürünün üretici ve tüketici açısından uygun fiyata belirlenmesi bakımından iyi olacaktır” ifadelerini kullandı.
‘KONTROL MEKANİZMALARI OLUŞTURULMALI’
‘Kontrol mekanizmaları çok önemli’ diyerek sözlerini sürdüren Türk, “Fiyat artışını kontrol edecek kontrol mekanizmaları bu anlamda çok önemli. Bunu da devletin yapması gerekiyor. Denetlemelerin çok sıkı bir şekilde yapılması gerekiyor. Kâr marjlarını belirlenmesi ve ikinci, üçüncü, dördüncü alıcıdan sonra fiyat artışının önüne geçilmesi gerekiyor. Ürünün üreticiden çıktıktan sonraki süreçte yaşanabilecek fiyat artışlarının kontrol edileceği mekanizmaların oluşturulması gerekiyor” dedi.
FİYAT ARTIŞLARININ NEDENLERİ
Fiyat artışlarının nedenleri hakkında açıklamalarda bulunan GMO İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak ise, “Her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden oluyor. Fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur ediyor” diye konuştu.
HÜKÜMETE ‘ACİL’ ÇAĞRI
Fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için hükümetin acil olarak yapması gerekenlere ilişkin konuşan Toprak, “Öncelikle kayıt dışılığı azaltmalı. Biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmalı. Meralarımızı ve tarım arazilerimizi korumalı ve sürdürülebilir kılmalı. Toprak analizleri yaptırarak bölgelerde üretilebilecek ürünleri belirlemeli. Arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı. Çiftçileri üretimden uzaklaştıran olumsuzlukları düzeltmeli, sözde değil emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmeli. Kooperatiflere müdahaleyi azaltmalı ve daha fazla desteklemeli, üretici kooperatiflerinin yanı sıra dağıtıcı ve tüketici kooperatiflerini de yaygınlaştırmalı. Ülkemizde yaygın olarak bulunan tarımsal üretim kooperatiflerinin gıda güvenliğini sağlayan bir biçimde, katma değerli ürün üreten sistemlere entegrasyonlarını teşvik edici devlet politikaları geliştirilmeli; ortaya çıkan ürünlerin tüketici ile buluşabileceği pazarlar yaratılmalıdır. Tüketim kooperatifleri de ürün aldığı üreticiler noktasındaki seçimi ile desteklenmesi gereken üreticileri seçerek hem adil, doğru üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak hem de tüketici açısından daha vicdanlı bir alım-satım ilişkisini mümkün kılacaktır” açıklamalarında bulundu.