Marmaris'te düzenlenen Yerel Medya Çalıştayı'nda konuşma yapan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, "Basın konseyinin geliri yok, binası yok, parası yok ama bu mücadeleye devam edeceğiz. Cebimizden harcayarak mücadele ediyoruz. Kat kat kurulan binalarda yapılmıyor bu işler, biraz yürek isteyecek. Gazeteciliğinde yürekle yapılacağına inanıyorum. Entübe yaşayan tüm gazetecilere destek olmak zorundayız. Bunun da yolu güç birliğinden geçiyor." ifadelerini kullandı.

Türenç konuşmasında şunları söyledi:

"Basın özgürlüğünün yaşatılması için mücadele vermekteyiz. Basın kartları komisyonunda, basın ilan kurumunda bulunmuyoruz. Bazı dönemlerde bulunmuşuz ama benden önceki başkanlar işleyişi görüp çekilmek istemişler. Basın konseyi burada söz edilmeyen çok önemli bir noktanın yükünü taşımakta. Uluslararası basın camiasında basın konseyi basının yükünü üstlenme konumunda. Avrupa üyesi olmadığımız halde Avrupa Basın Konseyi’ne alındık. Meydanın ağır sorunlarla karşı karşıya olduğu bu dönemde yılmadan usanmadan mücadele etmek zorundayız. Bunun karşılığında yılmak yok; hapisse hapis.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da utanç duyulan bir duruşma izledim; Merdan Yanardağ’ın duruşmasıydı. Karşımıza geldiğinde Merdan’ın omuzlarının çöktüğünü ve çok büyük kilo kaybı olduğunu gördüm. Yanımda eşi oturuyordu, ‘Ne olmuş böyle’ dedim, ‘Toparlayacağız’ dedi. Ensesi, boyun kemikleri ufacık kalmıştı. Biz Merdan’a 101 kez hayat borçluyuz, ona 101 kez sarılmamız gerekiyor. Bu bedeller kolay ödenmiyor, yıllarca bu acıyı çekiyoruz. Aslında Türk basınının meselesi bu. Değerlerimizden uzaklaştıkça medya, siyaset kurumu, ekonomi dibe çekiyor.

Sağlık sistemi, eğitim çökmüş biz burada Anadolu medyasını içine düştüğü durumu konuşuyoruz. Hepimiz konuşacağız, hepimiz her bir kelimeyi içselleştireceğiz ama fotoğrafa bütünüyle bakmak gerekiyor. Avrupa’daki toplantılara katıldığımızda herkes dijital medyayı konuluyor, maddi olanaksızlıkları konuşuyor, hiç kimse özgürlükten dem vurmuyor. Bize sıra geldiğinde şu kadar gazeteci gözaltında, şu kadar gazeteci tutuklu… Demokrasilerde böyle bir tablo yok, önce bunu çözmek zorundayız. Örgütlenmenin yolu sorunların aşılmasına neden olacak. Sen-ben kavgasını bırakacağız. Anadolu basını entübe edilmiş vaziyette. Biz bu entübeden nasıl çıkacağız, bunu konuşalım. Yolumuz bu olmalı…

Biz varız, mücadele ise mücadele. Barış Pehlivan içeride uyuşturucu kaçakçılarıyla birlikte volta atıyor, utanmıyor muyuz? Gereğinde mücadelemizi sergilemiyorsak her şey geçip gidiyor. Bu kalemin kırılmasına izin vermeyeceğiz. Evet, kalemi kırılan gazeteciler var; ben de yaşadım. Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin her bir satırına imza vermemiz gerekiyor. Hak olan o yasaların sahibi biziz. Bu yasalar var ama uygulanmıyor. Bunu uygulatmak bizim görevimiz, bizler gazeteciyiz. Yılmayan, cesaretle bu kalemi oynatması gereken bizleriz. Öyle korkarak, kapılara giderek, üç beş kuruş alarak bu mücadelede başarılı olamayız. Maalesef bunu zaman zaman sergiliyoruz ama inanın bu iş parasız da yapıyoruz. Basın konseyinin geliri yok, binası yok, parası yok ama bu mücadeleye devam edeceğiz. Cebimizden harcayarak mücadele ediyoruz. Kat kat kurulan binalarda yapılmıyor bu işler, biraz yürek isteyecek. Gazeteciliğinde yürekle yapılacağına inanıyorum. Entübe yaşayan tüm gazetecilere destek olmak zorundayız. Bunun da yolu güç birliğinden geçiyor."

Editör: Özlem Çimen Durmaz