Ramis Sağlam - Konak Belediyesi bir ahde vefa örneği sergileyerek, geçtiğimiz günlerde, bir İzmir sevdalısı olan hemşerilerinin adını taşıyan Dario Moreno Kültür Merkezi’ni hizmete açtı.
Tarihi Asansör sokağının sağ köşesindeki binayı yenileyerek, kültür merkezi olarak kapılarını sadece bugünkü İzmirlilere değil, aynı zamanda bir gönül adamı olan Dario Moreno’ya da açmış oldu.
Bir dömeme damga vurmuş şarkılara imza atan Dario Moreno ile birlikte, dergimizin bu sayısında şarkılarıyla dolu tarihi bir yolculuğa çıkacağız. Romantik birçok şarkıya hayat veren Moreno’nun notaları yazımızın satır aralarında bizimle birlikte olmaya devam edecek.
“Alay ettiler benle hep /Sen oldun bunlara bak sebep /Mehtap dedi gördüm ah onu /
Belinde erkek kolu”
Dario Moreno’ya ait olduğunu bilmeden romantik anlarda sevgiyle aşkla mırıldandığımız “Deniz ve Mehtap” şarkısının sözleri ile yazımıza başladık. Aşkı ve ayrılığı anlatan bu şarkının sözlerini hafif çakır keyiflenerek, İzmir Körfezi’ne doğru kaçımız söylemedik ki? Denizin bile halimize güldüğü anlarda vefalı deniz, gözyaşlarımız bittiğinde bir avuç su vererek, biten gözyaşlarımızın yerini doldurmadı ki...
Bizim unuttuğumuz anlarda rüzgâr ve martılar bize hep o romantik şarkıların yaratıcısını hatırlatmaya devam etti.
Dario Moreno olarak bildiğimiz David Arugete kimdir?
Madam Roza’nın dört çocuğundan biri olan Dario Moreno, 3 Nisan 1921 İzmir’de Mezarlıkbaşı’nda dünyaya gelir. Tren İstasyonu’nda görev yapan babasının trajik bir şekilde vurulmasının ardından annesi Madam Roza tarafından, ömrünün ilk dört yılını geçireceği Nino De Guerfanos Yetimhanesinde zorunlu olarak kalır.
Yıllar sonra “Hatıralar Hayal Oldu” sözlerini yazarken tabii ki çocukluk yıllarına atıfta bulunmamıştır. Fakat 1921 yılında doğan bizim Dario Moreno olarak bildiğimiz David Arugete, yetimhane hayatını da hiç unutmamıştır.
“Ben uzaklarda hasretle inlerken/ Ben ümit dolu bir haber beklerken/ Duydum ki artık beni unutmuşsun/ Sen her gün bir başka dala konmuşsun”
Moreno, birçok farklı işte çalışarak, hayata tutunmaya çalışır. Çocukluk anılarının yakın tanığı olan Alber Dinar, Moreno’nun gençlik yıllarının da vazgeçilmez dostlarının arasındadır. Dario, ismini Batı Teselya’dan alan 1923 yılında inşa edilen, tütün ticaretinin yapıldığı Büyük Kardiçalı Han olarak bilinen işhanında avukatlık bürosunda getir götür işlerine bakar. Çalışkan, dürüst ve kendini yenileyen kişiliği ile kısa bir süre sonra kâtipliğe yükselir.
“Bak hatıralar hayal oldu/ Dur desem dönmez ki gitti kayboldu/
Dönemez artık mutlu günler”
Romantik ve çalışkan kişiliğiyle yaptığı işe sığmayan Moreno, Milli Kütüphane’de gece yarılarına kadar Fransızca çalışarak kısa bir sürede Fransızcayı öğrenir. Bu yıllar aynı zamanda, gitarla tanıştığı yıllar olur.
İzmir’in deniz kokan sokakları, Moreno’nun napoliten şarkılarına ev sahipliği yapıyordu. Artık, birçok şarkı Moreno’nun, ladino dilinde egzotik ve romantik şarkıları kendine has yorumuyla daha fazla kişiyle buluşuyordu.
Moreno’nun şarkı söylemeye, tüm Musevi erkek çocuklarının görevlerini yerine getirecek kadar büyüdüklerini gösterebilmek için Sinagog’da düzenlenen Bar-Mitsva (13 yaş Töreni) törenlerinde Tevrat’tan bölümleri söyleyerek başladığını söyleyebiliriz. Moreno, 18 yaşına geldiğinde ise İzmir’de tanınan şarkıcılar arasına girer.
Bu yıllar aynı zamanda 2. Dünya Savaşının ayak seslerinin duyulmaya başlandığı yıllardır. Başta Almanya olmak üzere, Yahudiler için zor yıllar başlamıştır. Moreno, askerlik görevine Akhisar Orduevi’nde caz orkestrasında solist olarak başlar, Adana ve Konya orduevlerinde devam eder.
“Hiç şimdi anladım beni sevmedin/ Ben uğruna senin neler vermedim
Yok bir daha aldatamazsın/ Her şey bitecek mani olamazsın”
Müzikle olan bağlarını daha güçlendiren Moreno, askerlik sonrası sahne almaya devam eder. Bu sefer sahnesi orduevi değil, Marmara Gazinosu’dur. Marmara Gazinosu, uzun yıllar İzmirlilere hizmet ettikten sonra, İzmir Belediyesi tarafından inşa edilecek olan “Şehir Oteli” 1930 yılında 19 bin liraya ihaleye çıkarılır. İhale edilen binanın mühendisliğini yapan Secauddin Bey, inşaatı çok kısa sürede tamamlar. Uzun hikâyedir, hikâyenin sonunda İzmir Belediyesi’nin ayak diremelerine rağmen, dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in, direktifi ile NATO Güneydoğu Avrupa Taktik Hava Kuvvetleri Karargâhı olarak kullanılır. Marmara Gazinosu, bugün birinci kordonda Kordon Orduevi olarak faaliyetini sürdürmektedir.
Marmara Gazinosu’nu, tarihin çalkantılı yıllarında geri de bırakarak, Moreno’nun ilk konserine gitmek için Punta’dan (Alsancak) geçen tramvayla, vatmana selam vererek, Konak Vapur İskelesine doğru yol alalım. Dario’nun ilk konserinde izleyiciler arasında Madam Roza’da yerini alır. Ekonomik durumu düzelen Moreno, annesi Roza ile birlikte Mithatpaşa Caddesi üzerindeki, Karataş Semtinde bulunan tarihi asansör sokağına taşınırlar.
İzmir Palas Oteli’nde çıktığı dönem Moreno’nun yıldızının parladığı yıllar olur. İstanbul Fenerbahçe’deki “Belvu”’da sahne aldı. Kısa süreliğine gittiği Ankara “Bomonti” Gazinosu’nda ise iki yıl kalmak zorunda kaldı.
İstanbul’a geri dönen Moreno, Fritz Kerten Orkestrası’nda solistlik yaptığı yıllarda Hergele Meydanı’ndaki 3. Sınıf bir otelde kalmaktadır. Garip bir tesadüf ise oda arkadaşı Orhan Veli Kanık’tır. Bir yıl çalıştığı İstanbul’da oda arkadaşı Orhan Veli’yi geride bırakarak Atina’ya geçer.
“Açılmadan solacak tomurcuklar/ Her yanını saracak karanlıklar/
Son bir gemi kalkacak bu limandan/Mendil sallanmayacak ardından
Bitecek hayat elveda, elveda”
Dario Moreno, artık Avrupa’ya geçmiştir. Atina’da, Fransa’ya gidecek uçak bileti parası biriktirecek kadar çalışır. Moreno, Fransa’da, ilk kez Cannes’te Palm Beach Oteli’nin sahnesinde şarkı söyler. Ardından Paris’te Perto del Sol, müzikholünde sahne alsa da ilk yıllar istediği başarıyı elde edemez. Fakat Paris’te ilk defa söylediği “Jezabe” ile arzuladığı başarıyı elde eder. Dario’nun “Jezabe” den sonra söylediği, “Adieu Lisbon” ve “ Cou Courou Cou Cou” isimli kalipsolar yıldızlaştığı şarkılar olur.
Müzik kariyerinde birçok popüler şarkıcıyla çalışma olanağı bulan Moreno, dünyaca ünlü Olympia Müzikholün’de üç hafta star olarak sahnesinde yerini alır. 1948 yılında Quizas, Quizas (Kim Bilir Kim Bilir) şarkısını plağa okuduktan sonra, Moreno şöhret basamaklarını hızla tırmanmaya başlar.1951 yılında, “Jezabel” ile büyük kitlelere seslenen Dario, 1954 yılında büyük bir üne sahip olmuştu.
Müzik başarısının ardından, beyaz perde de oynadığı 32 filmdeki başarısı Moreno’ya güç verir. Brigitte Bardot, Jasgues Brel ve Eddie Consatantine ile çeşitli filmlerde yer aldı. Dario’nun “Neşeli Şarkıcı” lakabından sonra, beyaz perdede “Mor Cadillac’lı” ve “müezzin sesli” şarkıcı lakapları onu etkilemedi.
“Sarhoşum ah düşünmekten
Öldüm ben ah hep sevmekten”
Şöhretinin zirvesindeyken bile doğduğu, yaşadığı İzmir’i unutmayan Dario Moreno’nun, Paris’te düzenlenen Latin Amerika Şarkıları Festivali’ndeki anısı anlatmaya değerdir. Fransa adına yarıştırılan Dario Moreno, söylediği şarkıyla birinci seçilir. Ödül töreninde Fransa Ulusal Marşı ve bayrağı göndere çekilirken müdahale eder. Moreno, göğsünden çıkardığı Türk bayrağını göstererek, “Ben Türk’üm, İzmirliyim” der.
“Bittim ben ah düşünmekten
Yoruldum ah hep sevmekten”
İzmir’in sokaklarında yoksulluk içinde yalınayak çocukluğunu bir kuruşa su satarak geçiren David Arugete ya da bizim bildiğimiz adıyla Dario Moreno yaşamının hiçbir anında ne İzmirliliğini ne de çocukluk yıllarının yoksulluğunu unutmamıştır. Efsane haline gelen Franbuaz renkli Cadillac’ına binerken, İzmir sokaklarında yalınayak bir kuruşa su sattığı günleri hep yanındadır.
Ta ki 1 Aralık 1968 günü saat 09.30’da İstanbul’da Hilton Oteli’nde geçirdiği kalp krizi anına kadar. Dario Moreno’nun vasiyeti İzmir’de gömülmek olsa da Madam Roza’nın İsrail’e yerleşmiş olması nedeniyle yerine getirilemez. Sevgili Dario Moreno Telaviv’deki Holon Mezarlığında toprağa verilmiştir.
Fakat Dario Moreno, Holon Mezarlığı’nda yatıyor olsa da Mithatpaşa Caddesi’nden bindiğiniz asansör, bizi sadece Halil Rıfatpaşa’ya çıkarmaz. Bir zamanlar 155 basamakla çıkılan farklı güzellikleri yaşayacağınız büyüleyici bir mekâna da taşır.
Tarihi Asansörün korkuluklarından körfeze bakarken kulağınıza “Mehtap ve Deniz” şarkısının nameleri gelirse hiç şaşırmayın. Çünkü kulağınıza gelen o melodi çok uzaktan değil tarihi asansörün, Mithatpaşa Caddesi tarafından gelmektedir. Yaslandığınız korkuluktan aşağıya doğru baktığınızda Madam Roza’nın yoksulluk içinde büyüttüğü dört çocuğundan biri olan Dario Moreno; ve onun adı ile anılan Dario Moreno Sokağı ve Kültür Merkezi size göz kırpacaktır.
Dario Moreno’nun Asansör Sokağındaki üvey babasına ait olan 11 numaralı evin duvarındaki metal levhada yazılı olan satırları birlikte okuyalım;
“ İzmir, tatlı ve sevgili şehrim,
Bir gün şayet senden uzakta ölürsem; beni sana getirsinler. Fakat mezarıma götürürlerken, ‘öldü’ demesinler. ‘Uyuyor’ desinler, Koynunda tatlı İzmir’im”
Moreno’nun bu vasiyeti ise herhalde, tüm İzmir sevdalılarının ortak vasiyeti olarak tarihe geçecektir.
Dario Moreno’yu, kendi sokağındaki Rum evlerinin duvarlarını sarmalamış sarmaşıklar arasında, rüzgârın, martıların sesleri arasında bırakarak yolculuğumuzu tamamlamış olalım.
ALBÜMLERİ:
Granada-Adios Amigos/ Bossa Nova/ Kalipso/ Le koko/ Canım İzmir/Si Tu Vas A Rio / Viens/ Uzun Bos/ Moreno Poy POY/Melezi Ye Ye Ye/ Hatıralar Hayal Oldu / Olam Boyun Kurbanı/ Tropical Dario/Oh Que Dario
ÖDÜLLERİ:
“Oeil Pour Oeil” (GÖZE GÖZ) adlı filmiyle Fransa’da en iyi yardımcı aktör ödülünü almıştır.
Dario Moreno 1958 yılında la vie parisienne’de ilk defa klasik bir eseri plağa doldurdu ve o yılın “grand prıx du dısque” (plak armağanı) ödülünü kazandı.
1962’de Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Hitit Güneşi” ödülünü kazandı.
1969 yılında Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Darıo Moreno” ödülünü koydu, ve bu ilk ödülü “Esin Afşar” ve “Jacques Brel” Paris Büyükelçiliğindeki törenle teslim aldılar.
1988 yılında, 6 Ekim gecesi Akdeniz müzik yarışmasında, bu yarışmanın direktörü, ve rahmetlinin çok yakın dostu Erkan Özerman’ın girişimi ile “Dario Moreno” anısına “altın Hitit” ödülü konuldu. Bu ilk ödülü İtalyan sanatçı Gianluigi di Franco aldı.