Türkçede harflerin üzerine konulan “şapka” işareti (^), diğer adıyla düzeltme işareti, yıllardır tartışılan bir konu. Pek çok kişi bu işaretin kullanımının kaldırıldığını düşünse de gerçekte hiçbir zaman resmî olarak yazım kurallarından çıkmadı.​

Aksine, doğru kullanıldığında bazı kelimelerin anlam farklarını ortaya koyarak iletişimdeki kafa karışıklığını önlemeye devam ediyor. Geçmişte 1980’ler sonrası dönemde bu işaretin kaldırılması gündeme gelmiş, ancak teklif kabul edilmemişti​.

Günümüzde de “şapka” kullanımı azalmakla birlikte, dilbilimcilere göre yaklaşık 100 bin kelimelik Türkçe söz varlığının 250 kadar kelimesinde bu işaretin doğru yazım için gerekli olduğu belirtiliyor.

Şapka işareti anlamı değiştiriyor

Şapka işareti, özellikle â harfi (ve benzer şekilde î, û harfleri) üzerinde kullanıldığında, kelimelerin okunuşunu ve dolayısıyla anlamını değiştirebiliyor. Yazılışları aynı olup anlamları farklı olan bu kelimelerden birinin ünlüsü uzun okunur ve düzeltme imiyle belirtilir​. Şapka konmadığında kelimeler anlamlarından sapabilir​. İşte Türkçede yalnızca şapkalı yazılmadığında anlamı değişen bazı örnekler​:

hala – hâlâ: “Hala” babanın kız kardeşi anlamına gelirken, “hâlâ” “henüz, still” anlamındadır​. Örneğin “Hala bana kızgın mı?” cümlesi bir akrabayı ifade ederken “Hâlâ bana kızgın mı?” cümlesi “Henüz kızgınlığı geçmedi mi?” anlamına gelir.

kar – kâr: “Kar” sözcüğü yağan kar, snow demektir; “kâr” ise kazanç, profit anlamına gelir. “Kar beyaz örtüyle her yeri kapladı.” dersek hava olayından bahsederiz, “Kâr geçen yıla göre arttı.” dersek kazançtan söz etmiş oluruz​.

adet – âdet: “Adet” sayı, tane (piece) anlamındadır. “Âdet” ise gelenek, alışkanlık (custom) demektir​. “Üç adet kitap aldım” cümlesinde adet “sayı”dır; “Eski bir âdeti sürdürüyor.” derken âdet “gelenek” anlamındadır.

alem – âlem: “Alem” kelimesi bayrak tepesine takılan süs gibi nesnel anlamlara gelirken, “âlem” dünya, evren veya eğlence âlemi anlamında kullanılır​. Örneğin “Minarenin tepesindeki alem parladı.” cümlesinde metal süsten bahsedilir; “Bu gece âlem çok eğlenceliydi” dendiğinde ise eğlence ortamı kastedilir.

aşık – âşık: “Aşık” sözcüğü diz kapağı eklem kemiği anlamına gelirken “âşık” sevdiğine vurulmuş kimse, sevgiliye tutkun demektir​. “Çocuklar aşık kemikleriyle oyun oynuyor.” denirse kemik parçası kastedilir; “Âşık olduğu kıza şiir yazdı” denirse bir sevda durumu anlatılır.

hal – hâl: “Hal” sözcüğü günlük dilde sebze-meyve hali, pazar yeri anlamına da gelir; “hâl” ise durum, vaziyet demektir​. Örneğin “Sabah hal’den taze meyve aldık.” ifadesinde ticaret yeri kastedilirken “Yorgun hâlimden anlamış olmalı.” cümlesinde durum anlamı vardır.

hakim – hâkim: “Hakîm” (şapkasız hakim diye yazıldığında) hikmet sahibi, bilge anlamında eskiden kullanılmış bir sıfattır; “hâkim” ise yargıç anlamına gelir​. Örneğin Osmanlıca metinlerde “hakîm kişi” derken bilge kişi anlaşılırdı. Bugün “mahkeme hâkimi” dediğimizde yargıç kastedilir.

alim – âlim: “Alîm” (günümüzde şapkasız alim yazılıyor) kelimesi her şeyi bilen anlamında (Allah’ın sıfatı olarak) kullanılırken; “âlim” bilgin, bilim insanı demektir​. Eski dilde “Âlim bir zat.” dendiğinde bilge, bilgili kimse anlaşılırdı.

adem – âdem: “Adem” küçük harfle yazıldığında yokluk, hiçlik anlamına gelirken; “Âdem” ise insan, ilk insan (Hz. Adem) anlamını taşır​. Örneğin “adem babından saymak” deyimi yok saymak demektir. “Âdem evladı” ise insanoğlu anlamında kullanılır.

ama – âmâ: “Ama” bir bağlaç olarak “fakat” anlamına gelir; “âmâ” ise görme engelli kimse demektir​. Örneğin “Gitmek istiyorum ama vaktim yok.” cümlesinde bağlaç kullanılmıştır. “Âmâ sanatçı, azimle sahneye çıktı.” denirse görme engelli sanatçı kastedilir.

dahi – dâhi: “Dahi” sözcüğü bağlaç olarak “bile, dahi anlamında” kullanılır. “Dâhi” ise üstün zekâlı kimse, deha (genius) anlamındadır. Örneğin “Bunu ben dahi yapabilirim!” cümlesinde dahi “ben bile” demektir. “O, tarihî bir dâhidir” denildiğinde ise çok üstün zekâlı biri ifade edilir.

varis – vâris: “Varis” toplardamar şişkinliği, varis hastalığı anlamındadır; “vâris” ise mirasçı, birinin yerine geçecek kimse demektir​. “Bacaklarında varis olduğu için tedavi görüyor.” cümlesi hastalık hakkında iken “Resmî vâris ilan edildi.” ifadesi mirasçıyı belirtir.

şura – şûra: “Şura” kelimesi “şu yer, orası” anlamında eski bir kullanıma sahipken (bkz. bura, şura, ora); “şûra” danışma kurulu, meclis (council) demektir​. “Şuraya bakar mısın?” ifadesinde yakın bir yeri işaret etme varken “Yüksek Şûra kararı açıklandı” denildiğinde istişare meclisi kastedilir.

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi düzeltme imi, sözcüklerin kökeninden gelen uzun okunuş farkını yazıya yansıtarak anlam ayrımı yapıyor​. Eğer şapka kullanılmazsa, örneğin “kar” yerine “kâr” yazılmazsa, cümlenin anlamı tamamen farklı bir yöne kayabiliyor. Bu nedenle, dilbilgisi uzmanları bu işaretin gerektiği durumlarda kullanılmasının iletişimi netleştirdiğini belirtiyor.

Şapka işareti hiç kaldırılmadı: Sadece Batı kökenli kelimelerde değişiklik yapıldı

Peki, şapka işaretinin artık kullanılmadığı yönündeki söylentiler nereden çıktı? Aslında bu bir şehir efsanesi. Türk Dil Kurumunun (TDK) Yazım Kılavuzu’nda 1932’den beri hiçbir baskıda şapkanın kaldırıldığına dair bir karar yer almadı​.

TDK Uzmanlar Kurulu, kamuoyunda dolaşan “şapka kalktı” bilgisinin neden bu kadar yayıldığının anlaşılamadığını vurguluyor​. Eski TDK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin, 2016 yılında yaptığı açıklamada, “Şapka işareti hiçbir zaman kalkmadı. (...) Kalkması doğru değil. Anlama problemi doğar.” diyerek bu konudaki durumu netleştirmişti.​

Yani resmi olarak şapka işareti yazım kurallarında varlığını hep sürdürdü. Kaçalin ayrıca bu konuda kurum adına yanlış bilgiler üretilmesine tepki göstererek, Fransızcada da benzer accent circonflexe kullanıldığını ve Türkçede de ihtiyaç oldukça kullanılmaya devam edeceğini ifade etti​.

Geçmişte şapka kullanımına dair bazı değişiklikler sınırlandırmalar şeklinde yaşandı. Örneğin 2000’lerde, TDK Batı dillerinden dilimize giren plan, proje, plastik gibi kelimelerde inceltme görevindeki şapkayı kaldırma kararı aldı: “plân” değil “plan” yazılması gibi​.

Ancak bu, anlam ayrımı gerektiren sözcükleri kapsamıyordu. Arapça-Farsça kökenli ve anlamı başka sözcüklerle karışan kelimelerde ise düzeltme imi kullanılmaya devam edildiği özellikle belirtildi​.

Nitekim TDK Yazım Kılavuzu şapka işaretinin kullanım alanlarını üç başlıkta tanımlıyor:

1) Anlam ve okunuşu ayırt etmek (yukarıdaki örnekler gibi)​.

2) Yabancı kökenli özel isimlerde g, k, l harflerinin ince okunuşunu göstermek (örneğin “Halûk, Lâle, Elâzığ” gibi).​

Şişecam’da grev kararı asıldı: TİS krizi ve iş cinayetleri vurgusu Şişecam’da grev kararı asıldı: TİS krizi ve iş cinayetleri vurgusu

3) Nispet “-î” ekiyle oluşan sıfatları belirtmek (örneğin askerî, millî, tarihî gibi, bu ekin -i hâl ekiyle karışmasını önlemek için).​

Uzmanlar günümüzde genç neslin bu işaretin gerekliliğinden habersiz şekilde büyüdüğünü ve şapka kullanımının azalmasının bazı anlam kaymalarına yol açtığını belirtiyor. Yine de dilbilimciler, yazıda anlam karışıklığına yol açabilecek durumlarda şapka işaretinin mutlaka kullanılması gerektiği görüşünde birleşiyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ