İnsan Hakları Savunucusu Akın Birdal, İzTV’de yayınlanan Batuhan Kaya ile Gündem Özel programının konuğu oldu. Birdal programda, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ‘Çözüm Süreci’ni, sürecin hangi çerçevede yürümesi gerektiğini ve kırmızı çizgileri değerlendirdi. Birdal, sürecin uluslararası konjonktür nedeniyle başladığını ifade ederek, 1 Ekim’de uzatılan el Bahçeli’nin değil, başka bir iradenin eliydi” diye konuştu. Sürecin henüz toplumsallaşmadığını ve daha hukuki bir çerçevede yürümesi gerektiğini belirten Birdal, ayrıca CHP’nin de çekincelerini bir kenara bırakarak süreç içerisinde öncü rol alması gerektiğini söyledi.

Birdal, 1 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin TBMM DEM Partili vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, “1 Ekim’deki el Bahçeli’nin eli değildi” ifadelerini kullanarak, sürecin uluslararası konjonktür nedeniyle başladığını ifade etti. Birdal, “Niyet çok önemli. Bu süreçten ne murat ediliyor? Demokratikleşme, sivil, demokratik bir anayasa mı yoksa oyalayıcı birtakım işler mi? Bunu anlamak gerekiyor. 2015’e kadar devam eden süreç toplumsallaşmamıştı. O dönemde o masayı kuranın da devirenin de 2 taraf olduğunu düşünmüyorum. Sürecin o zaman da şimdi de Ortadoğu’yla ilgili olduğunu düşünüyorum. 1 Ekim’de uzatılan el Bahçeli’nin değil, başka bir iradenin eliydi. Burada Ortadoğu’yu dizayn etmek isteyen başka bir güç var. Çok arkasını bilmemekle beraber bu eli benimsemek gerekiyordu. Nitekim öyle de oldu, bu el benimsendi” diye konuştu.

‘Hukuki çerçevede yürümeli’

Sürecin hukuki bir çerçevede yürümesi gerektiğini açıklayan Birdal, “Bir komisyon oluşturulsun ve süreç hukuki olsun. Önceki çözüm sürecinde İmralı’ya giden arkadaşlar içeriye alındı. Yarın bir gün bu arkadaşların da başına ne geleceğe belli değil. Bu süreç hukuki bir çerçevede yürümeli. Yeniden Amerika’yı bulmamıza gerek yok. Bu konuda çok iyi örnekler var. İsterlerse bir komisyon kurulur, bir uluslararası gözlem ekibi oluşturulur. Sonuç olarak demokratik bir anayasa inşa edilir ve süreç nihayete erer” şeklinde konuştu.

‘Süreç henüz toplumsallaşmadı’

Henüz sürecin toplumsallaşmadığını açıklayan Birdal, “Toplumsal muhalefetin henüz tam desteği yok çünkü süreç tam toplumsallaşmadı. Bu yüzden 14 Aralık’ta aydınlardan, gazetecilerden, yazarlardan ve sanatçılardan oluşan bir grup insan, Kürt sorunun demokratik çözümü için çağrı yaptık. Bu çağrıyı imzaya açtığımızda binin üzerinde imza geldi. 4-5 gün sonra bu platformun adı belli olacak, yol haritası belirleyeceğiz ve konferanslar düzenleyeceğiz ve sonunda da CHP Genel Başkanı ile TBMM Başkanı ziyaret edilecek. Bu sürecin toplumsallaşması ve yayılması için, barışın her kesim için çıkarına olduğunu anlatacağız” ifadelerini kullandı.

‘Öcalan Kürt halkının önderidir’

AKP-MHP iktidarı tarafından sürecin muhatabı olarak Öcalan’ın seçilmesini değerlendiren Birdal, “Bir olgu var, Öcalan Kürt halkının önderi. Bu kimin muhataplığıyla yürümesi meselesi bence Kürtlerin vereceği karara bağlıdır. Kürtler neye karar vermişse bize düşen bu kararın yaşam bulabilmesi için çalışmaktır. ‘Abdullah Öcalan değil de şu ya da bu olmalı’ sözleri biraz da maksatlıdır, yine Kürtleri biraz ayrıştırmaya yöneliktir. Bugün DEM ve müttefikleri Kürt halkının iradesidir. Biz bu süreci nasıl daha demokratik bir hale getirebiliriz diye düşünmeliyiz” diye konuştu.

‘Öcalan’ın çağrısı karşılık bulacaktır’

Öcalan’ın silah bırakma çağrısının karşılık bulup bulmayacağını açıklayan Birdal, “Bence o çağrı karşılık bulmayacak olsa böyle bir çağrı gelmez. Bence İmralı ile PKK ya da YNK’nin karşılık görüşmelerinin olduğunu düşünüyorum. Aslında kolektif bir irade var. Kandil ve Avrupa’nın ortaklaşa iradesi karar verecek. Bu karar verildiğinde Öcalan çağrı yapacaktır. Burada tabi iktidara düşenler var. Kayyımlar geri alınsın, tecrit bitsin, siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar serbest bırakılsın” şeklinde konuştu.

‘Eşitlik ve özgürlükten başka bir şey istemiyor’

Kürtlerin talebinin ve beklentisinin ne özerk yönetim ne de bağımsızlık olduğunu söyleyen Birdal, “Kürtlerin ne istediği belli, yeter ki kulak verilsin. Diğerleri nasıl yaşıyorsa Kürtler de öyle yaşamak istiyor. Kayyım atanmasın istiyor, dilini, folklorunu, kültürünü tanıtmak istiyor. Bu halkın bir kültürü, tarihi var. Kürtlerin ne istediği belli. Bunu da kim kime veriyor? Uluslararası sözleşmelerden doğan haklar var, insanların, insan olmaktan kaynaklanan hakları var. Emin olun eşit ve özgür yurttaşlık temelinde bir arada yaşamaktan başka bir şey istemiyorlar” dedi.

‘CHP süreç içerisinde öncü olmalı’

CHP’nin bu süreç için öncü olması gerektiğini ifade eden Birdal, “CHP öncü rolü üstlenmeli, bu süreç içerisinde hiçbir tereddütte kapılmadan sürece dahil olmalı. Özellikle şehit aileleriyle görüşerek, bundan sonra yeni bir şehit ailesi olmayacağını, kadınların dul, çocukların yetim kalmayacağını ifade etmeli. Onların duygularını kaşımak yerine bence yatıştırıcı bir rol oynamalı. CHP hiç komplekse kapılmamalı ve korkmamalı” dedi.

Muhabir: BATUHAN KAYA