CHP Lideri Özgür Özel, İzmir programı kapsamında 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde İzmirli gazetecilerle buluştu. Özel, Gazeteciler Günü’nü kutladığı programda, gündeme dair önemli açıklamalarda da bulundu. Programa, Ege Belediyeler Birliği ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da katıldı.
“Gazeteciler cesaret göstererek bu mesleği yapıyor”
Gazetecilerin mevcut koşullarda cesaret ederek bu mesleği yaptığını söyleyen Özel, “Hasan Tahsin’in emperyalistlere ilk kurşunu sıktığı kentteyiz. Bugün Kemalpaşa’da gençlerle birlikteydik, Atatürk’ün, ‘İzmir bir yandan yanarken bir yandan kurtuluşa güldüğü’ ilçedeydik. Kemalpaşalıların onu gördüğünde arabanın üstüne atladıkları hem kendisini hem de Türkiye’nin geçirdiği en duygulu geceyi andığı gibi biz de Kemalpaşa’da onu andık. Sonra da Hasan Tahsin’in kentinde sizlerle bir araya gelmenin memnuiyetini yaşadık. Hasan Tahsin cesaretinin bedelini canıyla ödedi. Bugün de gazeteciler ya bu mesleği yapmayacak hale savruluyorlar ya da cesaret göstererek yapıyorlar” dedi.
“Erdoğan rüyasında konuşsun, TRT canlı yayın yapıyor”
Özel, Türkiye’de ‘yandaş’ basının ve kamu kurumları olan TRT ile AA’nın Erdoğan’a sağladığı ayrıcalığı anlattı konuşmasında, “Öyle bir noktaya geldik ki maalesef cepheden haber versin diye Atatürk’ün kurduğu AA muhalefet açısından haberin kaynağında sansürlendiği ve bir partinin ajansına dönüşmüş olan, seçim sırasında iktidarın adaylarına yaptığı haberler muhalefetin adaylarına yaptığı haberlerin 25 katına ulaştığı, hepimizin hem sevdiği hem üzüldüğü bir hale dönüştü. Filistin’de AA muhabiri yaralandığında ilk telefonu ben açıyorum çünkü muhabirin, kameramanın bir günahı yok. Hepimizin vergileriyle maaşların ödendiği bir kurumda TRT benim grup toplantısını 4 dakika veriyor, Tayyip Bey 78 dakika konuşsa 78 dakika veriyor. Tayyip Bey 5 kere konuşsa 5 kere veriyor, uykusunda konuşsa 6’ncı kez canlı yayında veriyor. Bugün bu konuşmanın bu kısmı canlı yayınlanacaktı, meclis tecrübemle bir şey sordum, ‘bu kısmı canlı vermiyoruz, kayıt açık’ çünkü buraya gelen dezavantajlı oluyor, Ankara’da canlı yayını seyreden tıkır tıkır ofiste yazıyor” diye konuştu.
“Filistin basın özgürlüğünde bizden önde”
Basın özgürlüğünün Türkiye’de geldiği noktayı aktaran Özel, Filistin’in bu konuda bizden önde olduğunu aktararak, “Bugün biraz rakam da konuşmak gerekiyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü birtakım değerlendirmeler yapıyor. Türkiye 180 ülke içerisinde 158’inci sırada, 157’nci sırada İsrail’in işgali altındaki Filistin’de yaşayan gazeteciler var. Bizden kötü kim var derseniz hemen arkamızda Birleşik Arap Emirlikleri ve Cibuti var. İşgal atlındaki Filistin’e bile geçilmişiz. 2024’te 54 gazeteci Filistin’de görev yaparken şehit edilmiş. Bu Filistin basın özgürlüğünde bizden daha önde” şeklinde konuştu.
“Her gün 2 gazeteci tutuklanıyor”
Özel, her gün 2 gazetecinin tutuklandığı ifade ederek, “Geçen yıl 720 gazeteci hâkim karşısına çıktı, 74’ü tutuklandı. Aslında Türkiye’de her gün 2 meslektaşınız gözaltına alınıyor, sorgulanıyor ve 5 günde 1, bir tanesi tutuklanıp cezaevine konuyor” dedi.
“En ağır sözü söylemek serbest cevap duymak yasak”
Cumhurbaşkanı Hakaret suçundan gazetecilere dava açıldığını aktaran Özel, “Bir siyasetçi rakibine nasıl o sözleri söyleyebilir, o hakaretleri edebilir? Sonra siyasi rakipleri ona cevap veriyor, Kenan Evren için yazılmış maddeye göre ona soruşturma açıyor. Bir taraf hem Cumhurbaşkanı hem siyasi parti lideri, diğer taraf sadece siyasetçi, sadece muhalif, ya da sadece gazeteci. En ağır sözü söylemek serbest, karşılığını duymak yasak çünkü cezası var. Bütün dünyada gazeteciler kollukla birlikte görev yaparlar. Birazdan dışarıdan ses geliyordu, bir grup insan, sordum, belediyenin dışarıya verdiği tuvaletlerin temizliğinde çalışan firma değişmiş, yeni firma iş teklif etmiş, onlar da ‘hayır bizi işe alın’ demişler. Belediye, ‘alamam’ deyince protesto yapıyorlar. Bu bir haktır. Bu toplantının düzenini bozmadıktan sonra, bizi engellemedikten sonra istediği pankartı açar, istediği sloganı atar ama Türkiye’de böyle bir şey yok. Türkiye’de kollukla gazeteci yan yana çalışıyor, kolluk sert yaptığında gazeteci bunu yazıyor sonra da yargı karşısına çıkıyor. Gazetecilerin en çok zorlandığı iş polis kötü davrandığında bunu haber yapması sonrası, ‘vay efendim sen terörle mücadele edeni hedef gösterdin’” diye konuştu.
“Erdoğan, Putin’den öğrendi Dezenformasyon Yasasını getirdi”
Erdoğan’ın Putin’den öğrenerek Dezenformasyon Yasasını getirdiğini söyleyen Özel, “Dünyanın bütün otoriter liderleri birbirinden öğreniyor. Putin yaptı, Tayyip Erdoğan getirdiği Dezenformasyon Yasasını koydu. AKP’nin Genel Başkan Yardımcıları dediler ki ‘yalan hiçbir şey olmayacak’, önce bir 4-5 ay durdu şimdi gazetecilerin başına ne geliyorsa bu yasadan geliyor. Gazeteci haberi elbette doğrulatır, meslek gereğince kaynağına güvenir ve haberi yaptıktan sonra da ne kaynağını ele verir ne de bu haberden dolayı biri rahatsızlık duyuyor diye hesap verir. Gazetecilerin böyle bir mesuliyeti yok. Bütün dünya konuşuyor, Tweeter yıkılıyor, gazeteci ‘bu yanlış’ diye suçlanıyor” şeklinde konuştu.
“Erdoğan’ın siyasi geleceği için yapılan pazarlığın parçası olmam”
Özel, çözüm süreci için yaptığı değerlendirmede, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi geleceği için yapılan pazarlığın bir parçası olmam” ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu:
“Öyle bir medya gücü, kamu gücü ve görevini yapması gerekenlerin elinin kolunun bağlı durduğu ve vatandaşın da izlediği kanallarda neyin ne olduğunu bilemediği bir dönemde gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçunu başta AKP, TRT, AA ve iktidara müzahir televizyon kanalları, CHP’nin terör örgütü tarafından desteklendiği gibi bir yalan devlet eliyle yayıldı. Bir kişi soruşturma açmadı. Seçim geldi geçti, montajsa montaj deyip geçtiler ama diğer taraftan gerçeği arayan, haberleştiren gazetecilere birileri dönüp en kolay yoldan terörist damgası vuruyor. Meclisteki siyasi partinin elini sıkan CHP olduğunda ‘DEMLENMEK’ el sıkan Devlet Bey olduğunda, ‘Barış eli uzandı’. Biz CHP olarak kan akmasın, çatışma olmasın isteriz. Biz bir de 6 milyon kişinin oyunu almış partiyi diğer partiler gibi selamlar, işimizi yaparız. Bir yandan bu kürsüye Öcalan gelsin çünkü MHP’nin ve DEM’in Grup Kürsüsü aynı, gelsin konuşsun, serbest kalsın. Akıl almaz işler ve sözler. Biz CHP olarak yine de meseleyi onların geçmişte yaptığı gibi değil de bir iş yapılacaksa mecliste yapılsın, şeffaf yapılsın, süreç samimiyetle yürütülsün ve her açıdan toplum bilgilendirilsin. Benim teklifim mecliste kurulacak komisyona şehit ve gazi ailelerinin birer temsilcisi otursun. 20 kişilik komisyonda 3 kişi de olsa toplumsal mutabakat bu konunun en yakınları tarafından takip edilsin. Oturdukları binanın mülkiyetleri ya kendilerinin ya da MSB ödemiş, şehit polislerimizin ve diğer şehitlerimizin aileleri, ‘Biz Özgür Özel’in sözlerinin arkasındayız’ diye açıklama yaptılar. 83’üne ziyaret yaptık, Kürt Meselesine nasıl baktığımızı anlattım, onlar da ‘biz bunun arkasındayız’ dedi. Bir yandan terör bitsin ama bu iş biterken kimse mağdur olmasın diyen ve bunu siyasete alet etmeyen bir anlayış var, diğer yanda Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır ama Abdullah Öcalan’ın söyleyeceği bir kelime kıymetlidir’ diyen bir anlayış var. Ben bir şehit az gelecekse üzerime düşen bin iş varsa binini de yaparım ama kapalı kapılar ardından Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceğiyle filancanın özgürlüğünün pazarlığının parçası olmam. Şehit ailelerinin gazilerin yaklaşımını da bu açıdan çok kıymetli buluyorum. Bir komisyonumuz var, harıl harıl çalışıyorlar. Bizim içeriğimize ihtiyaç duyulduğu yerde en güçlü içerik ve hazırlık CHP’de olacak ama birilerinin al ver siyasetinin de bir parçası olma niyetinde değiliz. Özellikle bu kadar açıklıkla İzmir basının önünde söylüyorum çünkü uzun süredir CHP’nin bu konudaki tutumu net ama bu konuda iktidarın yapmadıklarını güzelleyenlerin bir pozisyonu var.”
“Kimsenin ele geçiremeyeceği bir Medya Kanunu hazırlıyoruz”
İktidar için yaptıkları hazırlıklar içerisinde yeni bir Medya Kanunu olduğunu da aktaran Özel, “Hiç kimsenin tamamına hâkim olamayacağı bir medya kanunu için çalışıyoruz. Örneğin birden çok gazete sahibi olmanın yasaklandığı, bir gazete ya da televizyonun ancak bir gazete ya da televizyonun olabildiği, 5-10 yıl sonrasına kamu ihalesi alanların gazete sahibi olamadığı, gazetecilik meslek tanıtım kartlarının sadece gazetecilik meslek örgütü tarafından dağıtıldığı ve basın ilan kurumunun bütün döngüsünün sadece ve sadece gazeteci meslek örgütü tarafından düzenlendiği, yürütüldüğü ve denetlendiği, asla siyasi saiklerle ona buna karar verilmediği, kamu kurumlarının reklamlarının ki bu ülkede kamu kurumlarının hangi gazetelere reklam verileceği konusunda yönlendirildiğini biliyoruz, bu ülkede en çok reklamı, ilanı Türkgün Gazetesi alıyor. İktidara ne kadar müzahirsen o kadar reklam alıp destek görüyorsun yoksa reklamı hiç vermiyorlar, BİK ilanlarını da cezayla vermiyorlar. O yüzden basını ele geçirme niyetimiz yok ama basının bir daha kimsenin eline geçiremeyeceği bir işe niyetimiz var. Basın işini özgürce yapabiliyor olsaydı bu noktaya gelmeyecektik. Aynı şeyi adalet sistemi için de hazırlıyoruz” diye konuştu.
“Sizlerin cesareti en büyük gücümüzdür”
Ege Belediyeler Birliği ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, gazetecilerin gösterdiği cesaretle Türkiye’nin değişimi için sahip olunan en büyük güçlerden biri olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Ülkemizde bugün özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi veren herkes, baskı ve yıldırma politikalarına maruz bırakılıyor. İşini yapmaya çalışan gazetecilere verilen her gözdağına, istisna olması gereken tutukluluğu siyasi bir cezalandırma aracı olarak kullananlara, “dur!” demek ancak gazetecilerin, demokrasi mücadelesine inanan her yurttaşın baskılara direnmesiyle mümkün olabilir. Biz, basın özgürlüğünü sadece bir hak değil, toplumsal bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Yerel yönetimlerde sosyal demokrat ve toplumcu bir anlayışla hareket eden bir belediye başkanı olarak, her zaman gazetecilerin yanında olmaya, hakikat mücadelesini desteklemeye devam edeceğim. Türkiye’nin geleceği, sizlerin kalemiyle, mikrofonuyla ve cesaretiyle şekillenecek. Amasız, fakatsız, yalnızca gerçeği savunmak, halkın haber alma hakkını korumak için verdiğiniz mücadele, bu ülkenin geleceği adına büyük bir değerdir. Hep birlikte, özgürlüklerin genişlediği, adaletin sağlandığı ve demokrasinin güçlendiği bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Bu yolda sizlerin emeği ve cesareti, en büyük gücümüzdür. Kimsenin önünde eğilmeyen, hayatını halka hakikatleri anlatmak yolunda harcayan basın emekçilerinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü yürekten kutluyorum”
“Gazetecilik ne kadar iyi yapılırsa demokrasi o kadar iyi işler”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, yaptığı konuşmada gazetecilerin iyi çalışmasıyla doğru orantılı olarak demokrasinin de iyi işleyeceğini ifade etti. Tugay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Hem CHP’liler olarak hem İzmirlilerin görev ve sorumluluk verdiği yöneticiler olarak namusla, ahlakla topluma ses olmak için gecesini gündüzüne katan tüm değerli gazetecilerin yanında olduk, bundan sonra da olacağız. Yerel basının güçlenmesi için de her zaman yanlarında olacağımızı en çok değerli arkadaşlarımız biliyorlar. Biraz önce Ferdi Başkanın da ifade ettiği gibi yürekten inanıyoruz ki gazetecilik ne kadar özgür yapılırsa o ülkede demokrasi o kadar iyi işler. Halkın tabi ki bilinçli olması o derece sağlanır. Bu dönem maalesef herkesin baskı altında olduğu bir dönem. Maalesef yine yandaş diye tabir edilecek kötü örnekler, bir yerde gazeteciliği kirletiyor diye düşünüyorum. Bunlardan kendimizi korumak için tarafsız bir şekilde görevini yapanların yanında olmamız gerektiğini tekrar ifade etmek isterim.”