CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün partisinin MYK ve PM toplantılarına başkanlık etti. Özel, PM toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, "Suriye çok önemli bir gündem. 13 yıl önce CHP’nin yapmış olduğu tüm uyarılara ve 13 yıl boyunca her gün haklı çıkmasına rağmen birileri 13 yılın sonunda ortaya çıkan tablodan kendilerinin haklı, CHP’nin haksız çıktığını iddia ediyor. Tablo şu: Türkiye’de 4 buçuk milyon sığınmacı yaşıyor, 900 bin Suriyeli bebek doğdu, 283 şehit verdik ve bugüne kadar bize maliyeti 200 milyar dolar. O 200 milyar dolar, bütün emeklilere hak ettikleri maaşı 100 yıl verecek kadar para, bir yıl verecek kadar paranın 100 katı. Ve maliyetin büyüğü şimdi geliyor. Bundan sonra daha büyük maliyetlerle karşılaşacağız. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan, Suriye’de demokratik bir rejim inşasını savunan, bu demokrasinin Suriye’de Kürtleri de Türkmenleri de Arapları da Alevileri de Sünnileri de kucaklamasını savunan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) artık bir askerinin daha burnunun kanamaması gerektiğini hatırlatan ve Türkiye’deki sığınmacıları bir an önce ülkelerine göndermenin takviminin planlanmasını savunan bir çizgideyiz. Bu takvim için de çok paraya ihtiyaç olacak" dedi. Özel, şunları kaydetti:
"Hem Avrupa hem dünya, sığınmacı meselesi için elini taşın altına koymaya değil, cebine atmaya hazır"
"CHP olarak mensubu olduğumuz uluslararası kuruluşlar ve sözümüzün geçtiği her yerde bu konuya katkı sağlamaya hazırız. Çünkü hem Avrupa hem dünya, sığınmacı meselesi için elini taşın altına koymaya değil ama elini cebine atmaya hazır. 2024’ün en kötü fotoğrafı, Ursula von der Leyen’in Erdoğan ile Türkiye’de çektirdiği fotoğraftır. Resmen, ‘6 milyar vermiştik. Bu kadar sığınmacıyı başınıza dert etmiştik’ demek yerine, 1 milyarı daha önüne atıyor Erdoğan’ın. Bundan ben utanıyorum, biz utanıyoruz, Erdoğan utanmıyor. 1 milyara fit olmak gibi işler değil; Suriye’nin hızla askeri, siyasi istikrarını sağlayıp ekonomik istikrarı için ne yapılması gerekiyorsa dünyayla, başta Avrupa Birliği ile birlikte yapmak lazım. Biz işin bu kısmına umulanın çok ötesinde katkı vermeye hazırız. CHP iktidarda olsa ekonomiyi nasıl yöneteceğini de biliyor Suriye göç sorununu nasıl yöneteceğini de biliyor.
"Erdoğan’ın başının üstünde oturanlar, Türkiye’deki insanların aşının ve işinin üstünde oturuyorlar"
Dünyadaki bütün temaslarımızda dört başı mamur tekliflerimizin karşılık bulduğu ama Türkiye’den böyle taleplerin değil de koyun pazarlıklarının geldiği görülüyor. Erdoğan diyor ki ‘Bunlar geldiler. Biz ensar, muhacir ilişkisindeyiz. Peygamber Efendimize sahip çıkan Medineliler gibiyiz.’ Oysa Bulgaristan’dan Bulgaristan Türkleri gelirken, soydaşlarımız gelirken, canımız ciğerimiz, akrabamız gelirken, Özal’a diyordu ki ‘Asgari ücretle millet geçinemiyor. İnsanlar karısını, kızını satıyor.’ Bu lafı sokakta adam söylese ağzına vururlar. Bu lafı edebilmişti. ‘Sen bunlara neyinle bakacaksın’ diyordu. Bulgaristan’dan gelen akrabalarımıza bunu söyleyen, Suriye’den gelenler için ‘Giden gider, kalanların başımızın üstünde yeri var’ diyor. Erdoğan’ın başının üstünde oturanlar, Türkiye’deki insanların aşının ve işinin üstünde oturuyorlar.
“‘Vatanı böldürecekler’ dedikleri CHP, bu ülkenin birliğinin sembolü olduğunu 31 Mart’ta gösterdi”
Erdoğan, Türkiye’deki yoksullara sürekli sabır telkin ediyor. ‘Vatanı böldürecekler’ dedikleri CHP’nin bu ülkenin Türkiye İttifakı ile birliğinin, beraberliğinin sembolü olduğunu, bir zamanlar Özal’ın birleştirdiği dört eğilimi, bir zamanlar ‘Sosyalist Enternasyonal’a CHP’yi değil, bizi alın solcular da var’ diyecek noktadaki Tayyip Erdoğan’ın o hayallerini CHP’nin sandıkta gerçekleştirdiğini gördüler. CHP, sosyal demokratları muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları hep birlikte kucaklayan, sahiplenen, hepsinden birden oy alabilen, onlarla birlikte yerelde iktidar olabilen bir yapı olduğunu 31 Mart’ta gösterdi. 22 yıllık AK Parti iktidarına ilk yenilgisini yaşattı.
"O, tankın önüne yatan aziz milletin aldığı hizmetlerin önüne yatmaya çalışıyor"
Belediyelerimizi silkeleme, para vermeme, hizmetlerini durdurma çabası bundan. Ama gidip metronun vagonunun durduramadığından, gidip belediyenin çöp arabasının önüne yatamadığından, -imkanı olsa onu yapacak- millet, gün geldi onun için tankın önüne yattı. O, tankın önüne yatan aziz milletin aldığı hizmetlerin önüne yatmaya çalışıyor sırf siyasi ikbal uğruna. Nakit paraya çullanıyor. Nakit para sosyal yardım yapmak için var. Engel olamayacak. Çıldırmasının sebebi, anketteki memnuniyet oranımız yüzde 58. Seçildiğinden geride olan, 250’ye yakın belediyede geride olan bir elin parmaklarından az küçük belediyeler var. 244 belediye seçildiğinden ileride sonuç almış. ‘Tehlike büyük, onlar gelirler’ demiyor. Millet, ‘Keşke gelseler’ diyor çünkü. ‘Vatanı böldürecekler’ diyemiyor, ‘Hepimizi kucakladılar. Seçtik, insan ayırmıyorlar. Oy vermedim ama kapımı çalıyor. Hizmet veriyor, destek veriyor’ diyor.
“‘Zafer yaşattık diye sevinin’ diyenler, asgari ücretliye hezimeti yaşattılar”
‘Açsın, yoksulsun, işsizsin ama zafer büyük buna sevinmelisin’. Nasıl yani? Zafer nerede? ‘Suriye’de.’ Ne oldu? ‘13 yıl berbat şeyler oldu ama en sonunda benim düşmanım Esad gitti.’ Ne kurulacak? ‘O da belli değil.’ Belki de çok kötü şeyler olacak. ‘Ama zafer büyük, benimle buna sevinmelisin.’ Bir de dürtüyor yanındakileri, ‘İyi anket gösterin.’ Maddi ve manevi mobbing uyguladığı birkaç firmanın yayınladığı anketleri dolaşıma sokmak için milyonlar harcıyor. Ama millet bakıyor, zafer gördüğü yok. Milletin gördüğü bir şey var: Oraya fetihe gidenler, zafere gidenler, ‘Zafer yaşattık diye sevinin’ diyenler, asgari ücretliye hezimeti yaşattılar.
“‘Asgari ücret enflasyonu yükseltir deyip milleti kandırırız’ dediler"
Asgari ücret canavarı gitgide büyüyor. Belki bu asgari ücretle, asgari ücretli sayısı gelecek yıl ücretlilerin yüzde 65’ine çıkacak. Büyük sıkıntı ve büyük perişanlık yarattılar. Aslında üç aydır bu niyetlerini biliyorduk. ‘Yüzde 50 enflasyon çıkacak, biz yüzde 25-30 zam verelim, hedef enflasyonu verelim. Asgari ücret enflasyonu yükseltir deyip milleti kandırırız.’ Bu yalana kimse inanmadı. Ama bunlar asgari ücreti 22 bin 100 lira yapmak suretiyle milleti bir yıl daha büyük bir yoksulluğa, açlığa, perişanlığa mahkum ettiler. Öncelikle o gece TÜRK-İŞ o masaya gitmedi. 50 yıldır en çok üyesi olan sendikaya açık olan o masaya gitmedi. Çünkü işverenle devlet anlaşmış, dediği asgari ücreti dayatıyor. Ertesi gün de bu görüşmelerden bundan sonra tamamen çekilme kararı aldı. Hiç katılmayacağını açıkladı. Bunu çok olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim.
"Tepkiniz içinizde oluyorsa bunlar başınıza gelmeye devam edecek"
Biz yarın, saat 13.00’te, Tandoğan Meydanı’nda bu asgari ücreti protesto etmek için, 100 kişiden 56’sına sefalet ücreti veren, sefalet ücretinin üzerindeki tüm ücretleri de asgari ücrete mahkum etmeye niyetlenmiş olan bu sefalet ücretini protesto etmek için... Asgari ücret, sadece asgari ücretliyi kahretmedi. Teyzeyi gördüm ‘12 bin 500 lira en düşük emekli maaşı alıyorum, asgari ücretliye ‘Bunu yapan bize ne yapmaz. Ayda bir kez et alıyorum, onu da sizin belediye veriyor’ dedi. Emekliler, son derece öfkeli ve son derece endişeli. Memur emeklisi, işçi emeklisi tepkili. Pazar esnafı tepkili, sokak esnafı tepkili. ‘Ne kadar tepkili olursanız olun, tepkiniz içinizde, evinizde, arkadaşınızla konuşurken oluyorsa bunlar başınıza gelmeye devam edecek.’ Onun için yarın o tepkileri göstermeye tüm Ankaralıları ve Ankara’ya ulaşabilme durumu olan herkesi saat 13.00’te, Tandoğan Meydanı’nda bu sefalet ücretine ve krizin yükünü yoksulların, emeklilerin, emekçilerin sırtına bırakan bu politikalara itiraz etmeye, ses yükseltmeye davet ediyorum.
"Erdoğan’ı fırsat bilip emekçiyi ezeni ifşa edeceğiz"
Erdoğan’ın yaptığı zammı yapıp yüksek zam yapmamak için organize olanlara şunu söyleyeceğim: Bunu yapmayanlar bu meseleden olumlu ayrışacaklar. Bunu yapanlar karşısında tüketimden gelen gücünü kullanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını görecekler. İlan edeceğiz teker teker. Nasıl yemeğin içine at eti karıştıranlar ilan ediliyorsa Erdoğan’ın yaptığını fırsat bilip emekçiyi ezeni ifşa edeceğiz ve tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız. Bu konuda 1 Ocak olduğunda ilan edeceğiniz zamları yaparken CHP’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu vatandaşlarının bunu izlediğini ve buna göre tavır ve tutum içinde olacaklarını hatırlatmak istiyorum.
“Bu düzeni kökünden değiştireceğiz. Ama bunu yapabilmek için..."
OECD ülkelerinde milli gelirin yüzde 55’i maaş olarak ücretlilere ödeniyor. Çalışanlar milli gelirden yüzde 55 pay alıyor. AB’de yüzde 60-70 arasında alıyor. Türkiye’de yüzde 25 alıyor. Böyle bir oran dünyanın hiçbir yerinde yok. Milli gelirin yüzde 75’ini bir avuç insan alıyor, buna susuyoruz. Yüzde 70 çalışanlar alıyor, Almanya’da sosyal demokratlar buna itiraz ediyor, çok daha yukarı çıkması lazım diye. Ama Türkiye’de dörtte birini ahaliye veriyorlar, dörtte üçünü bir mahalle adam yiyor. O yüzden bu düzeni kökünden değiştireceğiz. Ama bunu yapabilmek için mutlaka sokaklara çıkmak, hakkı beraber aramak lazım.
"Türkiye’de ilk kez çalışanlar devlete para veriyorlar"
5 bin lira zam yaparak 22 bin lira yapıp fiilen 2 bin lira emekçiden para alıyor. İlk kez Türkiye’de asgari ücret ilan edilirken çalışanlar devlete para veriyorlar. Yılbaşında zam alacağına cebinden devlete para veriyor. Geçen sene 57 kilo dana kıyma alan asgari ücret, 17 bin 2 lira. Dana kıyma ocak ayında zamlanmasa bile 37 kilo alabilecek. 20 kilo dana kıyma parası eksik veriyor.
"Pinpon topu yemiyorlar, futbol topu yiyorlar çünkü"
Biz bunları söylerken çalışan memurların, emekli memurların, emekli işçilerin alacakları zammın belirlenmesinde temel kurum olan TÜİK, doğru veri verse millet doğru zam alacak. Ama bu sene onun da altında, onun verisininin de altına indiler. İşi gücü bırakmış bana laf yetiştirmekle uğraşıyor, iki sayfa. Neden biliyor musunuz? Geçen gün dedim ki ‘Ya TÜİK’inki 50, verilen 30, gerçek enflasyon yüzde 78. Asgari ücretli pinpon topu mu yiyor’ dedim. Açıklama yapmış: ‘Sepetimizde pinpon topu yok, bu durum yalandır’ diye açıklama yapıyor. Ben meramımı anlatmış mıyım? Anlatmışım. Sepette ne varmış pinpon topu çıkmış? Futbol topu varmış. Anneannem olsa ‘Hasbinallah’ diyecek. Böyle bir şey olabilir mi? ‘Pinpon topu yok, yalandır’ diyen adamın sepetinde futbol topu var. Davlumbaz var, otel ücreti var, şans oyunları var. Bunları mı yiyor asgari ücretli? Ben özür diliyorum TÜİK’ten. Pinpon topu yemiyorlar, çok doğru yapmışsınız futbol topu yiyorlar çünkü. Ben bu kadar saçma, bu kadar lüzumsuz… Şu olsa mahcup olurdum: Listeyi açsak, baksak o listede asgari ücretlinin temel harcamaları olsaydı derdim ki ‘Ben hakkını yemişim TÜİK’in.’ İnsan okuyunca ‘Neydi bu davlumbaz’ diyor.
“8 bin lira ver prim desteğini, asgari ücreti 22 binden 30’a çıkar”
Zaten tahsil ettiğin pirim 1 milyar artacak. 8 bin lira ver prim desteğini, asgari ücreti 22 binden 30’a çıkar, elbette alan açısından 30, veren açısından 22 net asgari ücret üzerinden olsun. Hiç olmazsa 7 bin lira daha indirim sağlamış olursun, bu asgari ücreti ödeyecek olan küçük esnafa, KOBİ‘ye. Cebinden bir şey çıkmış olmaz. Ama bunun açıklamasını fırsata çeviren, zenginlerin cebine parası kalsın diye bu tip bir yaklaşımdan uzak duruyor. Asgari ücretli başına bir ila 10 işçi çalışanlarda 8 bin lira, 10-50 işçi arasında çalışanlarda 5 bin lira, 50-100 arasında çalışanlarda 4 bin lira gibi bir kademelendirmeyle tahsil edeceği primin yarısını vererek bile bunu sağlayabiliyorlar. Bunu hızla hayata geçirmeleri konusunda kendilerini uyarıyorum.
"Türkiye’de bütün akışın değişeceği bir 2025’i umut ediyoruz"
Yarın 13.00’te Tandoğan Meydanı’nda, mitingde konuşma yapacağım. O mitingte sözümüze değer veren herkesi, sadece CHP’lileri değil, ‘Asgari ücretle geçinilemiyor, bu maaşlarla emekliler geçinemiyor’ diyen herkesi, asgari ücretlileri, emeklileri ve itiraz eden herkesi, bütün esnafları, bütün çiftçileri davet ediyoruz. Yarın o meydandan sesi yükseltip mücadelenin ateşini yakacağız. 2025 yılını, hakkı yenenlerin hakkını yiyenlerden hesap soracağı, mücadele edeceği; martta asgari ücrete zam alabilmek için mücadele edeceği, temmuz zammı için mücadele edeceği, üretimden gelen güçlerini kullanan işçiler sendikalarıyla birlikte bunu ortaya koyduklarında Türkiye’de bütün akışın değişeceği bir 2025’i umut ediyoruz.
“Bütün gücümüzle erken seçime zorlamak için mücadele edeceğiz”
Biz CHP olarak ‘Geçim olmazsa seçim olur’ demiştik. Geçim olmayacağı açık. Seçim olur mu? Bütün gücümüzle bastıracağız, bütün gücümüzle erken seçime zorlamak için mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin sonunda seçim olursa kurtuluş hemen olacak. Yok direnirlerse seçimin olduğu gün olacak. Ama ben bütün emeklilerin, bütün emekçilerin, bütün yoksulların bu iktidarın ezdiği herkesin isterse 2025 yılında asla ve asla sandıktan kaçamayacaklarını, sonra da artık gelirin dörtte birinin herkese, dörtte üçünün zenginlere kaldığı bu düzeni değiştireceğimize yürekten inanıyorum. Bunun için mücadele etmek için CHP’nin 1 buçuk milyonun üzerindeki her üyesi mücadeleye hazırdır. 83 milyon vatandaşımızı; sağcısıyla solcusuyla, Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle bu toplumun tüm kesimlerini, kendisini hangi siyasi görüşe ait hissediyor olursa olsun esas aidiyetinin onurlu bir yaşam talep etmek olan, çocuklarının geleceğini talep etmek olan, kendi hakkının, kendi rızkının başkalarına yediriliyor olmasına itirazı olan herkesi bu iktidarı değiştirmek için mücadeleye davet ediyorum. Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte kazanacağız. Halk kazanacak, millet kazanacak, Türkiye kazanacak. Hep beraber başaracağız."