CHP MYK, bugün saat 14.00’te CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında toplandı. Yaklaşık üç saat süren toplantının ardından CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, toplantının gündemine ilişkin açıklama yaptı.
Çocuklarımızın geleceğini karartmaya devam ediyorlar
Yücel’in açıklamalarından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
Her hamlesiyle milli eğitim sistemine darbe vurmayı hedefleyen, tarikatlarla imzaladığı protokollerle laik, çağdaş ve bilimin ışığındaki eğitim anlayışını bitirmeyi amaçlayan, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) koltuğunu işgal eden zat ve ucube projesi ÇEDES, her geçen gün çocuklarımızın geleceğini karartmaya devam ediyor. ÇEDES kapsamında Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen yazıyla İzmir, Bornova ilçesindeki 99 okula din görevlisi atandı. Geçtiğimiz yıldan bu yana karşısında durduğumuz, suç duyurusunda bulunduğumuz ÇEDES projesi için MEB’i defalarca uyarmıştık. Okullarda din görevlilerinin görevlendirildiğini söylemiştik ancak ‘Böyle bir atama yok’ diyerek yalanlamışlardı. Geçen sene yalanladıklarını bu sene ÇEDES kapsamına alarak projeymiş gibi uyguluyorlar. Laik eğitim alerjilerini artık saklama ihtiyacı dahi hissetmiyorlar. Çocuklarımızın sözde zihinsel ve manevi gelişimleri için okul içinde ve dışında dini içerikli etkinlikler düzenleniyorlar. Sınıflara mezar maketleri sokuluyor, öğrencilere mezarlık temizletiliyor. Bu etkinliklerin bir çocuğun zihinsel gelişimini ilerletmeyi bırakın, tam tersine uzmanlar travma etkisi yaratabilecek etkinlikler olduğu söyleniyor.
Rektörlüğün torpilli, bakanlığın ise lanetli
Milli eğitim kurumları, dini içerikli faaliyet ve etkinlikleri yapma yeri değildir. Bilimin ışığında pedagoji eğitimi almış eğitimcilerin elinde, bilgi birikimiyle donanımın gelecek nesillere aktarıldığı yerler olmalıdır. ÇEDES denen ucube projeyle milli eğitim sistemine darbe vuranlar, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile de müfredattan bilimi çıkardılar. STK adı altında tarikatlarla protokoller imzalayanlar, sadece pırıl pırıl çocuklarımızı değil; eğitimcilerimizi de istediği kalıba sokmayı, istediği kalıba girmeyen eğitimcileri ise ekarte etmeyi hedefliyor. Bunun en son örneğini ise atanmayan öğretmenlerimizde gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Milyonlarca atanmayan öğretmenimiz dururken okullara eğitimci yerine imam görevlendiren Milli Eğitim Bakanı, mülakatla yüksek puan alan öğretmen adaylarını eleyip tarikatının referansını alanları kadrolara doldurdu. Bu haksızlığı protesto eden atanmayan öğretmenlerimizi ise yaka paça, sille tokat gözaltına aldırdı. Buradan MEB koltuğunu işgal eden zata bir kez daha seslenelim: İzmir Bornova'da, 99 okula pedagoji eğitimi almamış imam atayacağına atanmayan öğretmenlerimizin atamasını yap. Profesörlüğün şaibeli, rektörlüğün torpilli, bakanlığın ise kusura bakma ama lanetli. Öğretmenlerin hayatlarını, umutlarını söndüren; öğrencilerin geleceğini karartan bir kişisin Yusuf Tekin.
Asgari ücret teklifimiz 30
Türkiye, Avrupa’nın beşinci en düşük asgari ücretli ülkelerinden biri. Asgari ücret belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırları göz ardı edilemez. Asgari ücret tek bir kişinin değil, kimi zaman iki kişi, kimi zaman dört kişi belki de daha fazla nüfuslu bir ailenin geçimini sağlayan bir ücret olmalıdır. Asgari ücret belirlenirken gerçek enflasyona göre değil, hedef enflasyona göre belirlenmesi saçmalığından da bir an önce vazgeçilmelidir. Bir kez daha yineliyoruz: Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz.
Bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz
AKP iktidarına Suriye’de yaşanan süreçten kısa vadeli siyasi çıkar devşirmeye çalışmak yerine, ülkemizin ve milletimizin ortak milli menfaatlerine uygun hareket etmeleri, ortak milli menfaatlerimizi korumaları gerektiğini hatırlatıyoruz ve kendilerini uyarıyoruz. Esad rejimi çöktüğüne göre; Türkiye’de 13 yıldır misafir ettiğimiz, resmi rakamlara göre 3 milyona yakın geçici koruma altında bulunan, kanaatimizce gerçek sayısı bunun çok çok üzerinde olan Suriyelilerin ülkemizdeki misafirlikleri sona ermiştir. İktidardan hukuki gerekçesi ortadan kalkması sebebiyle öncelikle geçici korumanın kaldırılmasını, ardından sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda hükümetin bir an önce bir takvim ilan etmelerini bekliyoruz. Zira Suriyelileri sığınmacıların misafirliğinin Türkiye’ye ekonomik ve sosyal maliyeti ağır olmuştur."