Gizem TABAN/İZ GAZETE- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İz Gazete’ye özel açıklamalarda bulundu. İşçi sınıfının AKP iktidarı dönemi boyunca yaşadığı tabloyu değerlendiren Çerkezoğlu, 28 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde işçilere, sandığa gitmeleri ve demokrasiye sahip çıkmaları için çağrıda bulundu.
Emek kaybetti sermaye kazandı
Türkiye’de 21 yıllık AKP iktidarı döneminde işçi sınıfının yaşadığı süreci özetleyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu sürecin artılarını ve eksilerini somut veriler üzerinden değerlendirdiğimizde emek kaybetti, sermaye kazandı diyebiliriz. Çünkü bu 21 yıllık politikalar tümüyle, Türk Lirası’nın değersizleştirilmesi ve emeğin ucuzlatılması üzerine kurulu… O nedenle de bugün Türkiye; çok yüksek enflasyonlu, üretime dayanmayan, kalıcı ve güvenceli istihdam yaratmayan, özellikle genç ve kadın işsizliğinin ürkütücü boyutlara ulaştığı, gelir adaletsizliğinin olağanüstü derecede arttığı süreci yaşıyor. Sadece son 2 buçuk yılda, emeğin milli gelirden aldığı pay, yüzde 35’ten yüzde 25’e geriledi. Bu, Cumhuriyet tarihinin en kötü rakamı… Çalışma saatlerinin artması, iş cinayetlerinin artması, güvencesiz çalıştırma, taşeronlaştırma… Bütün bunlarla birlikte bu kara tabloyu yaratan şey; asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesi… Bu kara tablo, işçi sınıfının örgütsüzleştirilmesi, sendikasızlaştırılması üzerine kurulu… Bugün Türkiye’de her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engeldir. Sendikal haklarımızın kullanılmasının önünde çok ciddi engeller var. Grevleri yasaklamakla övünen bir siyasi iktidar var. Ağır vergi yüküyle zaten düşük olan ücretlerimiz daha da geriye götürülüyor. Hak aramak, itiraz etmek, talep etmek her türlü baskıyla engellenmeye çalışılıyor. Tüm bunlar 21 yıllık AKP İktidarının, işçi sınıfına neler kaybettirdiğini çok açık bir biçimde gösteriyor. Bu tablo, başkanlık rejimine geçildikten sonra daha da ağırlaştı. Çünkü işçi sınıfı ve toplum, tüm karar mekanizmalarından dışlandı. Bütün karar yetkisi tek bir kişide toplandı, denge-denetleme mekanizmaları tümüyle ortadan kalktı. Böylesi toplumsal bir düzende de emekçiler kaybetti, sermaye kazandı” açıklamalarında bulundu.
12 Eylül sürecini hatırlattı
Genel Başkan Çerkezoğlu, ‘Başkanlık sistemine geçildiği süreçten bugüne kadar tüm yaşananları da dikkate alarak; işçi sınıfı açısından Türkiye tarihindeki en karanlık dönemi değerlendirirseniz, son 5 yılı hangi sıraya koyarsınız?’ sorusunu ise şöyle yanıtladı: “İşçi sınıfının hakları, kazanımları açısından Türkiye tarihinde çok özel dönemler var. Her şeyden önce 12 Eylül Askeri Faşist Darbesi koşulları, işçi sınıfının kazanılmış tüm haklarının ortadan kaldırıldığı, DİSK’in 11 yıl kapatıldığı bir dönem olarak yakın tarihimizin en karanlık dönemidir. O dönem grevler, toplu sözleşmeler askıya alındı, toplumsal iklim işçi sınıfının örgütlenmesinin önünde engeldi, hak aramak mümkün değildi. Ama bugün açısından bakıldığında, aslında somut koşullar ve yaşadığımız tablo açısından baktığımızda belki o günleri daha da geriye götüren bir süreci yaşıyoruz. Hak kayıpları, işçi sınıfının yaşadığı adaletsizlikler anlamında 12 Eylül sürecini bile aratan bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü hem dünyada hem Türkiye’de 20’nci yüzyılın son çeyreğinde hayata geçirilen sermaye politikaları, bu eşitsizlikleri, adaletsizlikleri büyüttü. Sadece emeğin değil, kentlerin ve doğanın da yağmalandığı, her şeyin para olarak görüldüğü, bütün sosyal hakların ve sosyal devletin tümüyle tasfiye edildiği bir süreci yaşıyoruz.”
İşçi sınıfına ‘sandık’ çağrısı
Türkiye’de 28 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi hakkında değerlendirmelerde bulunan DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, işçi sınıfına sandık çağrısı da yaptı. Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Bu seçimde bizim vereceğimiz karar; ülkeyi hangi cumhurbaşkanının yöneteceği ya da hangi partilerin iktidar olacağından ibaret değil. Biz bu seçimde esas olarak; demokrasinin son kırıntılarını ortadan kaldıran, bütün yetkiyi tek yerde toplayan bir rejimde mi yaşamak istiyoruz, yoksa özellikle 5 yıldır başkanlık rejiminin yarattığı tahribatı ortadan kaldıracak, işçi sınıfı başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin söz ve karar sahibi olduğu gerçek ve demokratik bir Cumhuriyet’in olduğu bir ülkede mi yaşamak istiyoruz, buna karar vereceğiz. O açıdan bu seçim, Türkiye’deki toplumsal düzene dair, rejime dair bir referandum niteliği taşıyor. O yüzden, tüm işçi arkadaşlarımızı; hangi görüşten olurlarsa olsunlar, 28 Mayıs’ta demokrasiden yana saf tutmaya, tercihlerini demokrasiyi bu ülkede topraklarda yeniden kurmak yönünde yapmaya, emeklerine, ekmeklerine, memleketlerine, demokrasiye, Cumhuriyet’e hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz. Oy vermek, demokrasiye sahip çıkmanın ön koşuludur. O yüzden bugüne kadar oy vermiş olan ya da ümidini yitirip oy kullanmamış olan tüm işçi arkadaşlarımızı ve yurttaşlarımızı her şeyden önce oy vermeye ve yaşadığımız bu olumsuz tabloyu değiştirme iradesini ortaya koymaya çağırıyoruz.”
Tablo daha da karanlık olur
Mevcut iktidarın devam etmesi durumunda işçi sınıfını nasıl bir gelecek beklediğine yönelik görüşlerini açıklayan Çerkezoğlu, “Bu 21 yıllık dönemde emeğin kaybedip sermayenin kazanmasının nedeni iktidarın sınıfsal ve siyasal tercihleridir. Tercihler değişmediği sürece; işçi sınıfı ve bütün toplum açısından tablo daha da kötüye gidecektir. O nedenle bütün mesele temel tercihlerin değişmesidir. Yani, sürekli olarak yoksuldan alıp zengine veren bu düzenin değişmesi lazım. Temel zihniyetin, temel politikaların değişmesi lazım. Bu da ancak iktidarın değişmesiyle mümkündür. Mevcut politikaların ve tercihlerin devam etmesi durumunda işçi sınıfını bugün yaşadığımızdan daha zor ve daha karanlık bir süreç beklemektedir. Temel mesele sadece siyasi iktidarın değişmesi değil, aynı zamanda işçi sınıfı başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin karar mekanizmalarına katılması ve bunun güvence altında olmasıdır. O yüzden temel mesele demokrasidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz, emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz” ifadelerini kullandı.
Bu sorumluluk hepimizin
‘Milletvekilliği listelerinin belirlendiği süreçte DİSK Genel Merkezi olarak milletvekili adayı önerisinde bulunmadınız. 14 Mayıs itibarıyla oluşan Meclis tablosunda işçi sınıfının temsil edildiğini düşünüyor musunuz?’ sorusuna da yanıt veren Çerkezoğlu, “Meclis’te tüm toplumsal kesimlerin temsiliyeti son derece önemli ama genel fotoğrafa baktığımızda sadece bu Meclis açısından değil, daha önceki dönemlerde de Meclis’te işçi sınıfının temsiliyetinin son derece zayıf olduğunu biliyoruz. İşçi sınıfı olarak Meclis’teki yasama süreçlerinde Meclis’in içindeki doğrudan temsilciler kanalıyla değil, daha çok verdiğimiz mücadele ile hakkımızı korumak ve Meclis’teki yasal düzenlemelerin işçi sınıfının lehine olması için çabalıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu mücadeleyi devam ettireceğiz. O yüzden oradaki kişilerin ötesinde emeğin haklarını savunan bir Meclis yapısının oluşması, yapılacak yasal düzenlemelerin de bu yönde şekillenmesini sağlamak bizim mücadelemize bağlı… Bu süreçte DİSK olarak; bu dönemin tarihsel önemine dikkat çektik, ülkede çalışma hayatı başta olmak üzere tüm hayatın yeniden kurulacağı bir dönemin eşiğinde olduğumuzu ifade ettik ve böylesi bir yeniden kuruluş sürecinde DİSK olarak her türlü görev ve sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğumuzu söyledik. Yine bu noktadayız. Ülkemizde tümüyle enkaza dönmüş, Cumhuriyet değerlerinin yerle bir edildiği bir süreci yaşıyoruz. Tam da Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını konuştuğumuz bugünlerde; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak Cumhuriyet’i yeniden inşa etme görevi başta işçi sınıfı olmak üzere tüm toplumsal kesimlere aittir. Hepimiz ülkemize sahip çıkacağız. 28 Mayıs seçimi de bu açıdan bir ilk adım olacaktır. Hepimizin bu sorumlulukla davranması gerekir” diye konuştu.