İzmir Kültür Sanat Fabrikası, “Anlat Bana: Dövmeler, Ağıtlar, Hikayeler” belgeselinin gösterimine ev sahipliği yaptı. Gösterimin ardından belgeselin yönetmenleri Mehmet Sait Tunç ve Uğraş Salman ile gerçekleştirilen söyleşi, sanatseverlerin yoğun ilgisini topladı. Söyleşi sonrasında Mehmet Sait Tunç, İz Gazete’ye özel açıklamalarda bulundu.
Tunç, belgeselin ortaya çıkış sürecini şu sözlerle anlattı:
“Tarihin öznesi olan bireylerin anılarını, tanıklıklarını sözlü ve görüntülü tarih yöntemiyle birer dönem belgesine dönüştürmek istedik. Bu yöntem, Türkiye gibi sözlü kültüre dayalı anlatım geleneği güçlü olan bir coğrafyada oldukça köklü bir geçmişe dayanıyor. Belgeselimizle yalnızca konuşarak bilgi ve tecrübeyi gelecek kuşaklara aktaran bir bölgenin yaşamına tanıklık ettik.”
Üç dille çekilen belgeselin, farklı kültürel grupların yüzyıllardır bir arada yaşadığı bir bölgenin kültürel çeşitliliğini yansıttığını belirten Tunç, “Bu çeşitliliğin ne denli değerli olduğunu dünyayla paylaşmayı amaçladık” dedi. Ayrıca, filmde anlatılan hikayelerle, yakılan ağıtlarla ve dövmelerle tarihe bir iz bırakmak istediklerini vurguladı.
İz Gazete’ye konuşan Yönetmen Mehmet Sait Tunç, dövme sanatına ilişkin yaptıkları kapsamlı araştırmanın detaylarını paylaştı. Tunç, projeye başlamadan önce 51 kitap ve 33 makale incelediklerini, 92 kaynak kişiyle görüşme gerçekleştirdiklerini ifade etti. Dövmenin tarihsel izlerine dair bilgilerin ilk olarak Marco Polo, Herodot ve James Cook gibi gezginler tarafından aktarıldığını belirten Tunç , bu sanatın M.Ö. 5 binlerde Japonya’da balçıktan yapılan dövmelerden günümüze kadar uzandığını dile getirdi. Ayrıca, M.Ö. 2 binlerden kalma Mısır mumyalarında dövmelere rastlandığını ve 1991’de Avusturya-İtalya sınırında bulunan buz adamın da dövmeli olduğunun gazetelerde yer aldığını vurguladı.
Tunç, araştırma sürecinde elde ettikleri sonuçları Ege Üniversitesi’nde sunulan sempozyum bildirileri, belgesel film ve “Beden Yazıtları: Güneydoğu Anadolu Geleneksel Dövme Sanatı” adlı araştırma kitabıyla bilim ve sanat dünyasına kazandırmayı amaçladıklarını belirtti. Türkiye’nin somut olmayan kültürel miras açısından zengin bir ülke olduğunu ifade eden yönetmen, kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel dövme sanatını UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Mirasın Acil Koruma Gerektiren Listesi’ne dahil etmeyi ve bu sanatın korunmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini dile getirdi.